ALMAN FİLOZOFU NİETZSCHE (NİÇE'YE) GÖRE YAHUDİLERDE KÖLE AHLAKI NASIL OLUŞTU?

2018’de köşemde Hınç /kin üzerine bir yazı yazmıştım. Yine bu yazımda da Alman filozofu Nietzschen’nin (okunuşu Niçe) (d. 1855-ö.1900) Yahudilerin hınç, öfke ve kinle büyümelerinin sonunda oluşan “köle ahlakı” üzerine görüşlerini sizlerle paylaşmak istedim.

İsrail Oğullarının geçirdiği kısa tarihi süreç şöyledir:

“Tanrı’nın meshettiği’ kişi ya da ‘mesih’ olarak Kral Davud İsrail’e MÖ.1005-965 yılları arasında hükmeder. Asurlular sonra da Babil (M.Ö 586) bu krallığı fetheder, halkı sürgüne gönderilir. M.S 70-135 yılları arasında Yahudiler Roma İmparatorluğuna isyan edince yine sürgüne gönderilir. İspanya, Portekiz, Kuzey Afrika ve Memluk Ülkesi idaresi altındaki topraklara dağılırlar. Buralarda ve Orta ve Doğu Avrupa’da cemaatlerini oluştururlar. 1881-1920 yılları arasında Rusya ve Ukrayna’daki Yahudilere karşı yapılan şiddet hareketlerinde yani pogrom dalgasında binlerce Yahudi öldürülür. 1938-1945 yılları arasında Nazi Almanya’sında kademeli olarak altı milyon Yahudi devlet desteğiyle sistematik olarak idam edilir. Tarihi adla buna “Holocaust’ denmektedir. Yahudiler en aydınlıklı ve rahat dönemini İspanya’da hüküm süren Endülüs Emevi devletinin yurttaşı oldukları zamanda sürdürmüşlerdir. Endülüs Emevi devleti Hristiyanlarca işgal edilip yıkılınca buradan da Hristiyanlarca sürgün edildiler. Bunlara kucak açan Osmanlı Devleti oldu ve en rahat yıllarını burada da geçirmişlerdir. Türkler ve Müslümanlar Yahudilere zulmetmemiştir. Tam aksi her bakımdan yardım etmişlerdir.

Bugün dünyada büyük oranda Kuzey Amerika ve İsrail’de olmak üzere 13 milyon Yahudi yaşamaktadır.

Bu ön bilgilerden sonra Niçe’ye göre Yahudi halkı; en inançlı yaşama kuvvetine sahip bir halktır. Öyle ki, Yahudiler katlanılmaz koşullar altında kalınca, kendi isteğiyle en derin içgüdüleriyle ve kurnazlığıyla ayakta kalmayı becerirler. Acı ve sürgün hayatı doğal kabul edilir. Yahudi rahipleri Babil sürgününde ve baskılarında halkına “efendi ahlakını” değil, “köle ahlakını” öğrettiler. Hıristiyanlar da “köle ahlakını” bunlardan aldılar. Yahudi din adamı hahamlar sürgünlerden dolayı halkını “dinmez nefret kazanları”, “ezenlere karşı büyük bir hınç duygusuyla” zehirlediler. Elbette insanda köle ahlakı: kendinden olmayana, kendi gibi olmayana, tanıdık olmayana duyulan tepkiyle, tiksintiyle ve büyük nefretle ortaya çıkar. Hınç duygusu yaşayan insan temel özelliği; çekingen, gizlenmeyi becerebilen, sessiz, kendini küçülten (mütevazı) kurnazlığıdır. Bu özellikler onda varoluş koşulu haline gelir. “Köle ahlakının temel anlayışı, onun sahtekarlığı ya da ikiyüzlülüğü değil onun ezikliği ve çekingenliğidir” der Niçe.

Köle ahlakı onlara “kılıca” baş vurmak yerine “kaleme” yani yazı yoluyla kara propagandaya başvurmalarını öğütlüyordu. Dünyada özellikle de A.B. Devletleri’nde basın, yayın ve medya yoluyla bu hınç ve nefretlerini her fırsatta ortaya dökmektedirler. Yahudi kökenli düşünürler yayınladıkları eserlerle insan sevgisini, hoşgörüyü, barışı, kardeşliği her daim yaydılar. Pek çoğu buna gerçekten inandıkları için değil, dağınık halde yaşadıkları ülkelerde kendilerine iyi davranılması için bu düşünceleri yaydılar. Nasıl ki 1948’de bir ülke elde ettiler, hemen duvarlar çevirerek hınç ve kin dolu sevgisiz ve hoşgörüsüz gerçek yüzlerini ortaya çıkardılar. Kendilerinden başkasına yaşama hakkı tanımadılar.

Niçe’nin yaşadığı tarihe bakınca 1855-1900 yılları arasıdır. Niçe bu tarihlerde Yahudilerin karakterini ortay koyuyordu. Bugün İsrail devletini görseydi bilmem ne derdi?

Alman filozofu Max Scheller’in ifadesiyle: “Hınç: zihnin karanlık dehlizlerinde gezinen, egonun eylemlerinden bağımsız bastırılmış bir gazap duygusudur. Hınç zihnin kendini zehirlemesidir.” Gerçekte de bugün Yahudiler hınç yoluyla kendilerini zehirlemişlerdir.

Hınç, nefret ya da başka düşmanca duygulanımların tekrar tekrar yaşanması yoluyla şekillenir ve içeride dürülür.

İntikama susamışlık hıncın en önemli kaynağıdır. Küçümseme, kusur arama hınç duygusunun dayanağıdır.

O halde bugün İsrail’den insanlık adına insani değerler beklemek sanırım tarihi süreçte oluşan Yahudi ruhunu ve kimliğini tanımamak olur.

Bize düşen Yahudilere benzememektir. Köle ahlakını kutsamamaktır.

Ancak bugün son iki yüz yılda bir avuç Batılı güçlerin sömürgesi olmuş toplumlardaki ahlakın da “köle ahlakı” olduğunu düşünebiliriz. Bu durumda İslam dünyasındaki ahlak anlayışı da sorgulanmalıdır. Gazze’de bunu yakinen gördük.

Büyük imparatorluklar kurmuş atalarımızdan aldığımız o yüce ruhla hürriyeti, adaleti, barışı, merhameti ve paylaşımı çocuklarımıza öğretelim. Kin, nefret ve sevgisizliği asla salık vermeyelim. Tarihimize, insanlığımıza ve inançlarımıza sahip çıkalım, ahlaki ve siyasi erdemlerle varlığımız koruyalım.