Söz konusu turizm ya da Palandöken olmasa, otellerin ettikleri feveranın pek de duyulmaya değer bir yanı yok aslında!
Öyleymiş…
Hani sisten ve pustan dolayı uçakların iniş-kalkış sorunları var ya şu sıralar; rezervasyon iptalleri falan sözkonusuymuş… Hal böyle olunca da, otelleri bir endişe sarmış…
Tamam, hoş bir durum değil bu belki ama oteller de bu yılı “hiç endişelenmedikleri” yıllara saysınlar artık…
Unutmadık!
Bundan önceki yıllarda konaklamalar için uyguladıkları astronomik fiyatlar halen daha hatırımızda… Eğer arzu edilirse; bu hususta yaptığımız haberleri de, yorumları da bir çırpıda çıkartabiliriz gün yüzüne…
Bu yüzden…
Öyle çok da “mağduruz da mağduruz” edebiyatı yapmasın oteller!.. Zira ortada bir mağduriyet varsa eğer, o da vatandaşın yaşadığı mağduriyettir…
Turizmden dolayı üzüntümüze gelince:
Dedik ya en başta; onun sebebi de oteller değil, Palandöken’dir… Yoksa otellerin duyduğu endişe umurumuzda bile değil!
NEDEN BÖYLE OLDU?
Kimi AK Parti’liler var mesela…
AK Parti’den kopan ve yeni bir takım oluşumlar içerisine girenleri merak ediyor, takip ediyor, daha doğrusu peşlerinden gitmek istiyor…
Ahmet Davutoğlu partisini kurdu, yola çıktı…
Şimdi sıra Ali Babacan’da…
Muhtemelen önümüzdeki ay da Babacan’ın partisi kurulmuş ve o da siyaset arenasına çıkmış olur…
Tutar, tutmaz ayrı konu…
Ama biz daha çok işin şu kısmındayız:
Fanatik düzeyde AK Partili olduklarından hem de adımız kadar emin olduğumuz insanlar neden böylesi oluşumları beklemek zorunda bırakıldı ki!
Kafalar asıl buna yorulmalı kanaatindeyiz…
İnsanlar küstü mü, küstürüldü mü?
Küstülerse neye ya da kime küstüler?
Veyahutta AK Parti’de ne değişti de, (İBB seçimleri hatırlatması) Ekrem İmamoğlu’nun seçim kazanması, bugüne kadar sol tandanslı bir partiye hiç oy vermemiş olanları bile sevindirdi?
Asıl bunlara odaklanmalı AK Parti?
Varsa bir hata eğer, nerede ve nasıl yapıldı?
Önemli olan bu!
