Sonbahar ben gidiyorum havasına girdi…
Neredeyse kış geldi sayılır!
Geldi sayılır diyorum zira bugünden kış geldi demek çooook uzun bir kış mevsimine girmek demek oluyor.
Yavaş yavaş alışalım diye kaloriferlerin, sobaların kısık ateş yanmalarına kış neredeyse geldi demek daha doğru gibi geliyor bana.
Her neyse siz nasıl uygun buluyorsanız öyle olsun.
Ancak bir konuda anlaşalım…
Bu yaz çok sıcak geçti!
Hainlik mi dersiniz, darbe mi, terörün her cinsiyle ısındıkça ısınan  bir yaz geçirdik.
Baştan söyleyelim mazlumlara zulüm, bu millete kara günler, bu vatana kem gözler hangi cenahtan gelirse gelsin karşısında bu vatanın evlatlarını bulur!
Buldu…
Yeniden denerse yine bulacak!
İşin o kısmında bu vatanın gerçek evlatları açısından bir savsaklama, bir gevşeme bulamazsınız.
Tamam öyle de bir yandan da terörün istediği nedir?
Günlük hayatı normal seyrinden çıkartmak…
Mümkünse durdurmak…
İmkanı varsa memleketi yaşanmaz hale getirmek.
Bunu yapmak değil midir terörden beslenen şer odaklarının ana hedefi?
Budur!
O halde yapılması gereken hem dik bir duruş sergilemek…
Gerektiğinde yolları, meydanları meşru, seçilmiş hükümetin tarafında olduğumuzu göstermek için doldurmak…
Hem de bu vatanın yaşanılabilir güzel bir ülke olduğunu göstermek için normal hayatımıza devam etmek.
Bu ikisini birden yapamazsak dengeleri bozulmuş bir ülkede yaşamak zorunda kalırız ki, maazallah bunun terörle kucak kucağa yaşamaktan farkı olmaz.
Demek istediğim şu ki;
Okullar açıldı…
Herkes göçebelikten yerleşik hayatına geçti.
Yazın köyüne giden gitti, tatilde stres atmak isteyen attı ve en nihayeti herkes kürkçü dükkanına kapağı attı.
Şimdi artık normal bir hayata dönmek için çabalama zamanıdır.
Evet büyük bir stresin içindeyiz doğru!
Ancak çocuklarımızın da sağlıklı bir ortamda yaşamaya ihtiyacı var.
Onlara derslerine konsantre olabilecekleri bir ortamı çok görmemeliyiz.
Yine masal okumalıyız…
Yine kitap almalıyız…
Tiyatroya, sinemaya götürmeliyiz.
Güler yüzlü anne babalar, dede nineler görmek onların hakkı.
Çocuklarımızın iyi bir geleceği olsun diye mücadele verirken onların çocukluklarını, ilk gençliklerini zehir etmeye hakkımız yok!
Unutmadan bir de ailemizden biri gibi olmuş evimizin çevresindeki küçük esnaf var.
Ekmeği, makarnayı, yoğurdu koca koca marketlerden almak da nereden çıktı?
Bu yazın ateşini yeniden elele verip düşüreceksek, önce bizim normalleşmeye en yakınımızdan başlamamız lazım.
Evimizden, sokağımızdan, mahallemizden!
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.