Türkiye’de yeniden herşey değişiyor!
Üstelik sancısız…
Kavgasız…
Direnmeden değişiyor.
Bu yüzden de kimsenin dikkatini çekmiyor.
Ülkenin yarısının oyunu almış bir partinin seçim galibi genel başkanı gidiyor.
Üstelik Başbakanlık koltuğuyla birlikte.
Sanki sıradan bir şeymiş gibi hem de!
Oysa MHP’de kazanlar kaynıyor…
Küçük bir partinin kurultayı sanki dünyayı yerinden sarsacakmış gibi sancılı…
CHP’de her gün hır gür.
Koltuk kavgasında kimse kimseye acımıyor.
AK Parti’de ülkenin yarısının evet dediği, ülkenin güvenoyu almış Hükümetinin Başbakanı gidiyor, yer yerinden oynamıyor.
Hangi partiden olursanız olun bu fedakarlığı görmezden gelemezsiniz!
Parti içi demokrasi yok diyerek geçiştiremezsiniz.
Durum MHP ve CHP’de de aynı minvalde ancak fırtınalar kopuyor…
Üstelik ne uzaktan ne de yakından bakılınca bu fırtınaların demokrasi gereği kopmadığı açıkça anlaşılıyor.
Önce Ahmet Davutoğlu’na bu ülkenin bir teşekkür borcu var.
En ufak bir çalkantı çıkaracak hareketi karşılığında bütün piyasalar hemencecik çökebilirdi.
Zira birileri bir hareket olsa da Türkiye’yi yere yapıştırsak diye bekliyor.
Üstelik bunlar azımsanmayacak kuvvette ve Türkiye’nin işlerine burunlarını sokmak isteyen dünya devletlerinin kontrolündeki güçler.
Yani öyle küçümsenecek gibi değiller.
Davutoğlu isteseydi koltuğunu bir süre daha korumak adına memleketi yangın yerine çevirebilirdi.
Yapmadı!
Bu ülkeyi sevdiğini söyleyenler için bunun hiç mi önemi yok?
Yapamaz mıydı?
En azından MHP gibi partiyi mahkeme kapılarında aylarca süründüremez miydi?
Lafı bile olmaz, isteseydi yapardı.
Ülke Haziran seçimlerinde tek parti iktidarını yakalayamayınca üç ayda ne hale gelmişti hatırlamanızı isterim!
Bu iş uzasaydı en az o günler kadar ağır bir faturası olurdu emin olun.
AK Parti’nin yeni Genel Başkanı hepimizin tanıdığı bir isim…
Seversiniz ya da sevmezsiniz onu bilemem.
Ama bildiğim birşey varsa ülkede yeniden bir dönüşüm başlıyor.
Terörle mücadele adına çok daha kararlı bir çizgiye şahit olacağımızı düşünüyorum.
Ekonomi konusunda fırtına sonrası sessizlikten öte uzun vadeli bir rahatlama dönemine girileceğini ümit ediyorum.
Anadolu için daha cazip günler başlıyor…
Ve elbette hafta başından itibaren konuşacağımız iki temel konu var…
Yeni Anayasa ve Başkanlık sistemi.
Yeni bir anayasaya hayır demek açık söyleyeyim vatan hainliğine denktir.
Bir darbe anayasasının arkasında daha ne kadar direnebileceksiniz.
Başkanlığa gelince, aslına bakarsanız çok yabancısı olmadığımız bir sistem, iyi analiz edilir, ülke gerçeklerine uygun şekle getirilirse, Parlamenter sistemin hantal yapısını ülkenin mazlumları lehine çevirebilir.
Dokunulmazlıklara dokunulmuş bir Türkiye’ye kavuşmak için gün sayıyoruz.
Yeni bir dünya düzenine doğru ilerleyen bir Türkiye var karşımızda…
Anlamadan hayır demek yerine bir bakmak gerekmez mi?
İnsanlar geçici, sistemler kalıcıdır.
Bu ülkenin menfaatleri günü birlik hesapların üzerinde tutulmadıkça nasıl sevilir ki Türkiye…
Biraz akıl… Biraz sağduyu ve cesaret!
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.