Eleştiriyi anlarız, itiraz da etmeyiz…
Ne ki, CHP’li Engin Özkoç’un düzenlediği basın toplantısında Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’na yönelik olarak sıraladığı hakaretleri ne kabul ederiz, ne de buna tahammül ederiz…
Açıkçası o ifadeleri kullanmadan önce Engin Özkoç’un ne kullandığını merak etmekle birlikte, bir insanın nasıl bu kadar pervasız olabileceğini de düşünmüyor değiliz hani!
Adamdaki ağız değil, bildiğiniz logar çukuru sanki!
Yani bir siyasetçi bu kadar mı düzeysiz, bu kadar mı haysiyet ve hissiyattan yoksun olur?
Bir siyasetçi bu kadar mı kindar, milletini ve ülkesini temsil eden bir makama karşı bu kadar mı düşmanca bir tavır sergiler?
Biliyor musunuz?
Engin Özkoç gibileri gördükçe vallahi düşmanlığını apaçık ilan edenler bile hoş görünmeye başladı gözümüze!
Öyle ya!
Biliyorsunuz ki adam düşman ve sizin karşınızda; o yüzden yaptığını çok da görmüyorsunuz…
Ama böyle bir şey değil ki!
Adam, maaşını milletin vergileriyle alıyor!
Adam, milletin kendisine verdiği yetkiyle bildiğini okuyor!
Bu yetmiyormuş gibi, kendisini adam eden milletin Reisi Cumhur olarak seçtiği bir isme, ağıza alınmayacak haraketler ediyor!
Kimse kusura bakmasın ama!
Buna düpedüz “kucağa oturup, sakal yolmak” denir!
Ve yine kusura bakmasın!
Bu milletin değerlerine, değer verdiğine ve kendisini temsil eden başkanına karşı böylesine hadsiz tavır sergileyenlerin oturacağı yer bundan sonra kucak da olmaz!
Ve yine bizim meşhur bir sözümüz vardır!
Denilir ki:
“Hele ite bak, hele bir de yatıp oturduğu yere bak!”
GÜNÜN FIKRASI
Churchill, akıl hastanesini dolaşırken birinin kendisiyle hiç ilgilenmediğini görmüş:
“Ben kimim biliyor musun? Üzerinde güneş batmayan imparatorluğun başbakanıyım!”
Hasta gülmüş:
“Dikkat et, ben de böyle diyordum, alıp buraya getirdiler.”
