İstanbul’da işletmeciliğini Erzurumlu hemşehrimizin yaptığı bir kıraathaneye düştü yolumuz, sorduk:
- Burada kaç Erzurumlu yaşıyor?
İşte cevap:
- Tamı tamına 30 bin Erzurumlu seçmen var…
Peki, dedik:
Bu nüfus yoğunluğuyla siyasete nüfuz edebiliyor musunuz?
Ve cevap:
- Siyasetin ve siyasetçilerin umurunda bile değiliz!
Şimdi…
Oturduğumuz bu kıraathanenin İstanbul’un hangi ilçesinde olduğunu açıklarsak; öyle zannediyoruz ki o ilçede ikamet eden birçok hemşehrimiz bizi linç etmeye kalkışacak!
Hem ne fark eder ki!
Netice ortadayken Hatice ile uğraşmak niye?
VEREM OLMA KOTASI!
Bursa’daki gazetecilere de söyledik bunu, dedik ki:
- Hiç kusura bakmayın, Süper Lig’i hiç hak etmiyorsunuz!
Bize nasıl mı cevap verdiler?
Şöyle:
- Bu konuda sizinle hem fikiriz ama siz kadro kalitesi olarak bizden çok daha iyi bir durumda iken Süper Lig’e çıkmayı siz hak ediyor musunuz peki?
Cevabımız elbette “Hayır!” oldu…
Doğruya doğru…
Erzurumspor bu oyunla, bu kafayla, bu vasatlık ve bu ruh haliyle Süper Lig’e de çıkmasın zaten!
Zira “verem olma” kotamızın neredeyse sonuna geldik artık…
ERZURUM’UN HATIRI İÇİN…
Havalimanına ulaşım için otobüsleri tercih edenler hak verecektir…
Dönüş yolundayız ve şehir merkezine intikal için otobüsü tercih ettik bu kez…
Bindik, bekliyoruz…
Otobüste görevli olup olmadığını bile anlamakta güçlük çektiğimiz bir vatandaş başladı otobüsün içerisinde koşturmaya…
Bir de garip bir üslubu var ki, sormayın!
Adamın normal konuşması belki bu formattadır ama konuştuğu kişinin aklına doğrudan azarlandığını getirir yani…
Diyoruz ki ilgilisine:
Şehir içi ulaşım ne ise de, bari Erzurum’a ilk kez gelenlerin çoğunlukta olduğu bir noktada dikkat edelim şu imaj ve intiba mevzuuna…
Lütfen!
Hiçbir şeyin hatırı yoksa da, Erzurum’un hatırı için sadece…
