Bir medeniyetin kayda değer  medeniyet olduğunun ölçüsü;  o medeniyetin nefes verdiği, yaşattığı insan kalitesiyle ilgilidir. İnsanın kaliteli olmasını sağlayan şey; en üst ahlaki değerlerin o medeniyette yaşanıyor olmasıdır. Sadece kitaplarda bu değerlerle ilgili yazıların varlığını söyleyerek, ya da geçmişte vardı diyerek işin içerisinden sıyrılıp çıkamayız ve dahası kendimizi ya da medeniyetimizi kaliteli sayamayız. Ahlaki değerlerle nefes alıp vererek yaşıyorsak bu düşünceyi savunmamız doğru olur.  
10. yüzyılda Basra'da İhvan-ı Safa (Arapça: 'اخوانالصفا ) Safa Kardeşler adıyla bir topluluk ortaya çıkarak bir felsefe çığırını açmışlardı. Bunlar düşüncelerini İhvan-ı Safa Risaleleri adıyla yayınlamışlardı. Düşünce dünyamızda değeri olan bu klasik risalelerden biri Hoşgörü Risalesi’dir. Bu risalede hoşgörülü kişi ile bağnaz kişinin bir konuşması yer almaktadır. Bu konuşmayı sizlerle paylaşmak istiyorum. 
Hoşgörülü (en-naci )- Bugün nasılsın? 
Bağnaz (el- halik) – Allah’ın verdiği nimete sahip olduğum, daha fazlasını isteyip beklediğim, hepsini elde etmeyi düşündüğüm için; ayrıca Allah’ın dinine yardım ettiğim ve O’nun düşmanlarıyla savaştığım için mutluyum. 
Hoşgörülü- Allah’ın düşmanları dediğin kimler?
Bağnaz- Benim inancıma ve mezhebime (partime, ideolojime v.s) karşı olan herkes.
Hoşgörülü- Tevhide inansalar da mı?
Bağnaz- Evet.
Hoşgörülü- Onları yenecek olsan ne yaparsın?
Bağnaz- Kendi inancımı ve düşüncemi kabul etmeleri için çağrıda bulunurum.
Hoşgörülü- Kabul etmezlerse?
Bağnaz- Savaşırım, kanlarını ve mallarını helal saya, çocuaklarını tutsak ederim. 
Hoşgörülü- Buna gücün yetmezse ne yaparsın?
Bağnaz- Allah’ın rızasını kazanmak için gece gündüz beddua eder, her namazda onlara lanet okurum.
Hoşgörülü- Beddua ve lanet ettiğinde onların başına bir felaket geleceğine inanıyor musun?
Bağnaz- Bilemiyorum; fakat bu dediklerimi yaptığım zaman içim rahatlıyor ve ruhum bundan haz duyuyor. 
Hoşgörülü- Bunun nedenini biliyor musun?
Bağnaz- Hayır. Peki, öyleyse, sen söyle.
Hoşgörülü- Sen bir ruh hastasısın; bunalım geçiriyorsun. Çünkü haz ve lezzet, acıdan kurtuluşun verdiği bir duygudur. Sonra bilesin ki, sen cehennem tabakalarından birine mahpus durumdasın. 
Bağnaz- Sen kendi düşünceni, mezhep ve ruh dünyanı anlatır mısın?
Hoşgörülü- Evet. Bugün ben, sayısını bilmediğim ve şükrünü eda edemeyeceğim kadar Allah’ın nimetine sahibim; O’nun takdir ve taksimine razı, hükmüne boyun eğmekteyim. Hiç kimseye karşı kötülük düşünmem ve kin beslemem. Bu yüzden içim rahat ve kalbim geniş mi geniş. Kimse benden kötülük görmez. Ben Rabbimin yoluna teslim olmuşum, dinim İbrahim’in dinidir. (Mahmut Kaya, İslam Filozoflarından Felsefe Metinleri,  İstanbul, 2003)
İhvanı Safa kendi toplumunda kendini gizleyerek varlığını sürdürdü. Buna sebep bağnaz kişiler yetiştiren ortam vardı ve bu anlayış revaçtaydı. Bugün Mehmet Akif’in Şark şiirini tekrar yeniden okuma ihtiyacı duymaktayım.
“Şark’ı Eleştirmek” yazımıza yeniden bakılabilir.  
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.