Toplumlarda inançlar, yaşam koşulları ve gereksinimlere bağlı olarak süslenme kavramı değişim göstermektedir. İlk zamanlarda kötü hava koşullarından, nazardan, bilinmeyen güçlerden korunmak için giysi, takı-aksesuar kullanılırken; günümüze ulaştığında bunlar kendini beğendirebilme amacıyla kullanılır.
Güzelliğin insanlarda farklı boyutlara ulaşması insanlar arasında kendini beğendirebilme arzusu, kendini iyi hissedebilme duygusu ve kadınlar arasında rekabete neden olmuş, süslenme olgusunu doğurmuştur. Süslenme durumu yalnızca insan ırkında kadınlarda var olan bir durum. Doğadaki diğer bütün canlılarda kendini beğendirmeye çalışan taraf erkeklerdir. Renkleri veya duruşlarıyla dişiyi cezbetmek için birçok yolu denerler. Bunun nedeni ise partner seçimini bizde olduğu gibi erkeğin değil kadının yapıyor olmasıdır. her ne kadar partner seçimi erkekler yapıyor olsa da kadınlar daha çok hemcinsleri için süslenirler. Yani insanlarda da kadınlar erkekler için değil kadınlar için süslenirler. Geçmiş toplumlarda, anaerkil dönemlerde seçim hakkı kadındayken bile kadınların süslendiği görülür bu da kadının en beğenilen olabilmek için süslendiğini gösterir. Ve hemcinsleriyle rekabeti doğurur.
Unutulmaya yüz tutmuş geleneklerimize rağmen takı kullanma, süslenme son günlerde ilgi gören otantik moda kavramıyla bütünleşerek devam etmektedir. Tarih içinde giyim kültürü incelendiğinde her toplumun yaşadığı coğrafya, yaşam biçimi, günlük uğraşları, değerleri, giyilen giysilerin biçimi, takı-aksesuar ve makyaj biçimlerini etkilediği görülmüştür. Özellikle toplumsal yaşamın gelişmiş olduğu yerlerde süslenmede kullanılan takılar her şeyden önce sınıf farklılıklarını, ekonomik seviyeyi yansıtmanın en kolay yolu ve statü göstergesidir. Toplumsal tabakalaşma düşünülünce en alttaki tabaka süslenmek yerine karnını doyurma peşindeyken üste doğru çıkıldıkça süslenmeye merak artar. Bu durum da sınıf farklarını ortaya çıkarır. Süs sosyal hayatın değişimine bağlı olarak değişmiş modern çağa kadar kadınların vazgeçilmez bir parçası olmaya devam etmiştir.
Günümüzde süslenmenin belli kesimlerde çok aşırı boyutlara çıkmamasının bir sebebi de dindir. Dinde süslenmeyle ilgili çeşitli ayetler vardır. Nur suresinin 31. Ayetinde şöyle denmektedir: “Mü’min kadınlara da söyle gözlerini haramdan sakınsınlar. Irzlarını korusunlar( yüz ve el gibi ) görünen kısımlar müstesna ziynet(yer)lerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Ziynetlerini kocalarından yahut babalarında yahut kocalarının babalarından yahut oğullarından yahut üvey oğullarından yahut kardeşlerinin oğullarından yahut Müslüman kadınlardan yahut sahip oldukları kölelerden yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerinden yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri ziynetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler birlikte tövbe ediniz ki birlikte kurtuluşa eresiniz!” dindeki bu ifadeler kadında süslenme aracı olarak kullanılan takının kullanımında bir azaltma meydana getirmiştir; fakat başörtüsü ve kıyafetleriyle adın hemcinsleriyle girdiği rekabeti devam ettirmiştir. Modern çağa ayak uydurmaya çalışan kadınlar her gün yeni bir tarzda kendini hemcinsleriyle karşılaştırır.
Kadınlar hiçbir dönemde süsünden ödün vermemiştir. Antik çağdan modern çağa değin kendini beğendirebilme arzusunda olmuştur. Bu beğenilme arzusu erkeklerden çok kadınlara karşı olmuş ve kadınlar arasında rekabeti doğurmuştur kadında bu merak tek parça kıyafetlerden dikişli kıyafetlere, kömür kullanımından modern makyaja, yapraklardan gümüşlere takı kullanımına süslenme çağdan çağa değişip gelişmiştir. Açık kıyafetlere ve takıda abartı kullanımlar dine iffet kavramının yerleşmesiyle sınırlanmış ve süse de sınır getirmiştir.
Editör
Son Güncelleme: 17.06.2013 23:59
