İnsan tabiatı icabı çevresiyle bütünleşmek, yerleşmek, mal-mülk edinmek daha ilerisi yeni icatlar yapmak gerektiğine inanır.
İnsanlık tarihini ister Hz. adem ile başlatın, isterseniz klasik tarih sıralamasına tabi tutun geleceğimiz yer, duracağımız durak şu anki dünyadır.
Elbette yarın;  insanlık tabii mecrasında yürüyerek yeni keşifler yapacak, yeni kavgalara sahne olacaktır.
Bu noktada insanlığın zarar görmemesi için ortak bir dil geliştirmek gerekir. Bu ortak dil "sevgi dili" olmalıdır.
"Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır" deyimi bu gerçeği işaret eder. Kavalını üfleyen çobanın nağmeleri koyunları nasıl peşine takıyorsa, Hint fakiri üflediği enstrümanı yardımıyla dünyanın en zehirli yılanlarını dans ettiriyorsa, sevgi dili de kavgaya tutuşmuş insanları bu işten vaz geçirebilecek enstrüman olmalıdır.
Tarih boyunca insanlık çok ama çok acılar çektiler. Bu işin Fitilini; Firavunlar, Karunlar, Neronlar, dünyayı zapt etme arzusundaki emperyalistler yaptılar.
Özellikle Orta Çağda Avrupa'da rahipler öncülüğündeki mezhepler savaşı, sömürge elde etmek için çıkarılan birinci dünya savaşı, ideolojilerin hakimiyeti için çıkarılan ikinci dünya savaşıyla insanlığın mahvına sebep oldular.
İnsanlık çektiği bu acılardan ders çıkardı derken 1990'lardan itibaren başlayan  ve şiddetini gittikçe artıran Ortadoğu petrol havzalarını ele geçirme ve kontrol etme kavgası 20 milyon insanın yer değiştirmesine, yerini yurdunu bırakmasına sebep olurken, yüzbinlerce bölge insanının ölmesine neden oldu.
Gelinlik kızlar fahişe, damatlık çağındaki gençler kötü niyetli insanların oyuncağı oldular. Geldiğimiz yerde Özellikle Müslüman coğrafyası kan ağlamaya devam ediyor. Namusu payimal olan Müslüman kızı, ne uğruna öldüğü belli olmayan Müslüman genci...
Evet; insanlık testten geçiyor. Sömürgeciler, ile mazlumlar arasında meydana gelen bu kavgayı sonlandırmak gerekir. Silahların sustuğu, sevgi dilinin hakim olduğu bir ortam oluşturulmalıdır.
Dünyada artık silahların sesi değil sevgi dilinin nağmeleri yankılanmalıdır. Müziğin nağmeleri, laboratuarların duvarlarında yankılanarak insanlığı kurtaracak, insanı yaşatacak ilaca dönüşmelidir.
Sevgi dili cerrahların neşterlerinde hastaların yaralarına merhem olmalıdır. Askerlerin silahlarında namusluları korumak, zalimlere meydan vermeyecek şekilde sadece caydırıcı güce dönüşmelidir.
Sevgi dili siyasetçinin hayatına iyilik, güzellik, vefa, saygı, bütünleştirici biçimde yansımalı, insanlar hukuk normlarının çizdiği en geniş çerçevede fikirlerini söylemelidir. Sevgi dili bütün bu kapıları açmalı ve insanlığa Peygamberlerin açtığı yolu hatırlatmalıdır.
Bu çağda Türk Aydınları, düşünürleri ve eli kalem tutanlar toplumda sevgi dilini yaygınlaştırmalı, söylemlerini Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre, Mevlana, Şeyh Edebali çizgisinde geliştirerek,  Alvarlı Muhammet Lütfü Efenin şu dizelerinde görüşleri hayat bulmalı:
"Dilde ki Rahmân olur/ Dertlere dermân olur/Zâde fermân olur/ Bayram o bayram olur" ifadeleriyle gelişmeli ve "Aşık der incitenden/ İncinme İncitenden/ Kemalde noksan imiş/ İncinen İncitenden".
Mısralarındaki felsefik görüşleri yakalar ve insanlık rüştüne kavuşur. Düşüncelerimle...
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.