Ah o çekiç sesleri!

Ah o çekiç sesleri!

admin
admin
04 Eylül 2017 Pazartesi 23:30
Ah o çekiç sesleri!

Vedat REFAYELİ

YALNIZ VE MUTSUZ HAYAT!

Kaybolan değerlerimizi anlatan bir yazar modern ve teknolojik toplumda meydana gelen gelişmelere rağmen insanın yalnızlaştığını söylüyor. Bence de öyle. Ne kadar teknolojide modern anlamda gelişmeler oluyorsa da kabul edelim ki mutsuz ve yalnız hayatlar yaşıyoruz. Bunu bugünlerde Erzurum’un Ayazpaşa Camii ile Taş Mağazalar ve Gürcükapı Mahallesi arasında kalan bölge de, Bakırcılar Çarşısı’nda bu duyguyu yaşamak mümkün. Bir zamanlar çekiç seslerinin, tak-tuk’un eksik olmadığı tarihi Bakırcılar Çarşısı bugün işte o yalnız ve mutsuz hayatın en belirgin örneği. Her geçişimde artık of çektiğim Bakırcılar Çarşısında bu fotoğrafı çektirirken ne hafta sonu ne de bayramdı. Arefe günüydü ve önceki yıllara oranla çıt ses yoktu. Artık bakır ürünlerinin imal edildiği, iğne atsan yere düşmeyecek, açık, o da hazır ürün satan bir iki dükkanın olduğu çarşıda ölüm sessizliği hakim. Ve inanılmaz huzursuz oldum, modern hazır hayata tavır yaptım. Adamlar gibi o çekiç sallayan esnaflar da belli ki beyaz ata binip gitmişler, bizi yalnız ve bir o kadar da mutsuz bırakmışlar. Hatırat türü yazılarını beğendiğim ERVAK Başkanı Erdal Güzel’in de Bakırcılar Çarşısı’nın bu yalnızlığına ben gibi inandığını biliyorum. Erzurum’un kaybolan değerlerine zaman zaman köşe yazıları ve paylaştığı hatıraları ile yer veren Güzel ağabeyim, baktım, 21 Kasım 2012 yılında Bakırcılar Çarşısı’nı yazmış, es geçmemiş. Erdal ağabey o Bakırcılar Çarşısını anlatırken bakın neler demiş. Sizinle de paylaşayım istedim:

SİPARİŞLER SIRAYA KONULURDU..

‘’Eskisi kadar yoğun olmamakla birlikte günü­müzde de bakır ürünlerinin satıldığı mağa­zalar yer almaktadır. Erzurum ekonomisinin canlı olduğu dönemlerde, şehirdeki otellerden bir kısmı da Bakırcılar Çarşısı’nın civarında bulunmaktaydı. Kalaycıların ocaklarından ve lavaşçıların tandırlarından yükselen duman kokuları ile çarşının civarındaki çarıkçılardan yayılan kokuların birleşmesiyle çarşının kendisine ait özel bir havası bulunurdu. Vakti zamanında Osmanlı eserlerinin aynısını yapabilecek yetenekte ustaların bulunduğu çarşıda; Topal Ali Usta, Abdulkerim Göğebakan, Osman Karakaya, Celil Usta, İbrahim Elnar, Sefer Elnar, İhsan Çekilli (Kör İhsan), Ali Sedri Usta, Hasan Bulut, Aydın Usta, Nihat Usta, Latif Usta, Hacı Fevzi Usta, Zeki Usta, Hüseyin Ustalar da çarşıda ismi söylenen esnaflar olarak yâd edilmekteler. Siparişlerin sıraya konulduğu ve ocakların kol ve ayak körükleri ile yakıldığı günleri unutamıyor kalaycılar. Bakırdan; kulplu kazan, serpuşlu sahan, parkaç, çamaşır teşti, hamam tası, sini, kuşkana, soba kazanı, süt kazanı, sitil, maşrapa, dövme kuşkana, kırtmalı sini, bakır yağ yamağı, leğen, tıraş leğeni, abdest leğeni, çamaşır kazanı, tencere, tas, tabak, güğüm, demlik, yemek sahanları, kadayıf sinisi, tava, yedek, lenger, kevgir, kulaklı sahan, saplı, ibrik, debbe gibi bakır malzemenin imal edildiği çarşı da şimdi alüminyum ve çelikten yapılmış hazır mamuller, zücaciye, çay makineleri, fast food malzemelerİ ile demlik, sahan, ibrik, semaver gibi hediyelik eşyalar satılmaktadır’’.

Editör

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.