Maliye Bakan Yardımcısı Dr. Cengiz Yavilioğlu, 28 Şubat post-modern darbesinin altındaki asıl amaç senaryolar üretip, kaoslar çıkarıp, ülke kaynaklarını çıkar çevrelerine, elit zümrelere aktarmak olduğunu söyledi.
28 Şubat sürecinde Cumhuriyet Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak görev yapan ve görevinden uzaklaştırılan Yavilioğlu, 28 Şubat 1997'de Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınan kararlarla başlayan ve bin yıl devam edeceği ancak millet iradesi karşısında 5 yıl bile dayanamayan süreç hakkında açıklama yaptı.
O karanlık günlerin insanın zihinlerinde ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kara bir leke olarak kaldığını ifade eden Yavilioğlu, “O dönemde muhafazakâr kesime yönelik büyük bir baskı vardı. Başörtülü kızlarımız okullara alınmıyor, irticacı deyip gençlerimizin eğitim hayatları karartılıyordu. Fırsat eşitliği adalet bir kenara itilmiş, hakkaniyet gözardı edilmiş, iftira ve yalan senaryolarla büyük bir komplo sergilenmiştir. Sözde ‘İrtica tehlikesi’ kılıfı altında baskılar zorbalar işkencelere dönüşmüştür. Türkiye o dönemde dış ülkeler nezdinde büyük bir güven kaybetmiş, ekonomik olarak yıpranmış, post-modern darbe sonrası hortumcular, hırsızların önü açılmıştır. 28 Şubat'ın maliyeti yaklaşık 300 milyar dolar. Yani 2011 yılının vergi gelirlerinin tam 2 katı 5 yılda hepimizin cebinden yıllık ortalama 4 bin 500 dolar çıkmıştır. 200'den fazla şirket özelleştirmelerinden elde edilen gelir 46 milyar dolar iken 28 Şubat'ta bunun 7 katı bir para hortumculara, zorbacılara gitti. Birçok insanımız üniversitelerden atıldı, eğitim hayatı engellendi. Vakıflar ve dernekler kapatıldı, mallarına el konuldu. Bu darbe özgürlüğümüze, demokratik siyasal hayatımıza vurulan bir darbedir. Özgür düşünme karakterimiz yok edildi. 28 Şubat sürecinin tanımlı mağdurları muhafazakârlar olsa bile bahsetmiş olduğum maliyetler bütün toplum tarafından ödenmiştir. Umudumuz odur ki, demokrasimize, insan haklarımıza ve özgür düşünceye, iradeye yapılan saldırıların sonuncusu 28 Şubat olur. Allah bu millete millet iradesinin dışında bir irade nasip etmesin” diye konuştu.
28 Şubat sürecinde Cumhuriyet Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak görev yapan ve görevinden uzaklaştırılan Yavilioğlu, 28 Şubat 1997'de Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınan kararlarla başlayan ve bin yıl devam edeceği ancak millet iradesi karşısında 5 yıl bile dayanamayan süreç hakkında açıklama yaptı.
O karanlık günlerin insanın zihinlerinde ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kara bir leke olarak kaldığını ifade eden Yavilioğlu, “O dönemde muhafazakâr kesime yönelik büyük bir baskı vardı. Başörtülü kızlarımız okullara alınmıyor, irticacı deyip gençlerimizin eğitim hayatları karartılıyordu. Fırsat eşitliği adalet bir kenara itilmiş, hakkaniyet gözardı edilmiş, iftira ve yalan senaryolarla büyük bir komplo sergilenmiştir. Sözde ‘İrtica tehlikesi’ kılıfı altında baskılar zorbalar işkencelere dönüşmüştür. Türkiye o dönemde dış ülkeler nezdinde büyük bir güven kaybetmiş, ekonomik olarak yıpranmış, post-modern darbe sonrası hortumcular, hırsızların önü açılmıştır. 28 Şubat'ın maliyeti yaklaşık 300 milyar dolar. Yani 2011 yılının vergi gelirlerinin tam 2 katı 5 yılda hepimizin cebinden yıllık ortalama 4 bin 500 dolar çıkmıştır. 200'den fazla şirket özelleştirmelerinden elde edilen gelir 46 milyar dolar iken 28 Şubat'ta bunun 7 katı bir para hortumculara, zorbacılara gitti. Birçok insanımız üniversitelerden atıldı, eğitim hayatı engellendi. Vakıflar ve dernekler kapatıldı, mallarına el konuldu. Bu darbe özgürlüğümüze, demokratik siyasal hayatımıza vurulan bir darbedir. Özgür düşünme karakterimiz yok edildi. 28 Şubat sürecinin tanımlı mağdurları muhafazakârlar olsa bile bahsetmiş olduğum maliyetler bütün toplum tarafından ödenmiştir. Umudumuz odur ki, demokrasimize, insan haklarımıza ve özgür düşünceye, iradeye yapılan saldırıların sonuncusu 28 Şubat olur. Allah bu millete millet iradesinin dışında bir irade nasip etmesin” diye konuştu.
Editör
