CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN KAMUOYU ANKETLERİNİ AÇIKLADI

Cumhurbaşkanı Erdoğan kamuoyu anketlerini açıkladı.

admin
admin
04 Nisan 2017 Salı 23:27
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN KAMUOYU ANKETLERİNİ AÇIKLADI

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kamuoyu araştırmalarımız devam ediyor. Oralardan gelen neticeler de bunu gösteriyor. Bu hafta çok daha belirleyici olacak. Kampanyamızı başlattığımız günden bu güne her geçen gün evet tırmanışı devam ediyor.” dedi.

’EVET’ TIRMANIŞINI DEVAM ETTİRECEKTİR'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. 16 Nisan referandumu için kamuoyu anket çalışmaları hakkında bilgi veren Erdoğan, “Kampanyamızı başlattığımız günden bu güne her geçen gün evet tırmanışı devam ediyor. Ben meydanların dilini bilirim. Ömrüm buralarda geçti ve şuanda da meydanlar bunu söylüyor. Kamuoyu araştırmalarımız devam ediyor. Oralardan gelen neticeler de bunu gösteriyor. Bu hafta çok daha belirleyici olacak. Bu son iki hafta evet tırmanışını daha da arttırarak devam ettirecektir. Çığ haline geldi kartopu ve büyüyerek devam ediyor. Temenni ediyorum ki; milletimizin, vatanımızın aydınlık yarınları için 16 Nisan milat olacaktır. Bu miladı milletimiz özellikle en kısa zamanda görmeye başlayacaktır. 17 Nisan’dan itibaren Türkiye’de bu anayasa değişikliği tümüyle uygulamaya girmeyecek. Sadece birkaç maddesi uygulamaya girecek. Asıl uygulama 2019 seçimi ile beraber olacak. 2019 seçimi ile beraber inşallah şuanda geçen paket uygulamaya girecek” ifadelerini kullandı.

2019’un beklenip beklenilmeyeceği konusunda da açıklamalarda bulunan Erdoğan, “Bu konudaki teklif özellikle iktidar partisi ile beraber hareket eden MHP’nin müşterek kararı ile olur. Başbakanımız da ‘Biz kesinlikle erken seçim düşünmüyoruz’ dedi. Erken seçim düşünülmediğine göre böyle bir şey gündemde değildir” diye konuştu.

CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt’un “Buradan en az yüzde 60-65 ‘hayır’ çıkacak. Belki ‘evet’ çıktı, kimse heveslenmesin, biz yine Samsun’dan başlarız. Amasya’ya, Sivas’a gideriz, Ankara’ya geliriz, buradan İnönü’ye, Sakarya’ya, Dumlupınar’a, ulan sizi İzmir’e kadar kovalamazsak anamızdan emdiğimiz süt helal olmasın. Sizi de, sizin yedi göbek sülalenizi de, bütün emperyalistleri yine İzmir’den denize dökeriz ama bu memleketi sizin gibi haramzadelere asla teslim etmeyiz. 16 Nisan günü ‘hayır’ çıkacak siz tıpkı Kaddafi, Saddam, Hitler, Mussolini gibi yok olup gideceksiniz” sözlerini katıldığı bir televizyon programında değerlendiren Erdoğan, “Ben CHP Lideri’nin buna uyarı yaptığı kanaatindeyim. Onun dili başka söyler, hafızası başkadır. Ödüllendirmiş de olabilir” şeklinde konuştu.

“BU ÜLKENİN VATANDAŞLARINI YUNAN İLE NASIL EŞİT HALE GETİRİRSİN”

Kendilerinin “evet” dediğini, “Hayır” diyenleri de anlayışla karşılayacaklarını söyleyen Erdoğan, “Ama öyle ifadeyle giriyor ki işe, ‘biz Samsun’dan gireriz’ diyor. Samsunlu seni Samsun’a sokmaz, seni Sivas’a sokmaz, Amasya’ya sokmaz. Ankara’ya bile sokmaz seni. Kimi denize döküyorsun sen. Bu ülkede ‘evet’ diyen bu ülkenin vatandaşlarını Yunan ile nasıl eşit hale getirirsin” dedi. Sen ne geri zekalısın ya. Demokrasiden zerre nasibini almamış geri zekalı birisi bu adam. Bu adam bu partinin içinde 1 dakika tutulmaması lazım, kesin ihraç talebi ile partisinden atılması lazım. CHP bitecek, bu adamlar sayesinde bitecek. Şakşakçıları görüyorsunuz, yazıklar olsun. Bu kadar gaza geliş olur mu? Göbeğini kaşıyan adamlar falan varsa, işte bunlar. Biz ‘hayır’ diyenleri denize dökmeyiz. Biz onlara güzel bir demokrasi müzesi yapacağız, o demokrasi müzesinde onları biz objelerle orada süs eşyası olarak saklarız. Bunlar milletin iradesine saygısı olmayan tipler. Benim milletim en güzel cevabı bunlara 16 Nisan’da verecektir. Bu siyasetin dili değildir, benim milletim buna layık değildir. Sen kalkıp bu ülkede yüzde 50 artı bir diyelim ki verdi, sen ona ‘İzmir’den denize dökeriz’ diyeceksin. Yüzde 52 bana verdiler, neredeydin sen. Yüzde 52 bana oy verdi, beni cumhurbaşkanı seçti, sen neredeydin. Bir benzetme daha yapıyorsun, yok Kaddafi, yok Saddam’dı, yakışıyor mu bunlar? Çok çirkin, yazıklar olsun bu CHP’nin yönetici kadrosuna. CHP yönetici kadrosundan bir şey beklemiyorum ama CHP’ye gönül veren vatandaşlarıma sesleniyorum, gelin şu tabloyu görün, bu tablo ile bir yere gidilmez. Biz onun için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yeni bir sürecin başlamasını ve ülkemizde şu iki sihirli kavramın ikame edilmesini istiyoruz, istikrar ve güven” diye konuştu.

KILIÇDAROĞLU'NUN "KONTROLLÜ DARBE" İDDİASI

Bu çok iddialı, çok gayri ahlaki bir yaklaşımdır. Herşeyden önce şehitlerimize çok ciddi bir saygısızlıktır. Bir defa benim Marmaris'ten hareket ettiğim andan önce yaptığım bir açıklama var. Bu kontrollü darbe girişiminin sinyalini kimden, nasıl, nerede aldığımı bütün bunları bizzat kendisinin ispat etmesi lazım. Fakat bu zat yalanla maruf bir kişidir. Eğer burada örtülü bir darbe girişiminden bahsediyorsa bunu ispat etmesi lazım. Eğer ispat edemiyorsa bu gayri ahlaki olmanın ötesinde benim edebimle maalesef ifade edemeyeceğim bir sıkıntıdır.

“BIRAKALIM DA KADININ DERDİNİ ORADA KADINLAR DİLE GETİRSİN”

Yeni sistemin kadınlar açısından neden önemli olduğunu anlatan Erdoğan, “Kadınlarımızın parlamentoda yer alışı bizimle önem kazındı, biz bu kapıları açtık. Benim hanım kardeşlerimizin üzerindeki agresif bir yaklaşımımım var. Çünkü istiyorum ki bu toplumun yarısı, hatta bazen yüzde 51’e çıktığı dönemlerde oldu malum, hanımlardan oluştuğuna göre gerek eğitim-öğretim sisteminde gerek devletin kurumları içinde çok daha etkin hale gelmesi, nitekim şuanda istihdamda kadınların artış hızının farklı olduğunu görüyoruz. Parlamentoda özellikle kadınların temsili noktasında orada erkekler kadınlar adına mı konuşacak? Kadının derdinden kadın anlar, bırakalım da kadının derdini orada kadınlar dile getirsin. Bu konuda rahat olalım. Biz kızlarımızın cahil kalmasını istemiyorsak onları teşvik edici, etkin rollerde yer alan, ağırlıklı olarak eğitim-öğretim kurumlarını söylüyorum, şuanda eğitim-öğretim kurumlarında hanımların yeri çok önde. Kısa bir zaman içinde çok daha farklı olacak. Bunun bize sağlayacağı getiri çok farklı. Ben Anadolu’yu dolaştığım zaman ilkokullardan tutun da ortaokul, lise, buralardaki kız öğrencilerimizin sayısının iyi bir konumda olması bizleri huzurlu kılıyor. Bundan sonraki süreçte bunu aynı kararlılıkla devam edeceği inancındayım” şeklinde konuştu.

“CUMHURBAŞKANI ALİ KIRAN, BAŞ KESEN OLMUYOR”

“Cumhurbaşkanı bu önerilen sistemde ne gibi kararnameler çıkartacak, bunun ne gibi avantajları var?” sorusuna cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasanın ve anayasada yer almayan yasaların dışında boşlukta olan konuların olduğunu, bir kararname çıkacaksa ve bu yasalara ters olmaksızın cumhurbaşkanının kararname çıkartabileceğini söyledi. Erdoğan, “Velev ki çıkartmış olduğu bir kararname konusunda, parlamento buna itirazi bir durum söz konusu olursa burada denetim yetkisini kullanır. Bu denetim yetkisi sadece orada kalmaz anayasada da devam eder. Bu kadar güçlü bir kontrol altında. Cumhurbaşkanı Ali kıran, baş kesen olmuyor. Bunlar okumuyorlar, okumuş olsalar bunların hepsini göreceklerdi. AYM’ye parlamentonun itiraz yetkisi nasıl var, o dönemde de parlamentonun oraya itiraz yetkisi olacak. Kararnameler konusunda da parlamentoda baktı ki işine gelmedi, onunla ilgili bu itirazını yapar AYM’ye. Her şey ortada. Yasama organı var, AYM var, dolayısıyla dediğim dedik, öttürdüğüm düdük, böyle bir Cumhurbaşkanlığı kurumu yok” ifadelerini kullandı.

“NİYE ‘HAYIR’ DEDİĞİNİ BİLMİYOR”

“Hayır” çadırı ziyaretine ilişkin sorulan bir soruya cevap veren Erdoğan, “Ben içeriye girerken ilginç bir şey oldu. Niye ‘hayır’ diyorsunuz dedim. ‘Çağdaş bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz’ dedi. ‘Şuandaki Türkiye çağ dışı bir Türkiye mi’ dedim. Çünkü niye ‘hayır’ dediğini bilmiyor. Dedim ki, ‘şu Yavuz Sultan Selim Köprüsü, kim akıl ederdi, böyle bir köprü.’ Ne dese beğenirsin ‘niye Tayyip Erdoğan adını koymadınız da Yavuz Sultan Selim ismini koydunuz.’ Dedim ki ‘burada benim ne kadar mütevazi olduğumu anlayacaksın. Kendi adımı koymadım, Osmanlı’nın zirve yaptığı dönemin Sultanı Yavuz Sultan Selim’in ismi buraya yakışmaz mı, onu koyduk.’ ‘Siz ayrımcılık yaptınız’ dedi, Alevi-Sünni meselesi, onu gündeme getirdi. ‘Çok ayıp, buna üzüldüm, aklımızın ucundan bizim böyle bir şey geçmedi, sizin de aklınızdan böyle bir şey geçmesin’ dedim. Şu köprünün üzerinden Alevi vatandaşım, Sünni kardeşim geçmeyecek mi? ‘Bırakın bu işleri, sloganik yaklaşımları bırakın’ dedim. Bu sefer ‘bir tane Alevi üniversitesi yapmadınız’ dedi. ‘Nevşehir’de Hacı Bektaşi Veli adını üniversiteye vermedim mi, ben verdim?’ dedim. ‘Bir tane yeter mi?’ dedi, ‘diğerini de sen yap’ dedim“ diye çadırda yaşanan diyalogları anlattı.

“GÜVENOYU YETKİSİ PARLAMENTONUN OLMAYACAK, MİLLETİN OLACAK”

Yeni sistemi ve hızlı karar almanın faydalarını anlatan Erdoğan, “Sene 1950, çok partili hayata geçiyoruz. O günden bugüne 484 gensoru verilmiş, bunların 480’i ret, 4 tanesi kabul görmüş. Bu gensorular niye verilir? Parlamentoyu işlevsiz hale getirmek için verilir. Diyelim ki acil bir şey oldu, bu KOBİ’ler için, KOSGEB için olur, esnaf, sanatkar için olur, bunu biran önce çıkartmak lazım. Gerekçe ‘bunu çıkartırlarsa oy olarak onlara döner’ böyle bir yaklaşım. Biliyor ama bu geçmez diye. Buna rağmen bu gensorular veriliyor. Bunların ciddi bir zaman kaybı var. Hepsi için 1 gün kabul etseniz 484 gün yapar. Haftada parlamento zaten 3 gün çalışıyor. Biz bunları aşalım istiyoruz. Güvenoyu yetkisi parlamentonun olmayacak, milletin olacak. Millet seni getiriyor, millet götürecek. Aklayan da o, karalayan da o. Milletle gelen milletle gider. Millet bizden hizmet bekliyor. Bu hizmeti bizim seri vermemiz lazım, bizim patinaja tahammülümüz yok. Kararda seri olmak çok önemli. Parlamento zaten senin arkandaysa olarak daha seri bir çalışmaya da girmiş olacaksınız. Muhalefetin elinden bazı şeyler var ki alınmış olacak. Mesela gensoru gibi. O alındığı andan itibaren çok daha rahat. ‘Bakan gelip parlamentoda hesap vermeyecek’ diyor. Hesabı cumhurbaşkanı verecek. Senin de bakandan bizzat almak istediğin bir şey varsa yazılı olarak bakana soru önergeni gönderirsin, bakan da bunun sana cevabını verir. Bununla vakit kaybolmuyor. Bir diğer konu, bütçede aksama süreci yok. Bir başka konu, özellikle artık parlamentoda bu dayanışmanın getirdiği işlevle birlikte öyle inanıyorum ki, parlamento içinde yer alacak partilerin dayanışması da çok daha farklı olacaktır. Örneğin şuanda MHP ile AK Parti’nin dayanışması geleceğe yönelik güzel örnektir. Demek ki olabiliyor. Ama öbür taraftan vatanımıza, milletimize bölücü olarak yaklaşan zihniyet, mantık da burada yerini bulamıyor. Sen Kandil dağından talimat alacaksın, aldığın talimatı parlamentoya taşıyacaksın, parlamentoda kürsüde onu dillendireceksin, burası yolgeçen hanı değil ki. 7 Haziran seçimlerinde görmedik mi? 253 tane kardeşimiz öldürülmedi mi? Bunlar Kürt’tü, öldüren de Kürt’tü. Bunu neyle izah edeceksiniz. İşte bu sistemin bedeli bu. Parlamenter demokrasi denen bu sistemde biz bu kadar ihtilaller, darbeler yaşamadık mı? Bütün bu darbeleri yaşamamıza rağmen biz bunun neyini savunacağız. Şu kadar güzel hizmetler verdik, bu güzel hizmetleri vermemizin sebebi şahsımızdan kaynaklanıyor. Ben Sayın Sezer ile de çalıştım, dünya görüşlerimiz aynı değildi ama katlandım. Merhum Ecevit ile dünya görüşleri de aynıydı, merhum Ecevit ile bu iş öyle yürümedi. Anayasa kitapçığını merhum Ecevit’in yüzüne fırlattı, ertesi gün bütün piyasa alt üst oldu, ülkemizin ekonomik olarak başına neler geldiğini biliyoruz. Bütün bunlar göz önündeyken biz hala neyi tartışacağız” açıklamasında bulundu.

Gençlere 15 yıl öncesini incelemelerini tavsiye eden Erdoğan, geçmişte devletin zirvesinde yaşanan tartışmalardan örnekler verdi.

“CHP’nin bu ülkede tek başına iktidar olduğu, tek parti döneminde CHP’nin il başkanları il valisiydi aynı zamanda” diyen Erdoğan, bunların bugün hiç konuşulmadığını söyledi. Erdoğan, “Şimdi böyle bir şey gündeme gelemez, biz varız. Şimdi her şey demokrasinin çizdiği, yasaların belirlediği çerçeve içinde yürür. Atayanlar vardır, atanmışlar vardır, ama atayan ağırlıklı seçilmiştir. Kılıçdaroğlu ’17 Nisan’da muhtarlıklar kapatıldı denirse şaşmayın’ diyor. Böyle bir ifadeyi ana muhalefetin başındaki insan nasıl kullanabilir. Cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi şuanda var mı? Muhtar seçimle geliyor, seçimdeki garantisi yasalardır, kararname değil. Dolayısıyla kanunla güvence altına alınmış olan bir muhtarı siz ancak yasal düzenlemeler veya yasal değişiklikler yapabilirseniz alırsınız, yoksa alamazsınız. Bunu bile okumamış, bilmiyor” dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde bu zamana kadar 15 bin muhtarı ağırladığını, bundan sonra da 55 bin muhtarı ağırlayacağını kaydetti.

Cumhurbaşkanının kıdem tazminatı, asgari ücreti kaldırabileceği yönündeki eleştirilere de cevap veren Erdoğan, “Bunların hepsi yasal düzenleme ile teminat altına alınmıştır. Yapılabilecek bir yasal düzenleme olursa buralarda değişiklik olabilir, aksi taktirde böyle bir değişikliğe gidilmez. Hiçbir cumhurbaşkanı da kendi memuruna verilmiş bir hakkı göre göre almaz. Biz siyasetin içinde bulundu. Böyle bir yanlışı asla yapmaz” dedi.

“BUNDAN SONRA BİZİM ŞEHİDİMİZİN BEDELİNİ TERÖR ÖRGÜTLERİ ÇOK AĞIR ÖDEYECEKLERDİR”

Son dönemde Silahlı Kuvvetlerin ve polisin büyük başarı kaydettiğini söyleyen Erdoğan, “Bugün de yapılan operasyonlarda, gerçi Gabar’da 3 şehidimiz var, Allah rahmet eylesin, ailelerine, milletimize baş sağlığı diliyorum, bedelini de onlar ağır ödediler. Son aldığım rakam 20 civarındaydı. Bundan sonra bizim şehidimizin bedelini terör örgütleri çok ağır ödeyeceklerdir. Bütün sınır boyunu güvenlik duvarı ile örüyoruz. Böylece sınırlardan teröristlerin girmesi olayını büyük ölçüde engellemiş olacağız. Bu davarlar da çok güvenli, temkinli bir şekilde sürüyor. Bütün oradaki güvenlik ekiplerimizin harekatlarını da daha da güçlendirecek” diye konuştu.

FETÖ ayıklanmasında terörle mücadele fark olduğunu söyleyen Erdoğan, “Ama işimiz daha çok. Bunlar 40 yıllık bir çalışmanın neticesini aldılar, almaya devam ediyorlar. Bizler de bylock olayı ile ciddi bir veri yakaladık. İnlerine adeta giriyoruz. Teknolojik olarak hangi imkanlarla çalışıyorlarsa bizde o imkanlarla saldırıyoruz. Bazıları, ‘benim telefonum değildi, kız kardeşimindi, amca çocuğumundu’ diyor. Kusura bakmasınlar, belki bazı şeylerde olabilir, isabet noktasında zaaflarda olabilir, kardeşim sende telefonunu onlara kaptırma. Eğer vermişsen, bu görüşmeler de yapılmışsa yargı bunların incelemesini yapıyor. Bununla ilgili kararını veriyor. Bazen ısrarlar oluyor, yargı da bunu tekrar masaya yatırıyor, orada bir hata varsa yargı bunları düzeltme makamıdır, ortalığı ayağa kaldırmaya gerek yok” şeklinde konuştu.

“SİLAHLI KUVVETLERDE VE EMNİYET TEŞKİLATINDA CİDDİ BİR AYIKLAMA YAPILDI, YAPILIYOR”

Devlet kurumları içinde FETÖ ayıklamasının ne aşamada olduğunu anlatan Erdoğan, “Silahlı Kuvvetlerde ciddi bir ayıklama yapıldı, yapılıyor, Emniyet Teşkilatımızda öyle. Devletin tüm kurumlarında başta Milli Eğitim olmak üzere orada ciddi ayıklamalar yapıldı, yapılıyor. Sayısal verilere baktığımız zaman 100 bine yakın bir ihraç söz konusu. Bunlara itirazlar da olabiliyor. Bu itirazları dahi biz inceleme konumundayız. Ellerinde sağlam verileri varsa gereği yine yapılsın. Ama asla ihraç ettiniz, ondan da gam duymayın, çünkü bedel ödedik, bu milleti böldüler. Biz bu milletin bölünmesine rıza gösteremeyiz. Son bir iade oldu, 400 küsür kişi yeniden görevlerine iade edildi. Veriler sağlam gelirse konu ile ilgilenen Başbakan Yardımcımız Nurettin Beyin başkanlığında çalışma yapılıyor, görevlerine iade edilme KHK ile düzenleniyor. Sonra bana geliyor ve bizde tereddütsüz onaylıyoruz ve görevlerine iadelerini sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.

“MİT MÜSTEŞARINA YAPILAN OPERASYON BU İŞİN İLK ADIMIYDI”

15 Temmuz’da atılan darbe girişimi adımının öncesi olduğunu söyleyen ve darbe girişiminin bu işin pik yaptığı nokta olduğunu söyleyen Erdoğan, “MİT Müsteşarına yapılan operasyon bu işin ilk adımıydı. Ama o adımın devamı şahsımaydı. Onu başaramadılar. Daha öncesi de vardı. Daha öncesinde adımı atmadan geri çekilmek zorunda kaldılar. Şuanda yurt dışında olanların birçoğu bu süreçten geçip tecrübe kazananlar, kaçıyorlar. Bunların şuanda ellerinde milyarlarca dolar var. Burada söylüyorum bu işi bazıları hafife alıyor. Bir üst akıl ülkemiz üzerinde ciddi bir oyun oynadı. Ben bu üst akıl ifadesini 2012-2013 olabilir, ‘ bir üst akıl bu operasyonları yapıyor’ dedim. Dediler ki, ‘kimdir?’ ‘Siz gazetecisiniz, o üst aklında hangi ülke olduğunu siz bulacaksınız’ dedim. Almanya’da yayınları izliyoruz, oralarda açılan okullar, bunlara sağlanan imkanlar, Afrika’da bunlara sağlanan imkanlar, Amerika’da düşünün charter schoollarda ki, charter schoollar devlet tarafından ciddi manada desteklenen ve buradan yıllık bunların elde ettiği rakam yaklaşık 750 milyon dolar. Bütün bu rakamlar ortadayken, buradan elde ettikleri imkanlarda belli şeyi bloke ettiler. Kongre üyelerini seçimlerde bunlar destekledi. Bununla bir yerlere vardır. Kongre üyeleri ile ikili ilişkiler geliştirdiler. Bu ikili ilişkiler neticesinde işi daha da ileriye taşıyarak yargıya sirayet ettiler. Nasıl Türkiye’de yargıya sızdıysalar, Amerika’da da, Almanya’da da sızdılar, birçok ülkede sızdılar. O ülkenin üst düzey insanlarının çocukları bunların okullarında okudu. Ondan sonra değişik kademelerine bunlar girdiler. Süreç kısa değil ki. En az 20 yıl. Biz bunu oralardaki liderlere söylediğimiz zaman hafife alıyorlar. Bizim ağzımız yandı, damdan düştük, yarın sizin başınıza da böyle bir şey gelirse ‘Erdoğan bunu bize söylemişti’ diyeceksiniz ama iş işten geçmiş olacak” açıklamasında bulundu.

Editör

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.