Bu yazımda 106. yılını sevinçle, onurluca kutladığımız Sivas Kongresi’nde Erzurum delegesi Hoca Raif Efendi’nin çabasını ve katkısını dikkatlere sunmak istedim.

Bu yazımda 106’ncı yılını sevinçle, onurluca kutladığımız Sivas Kongresi’nde Erzurum delegesi Hoca Raif Efendi’nin çabasını ve katkısını dikkatlere sunmak istedim.

İnsan, devlet ve tarih üzerine düşünmek ve bunları anlamlandırmak; bilgi ister bilgiyi araştırıp onu sevmek ister gerçeği kabullenecek akıl ve vicdan ister. Bu da bilgiyi sevmeyen, bilgiye duyarsız ve hakikatten korkan insanın yapacağı şey değildir.

Vilâyât-ı Şarkiyye-i Müdâfaa-i Hukûk-ı Millîyye Cemiyeti’nin 10 Mart 1919’da Erzurum’da açılan şubesinin başkanı olan Hoca Raif Efendi, Erzurum Kongresini Erzurum delegesi sıfatıyla geçici başkan olarak açtı. Sonra yapılan seçimde Erzurum Milli Kongre Başkanlığı’na Mustafa Keman Paşa seçildi. 23 Temmuz–7 Ağustos 1919 tarihleri arasında toplanan Erzurum Kongresi’nde oluşturulan on kişilik Temsil Heyetine seçilen Hoca Raif Efendi, 4–11 Eylül 1919’da Sivas’ta toplanan Sivas Kongresi’ne Erzurum’a temsilen katıldı ve bu defa on altı kişilik olan Temsil Heyeti’nde yine görev aldı.

Hoca Raif Efendi Sivas Kongresi’nde manda tartışmasında mandayı savunanlara kızgın bir ruh haliyle ve yüksek sesle Efendiler: “…İstiklaliyet ‘bağımsızlık’ ile manda arasında ne fark vardır? Daha doğrusu manda tabirini kullandığımız zaman artık istiklaliyet tabirini kullanmayacaksak, mandayı kabul etmemeğe burada karar verelim…. Hami Bey ve Bekir Sami Bey biraderlerimizin istiklal aleyhindeki sözlerinden anlıyorum ki, kendileri manda ile istiklaliyeti birbirine karıştırıyorlar…Zannedersem ‘mandayı kabul edelim, istiklalden bahsetmeyelim!’ demek istiyorlar... Bendeniz fikrimce manda tabirini kullanmakla istiklali kullanmayacağımızdan her halde bu manda tabirini reddetmeliyiz!”

İsmail Fazıl Paşa söz alarak Raif Hoca’nın iddialarını reddederek, “Böyle anlaşılıyorsa kendimizi vatan haini sayarım” dedi.

Ateşli tartışmalar içerisinde herkes Mustafa Kemal Paşa’nın düşüncesini merak ediyordu:

Mustafa Kemal Paşa. “Bir milletin istiklal hakkı aramasından ve bu yolda gerekiyorsa son damla kanını akıtmasından daha tabii ne tasavvur edilebilir? Şerefsiz, istiklalsiz, esir bir millet çocukları olarak yaşamak yerine, efendice ve kahramanca ölmek elbette ki şayanı tercihtir. Bunu anlayamamak ne garip mantıktır?’’… “Kendimizi bütün bütün aciz ve meskenet (miskin, fakir, aşağılanmış) içinde kalmış görerek, bizi kurtarın diye şuna buna yalvarmak gibi bir zillete bu millet tahammül edemez. Ya ölürüz ya istiklali tam (tam bağımsızlık) sahibi oluruz. dedi.

Manda meselesi uzun tartışmalardan sonra Erzurum Kongresi’nin altıncı “Manda ve himaye kabul olunamaz” maddesi ile dokuzuncu -Sömürgecilik amacı taşımayan devletlerden teknik, sanayi ve ekonomik yardım kabul edilebilir” maddeler birleştirilerek ve bunlara açıklık getirilerek Sivas Kongre kararlarında yedinci madde olarak yazıldı.

7- “Milletimiz insani, muasır (çağdaş) gayeleri yüceltir, teknik, sınaî ve ekonomik durumu ve ihtiyacımızı takdir eder. Böylece devlet ve milletimizin iç ve dış bağımsızlığı ve vatanımızın bütünlüğü saklı kalmak şartıyla, altıncı maddede yazılı sınırlar içinde, milliyet esaslarına saygılı olan ve memleketimize karşı istila emeli gütmeyen herhangi bir devletin teknik, sınaî, ekonomik yardımını memnuniyetle karşılarız. Bu adaletli ve insani şartların gerçekleşmesi, bir barışın acilen kararlaştırılması, insanlığın selameti ve dünyanın esenliği adına, en has millî emelimizdir.”

Maddeleri okumadan önce kendimizi her iki kongreden birisine delege sıfatıyla katılmış sayalım. Bu kararlara hangi maddelerin eklenmesini ve kabul görmesini isterdiniz?

ERZURUM KONGRESİ’NDE ALINAN KARARLAR

1-Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür, parçalanamaz.

2-Her türlü yabancı işgaline ve müdahalesine karşı millet hep birlikte direniş ve savunmaya geçecektir.

3-İstanbul Hükûmeti vatanın bağımsızlığını sağlayamazsa geçici bir hükûmet kurulacaktır. Bu hükûmet milli kongre tarafından seçilecektir. Kongre toplanmamış ise, bu seçimi Temsilciler Kurulu yapacaktır

4-Kuva-yi Milliye’yi etkili, milli iradeyi hâkim kılmak esastır.

5-Azınlıklara siyasi hâkimiyetimizi ve sosyal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez. Ancak bu vatandaşların canları, malları ve ırzları her türlü saldırıdan korunacaktır.

6-Manda ve himaye kabul olunamaz.

7-Milli irade ve toplanan ulusal güçler padişahlık ve halifelik makamını kurtaracaktır.

8-Mebuslar Meclisi’nin derhal toplanmasına ve hükûmetin yaptığı işlerin milletçe kontrolüne çalışılacaktır.

9-Sömürgecilik amacı taşımayan devletlerden teknik, sanayi ve ekonomik yardım kabul edilebilir.

SİVAS KONGRESİ’NDE ALINAN KARARLARI

1-Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında yapılan Mondros Ateşkes Anlaşması'nın imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırlarımız içinde kalan ve her noktasında çok büyük bir İslâm çoğunluğunun bulunduğu Osmanlı ülkesinin parçaları birbirinden ve Osmanlı topluluğundan parçalanamaz ve hiçbir sebeple ayrılmaz bir bütündür. Bu ülkede yaşayan bütün Müslüman halklar, birbirine karşılıklı hürmet ve fedakârlık duygularıyla dolu, birbirlerinin ırkî ve sosyal haklarına saygılı, yaşadıkları muhitin şartlarına tam olarak riayetkâr öz kardeştirler.

2-Osmanlı toplumunun bütünlüğü, millî istiklalimizin sağlanması, Hilâfet ve Saltanat yüce makamının dokunulmazlığı için Kuvâ-yi Milliye'yi etkili ve millî iradeyi hâkim kılmak esastır.

3-Osmanlı topraklarının herhangi bir parçasına karşı yapılacak müdahale ve işgale ve özellikle vatanımız içinde müstakil birer Rumluk ve Ermenilik kurulmasına yönelik hareketlere karşı, Aydın, Manisa ve Balıkesir Cephelerindeki millî cihatlarda olduğu gibi, elbirliğiyle savunma ve direnme esası meşru kabul edilmiştir.

4-Ötedenberi aynı vatan içinde birlikte yaşadığımız, bütün gayr-i müslim azınlıkların her türlü hakları bütünüyle mahfuz bulunduğundan, bu azınlıklara siyasi egemenlik ve toplumsal dengemizi bozacak imtiyazlar verilmesi kabul edilmeyecektir.

5-Osmanlı Hükûmeti bir dış baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk ve ihmal etmek zorunda kalırsa, Hilafet ve Saltanat makamı ile vatan ve milletin dokunulmazlığını ve bütünlüğünü sağlayacak her türlü tedbir ve kararlar alınmıştır.

6-İtilaf Devletleri'nce Ateşkes Anlaşması'nın imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırlarımız içinde kalıp İslâm çoğunluğunun oturmakta olduğu, kültür ve medeniyet üstünlüğünün Müslümanlar ‘da bulunduğu ve bir bütün teşkil eden vatan topraklarının taksimi görüşünden büsbütün vazgeçip, bu topraklar üzerindeki tarihi, ırki, dini ve coğrafi haklarımıza riayet edilmesine ve buna aykırı teşebbüslere son verilmesine ve böylece hakka ve adalete dayalı bir karar alınmasını bekleriz.

7-Milletimiz insani, muasır (çağdaş) gayeleri yüceltir, teknik, sınaî ve ekonomik durumu ve ihtiyacımızı takdir eder. Böylece devlet ve milletimizin iç ve dış bağımsızlığı ve vatanımızın bütünlüğü saklı kalmak şartıyla, altıncı maddede yazılı sınırlar içinde, milliyet esaslarına saygılı olan ve memleketimize karşı istila emeli gütmeyen herhangi bir devletin teknik, sınaî, ekonomik yardımını memnuniyetle karşılarız. Bu adaletli ve insani şartların gerçekleşmesi, bir barışın acilen kararlaştırılması, insanlığın selameti ve dünyanın esenliği adına, en has millî emelimizdir.

8-Milletlerin kendi geleceğini bizzat kendilerinin tayin ettiği bu tarihi dönemde İstanbul Hükümeti’nin de millî iradeye bağlı olması zaruridir. Çünkü millî iradeye dayanmayan herhangi bir hükûmetin keyfi kararlarına milletçe baş eğilmediği gibi, böyle kararların dışta da muteber olmadığı ve olamayacağı, şimdiye kadar geçen olaylarla ve sonuçlarla ortaya çıkmıştır. Böylece, milletin içinde bulunduğu sıkıntı ve endişeden kurtulmak çarelerine bizzat başvurmasına gerek kalmadan, İstanbul Hükümeti’nin millî meclisi hemen ve hiç zaman yitirmeden toplaması ve böylece milletin, memleketin geleceği üzerinde alacağı bütün kararları millî meclisin denetimine sunması mecburidir.

9-Vatan ve milletimizin maruz kaldığı zulüm ve elemler ile ve hepsi aynı amaç ve maksatla millî vicdandan doğan vatansever ve millî cemiyetlerin birleşmesinden oluşan genel topluluk, bu kez “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adını almıştır. Bu cemiyet her türlü particilik akımlarından ve şahsi ihtiraslardan uzaktır ve arınmıştır. Bütün Müslüman vatandaşlarımız bu Cemiyet'in tabii üyeleridir.

10-Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin 4 Eylül 1919 tarihinde Sivas'ta toplanan Genel Kongresi tarafından, mukaddes maksadı takip ve genel teşkilatı idare etmek için bir Heyet-i Temsiliye seçilmiş ve köylerden il merkezlerine kadar bütün millî teşkilatlar takviye edilmiş ve birleştirilmiştir.

Erzurum ve Sivas kongrelerinde alına kararlara yakinen bakınca devletin kuruluş felsefesini, ülküsünü, idealini, ruhunu ve iradesini görürüz. Bu kararlar serlevha yani baş üstü levhaları olarak Atatürk ve Cumhuriyet Üniversitelerinin girişlerinde yerini almalıdır.

106.ncı yılını bağımsız, huzurlu ve mutluluk içerisinde kutladığımız Sivas Kongresi kutlu olsun. Bu kongreyi gerçekleştiren, ülkenin kuruluşunda maddi ve manevi her türlü fedakârlıktan kaçmayan: kanını, akıl ve alın terini döken herkesi rahmetle ve minnetle anıyorum.

Ruhları şad olsun…

Kaynakça:

https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/detay/774/Hoca-Raif-Efendi-(Din%C3%A7)-(1874-1949.) Esin Derinsu Dayı.

Ahmet Necip Günaydın, Millî Mücadele’de Sivas ve Mustafa Kemal Paşa. Sivas, 2000.

Haluk Selvi. Millî Mücadele’de Erzurum. Atatürk Araştırma Merkezi. Ankara. 2000.

Mahmut Goloğlu, Sivas Kongresi. 2008. İstanbul.

Mahmut Goloğlu, Erzurum Kongresi. 2008. İstanbul.

Fahrettin Kırzıroğlu, “Bütünüyle Erzurum Kongresi” Ankara. 1993.