Yine bir hüzün çöktü müminlerin gönüllerine. Oysa çok değil, daha bundan bir ay öncesinde neşeyle karşılanmıştı. Gelmesinden günler önce bütün Müslümanlar madden ve ruhen hazırlanmıştı onu karşılamak ve bir ay boyunca en iyi şekilde yaşamak, kutlamak ve yaşatmak için. Milletçe çok sevdiğimiz ve yüzyıllardır onun gelmesiyle birlikte mutantan zaman aralıkları geçirdiğimiz güzel vakitlerdir ramazan ayları. Müslüman olduğumuzu ve her dakikasında inancımızı algılamamızı sağlayan bir kutlu aydır ramazan.
Kutluluğu, gün boyu ibadet yaptırmasındandır; gün boyu aç ve susuz kalarak yıl boyu böyle olanların hallerinden anlamamızı sağlamasındandır. Varsılların, yoksulların halinden anladığı, hallerinden anladıkları için varlıklarından onları da nasiplendirdikleri bir aydır ramazan. Bir ay boyunca paylaşmayı öğreten ramazanın kendisini hoş tutan insanlardan beklediği, bu bir ayın sonunda da yoksulları görmeye devam etmeleridir. Ramazan, yoksulu, yokluktan kurtaracak çareler bulup onları da varsılların safına çekmelerini öğretmek için gönderilmiştir. Yani aslında, yıl boyu nasıl davranmamızı öğretmektedir; bir ay boyunca bizlere böyle bir alıştırma yaptırmaktadır ramazan. 
Ululuğu, içerisinde bin aydan daha hayırlı olduğu Kur’an-ı Kerim’de bildirilen Leyle-i Kadr’i barındırmasındandır. O Kadir Gecesi ki insanlığı huzur ve mutluluğa götürecek olan Kur’an, onda nazil olmaya başlamıştır. Bin aydan daha hayırlı olması bundandır. O kutlu gecede bütün evren, nurani ve ruhani bir yapıya büründürülür. Bu kutlu gecede, ruh orduları ve melekler, göklerle yer arasında nurdan bir bağ oluşturur ve kalplerimize nur üstüne nur yağdırırlar. Göklerin manevi kapıları, ardına kadar açıktır bu gecede. Feyiz ve bereketinden nasiplenebilmek için bütün müminler, camilere koşar; sabaha kadar evlerinde o gece indirilmiş olan Kur’an okur, ellerini semaya doğru açıp Yüce Yaratan’a niyazlar eder, af ve mağfiret dilerler. İhya edilen gecenin sonunda, bir sonraki senenin Kadir Gecesi’ne ulaşabilmek beklentisiyle, yıl boyu yaptıkları hataları bir daha yapmamak düşüncesi ve Yaratan’a verdikleri sözle, yeniden doğmuş gibi tertemiz bir güne başlarlar. 
Gelmesiyle birlikte camilerde, evlerde Kur’an okunan, hatimler indirilen güzel bir aydır ramazan. Okuya okuya okumanın zevkine varır insanlar. Ama bu okumanın asıl anlamı ve bizden beklediği, bu yüce hitabın ne demek istediğini anlamamızdır. Sadece boş gözlerle okuyup kapatmak için değil, zarfı açıp mazrufu görmemizdir muradı. Yunus’un 
İlim ilim, bilmektir, 
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsen
Ya nice okumaktır.

Okumaktan mana ne?
Kişi Hakk’ı bilmektir.
Çün okudun bilmezsin,
Bu bir kuru emektir. 

dizelerinde dediği gibi önce kendimizi bilmeyi, tanımayı öğrenmek, buradan yola çıkıp Yaratan’ı tanımaktır bütün okumaların hikmeti. Bu hikmeti öğretendir ramazan. Bilimle ilgilenmek, dünyayı anlamak ve anlamlandırmaya açılan kapıdır ramazan. Ve ramazan ayı dünya ile ahiret, yani madde ile mana arasında köklü bir bağ kuran köprüdür. 
Kur’an okumak, bize okuma zevki de aşılar. Yıl boyunca bilim ve kültür kitapları okumamıza zemin hazırlar. 
Yüzlerce yıldır sahuru ile iftarı arasındaki manevi iklimiyle, iftarı ile sahuru arasında yaptığımız etkinliklerle maddi kültürümüze önemli katkılar sunan bir zamandır ramazan. Milletimiz, bu ay için mahyalar üretip gecelerini kandillerle aydınlatmış, meddahla, Hacivat-Karagözle, kavuklu-pişekarla bize özgü bir tiyatro oluşturmuş, pideler pişirip ekmeği bu aya özgü hale getirmiş, iftarlık adetiyle hediyeleşmeyi canlı tutmuş, davetlerle sosyal hayatı hareketlendirmiş, yardımlarla yoksulu gözetmiş, çorba-kıyma-kadayıfla, envai türlü yemeklerle, güllaç, şerbet, muhallebi ve çeşit çeşit tatlılarla mutfağımıza yeni tatlar katmış ve bir Türk Ramazan kültürü oluşturmuştur.
Her yeni gelen ramazanla birlikte eski gelenekler devam ettirilirken yeni bazı uygulamalar da devreye girmiştir. Sözgelimi eskiden otellerde, büyük restoranlarda iftar daveti adeti yoktu, ama son yıllarda bu tarz kapsamlı iftar davetleri verilmeye başladı. Televizyonlarda iftar ve sahur programları yapılması da yine son otuz yılın adetleri arasında yer aldı. Eskiden su ve şerbetlerle kompostolarla açılan iftarların yerini asitli içeceklerle açılan iftarlar almaya başladı. Zeytinin yerini, dünyanın çeşitli ülkelerinden ithal edilen hurmalar aldı. Pastırma ise milli yiyeceğimiz olarak yerini korudu. Eski ramazanların olmazsa olmaz yemekleri vardı adeta sofranın demir başları mahiyetinde. Sözgelimi Erzurum’da bir ramazan boyu her iftarda çorba-kıyma-kadayıf üçlüsü yenilirken şimdi her gün aynı yemekler yenilmeyip mevsimine göre farklı farklı yemekler yapılıyor. Kısacası ramazan kültürümüz, değişmeye ve gelişmeye devam ediyor.
Teravihlerde getirilen Itrî’nin bestelediği tekbirler, ruhumuzu okşadı; cami musikisinin zevkine daha doyamadan bir ramazanın daha sonuna geldik. Veda etmeye hazırlandığımız şu günlerde geri sayım başladı. Artık ramazana kaç gün kaldı diye saydığımız günlerin yerini bugün sondan beşinci teravih, son dört sahur ve nihayet sondan üçüncü iftar gibi ifadeler kullanmaya başladık. Sıcaklardan dolayı orucumuzu rahat tutabilecek miyiz diye düşünürken bir de baktık ki ramazanın son günlerine geldik.  Bayrama şu kadar gün kaldı. Bu yıl misafirlerimize neler ikram edelim. Bu yıl kimlerin ilk bayramı var? Arafa günü ne tür bir arafalık dağıtacağız? gibi konular konuşulmaya çoktan başlandı.
Nihayet on bir aydır bekleyip idrak ettiğimiz ramazan, hepimizin içine hüzün duyguları atarak gitmeye hazırlanıyor. Ramazanı uğurlarken, gittiği günden itibaren yine beklemeye başlayacak ve “mübarek ramazana on bir ay kaldı” muhabbetlerine başlayacağız. Temizlediğimiz ruhlarımızı bir yıl boyunca kirletmemeye çalışacağız. İyi birer insan olmak için gayret edeceğiz. Bir sonraki ramazana sağlıkla kavuşabilmek için dualar edeceğiz. Ramazandan uzak kalmanın hüznünü bayram ile atmaya çalışacağız. Yapamayacağımız gönülleri kırmamaya, kendimizi aşırı önemseyip, başkalarını önemsememeyi terk etmeye, hamlıktan uzaklaşıp olgunlaşmaya gayret edeceğiz. İyi bir insan olarak bir sonraki ramazana ulaşmak için Allah’a dualar edeceğiz.
O, bizden razı, biz ondan razı olarak ramazanı uğurlarken, önümüzdeki ramazana güzelliklerle kavuşmayı, bayramın bütün Türk-İslam alemine ve insanlığa hayırlar getirmesini dileyerek yazımızı sonlandıralım. 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.