Şu hale bakar mısınız!
Dün yazdıklarımızın daha mürekkebi kurumadan, Sağlık Bakanlığı bir karar aldı Erzurum’la ilgili olarak…
Ne dedi?
- Erzurum’da da bundan böyle maskesiz sokağa çıkmak yasak!
Düşünebiliyor musunuz?
Bu karar yerelde alınmadı, koskoca Sağlık Bakanlığı hem de Bilim Kurulu’nun tavsiyesiyle böyle bir karara vardı…
Çünkü neden?
Erzurum’da salgına karşı verilen mücadelede seleyi suya verdik de, ondan…
Çünkü neden?
“Yeni Normal” diye adlandırılan sürecin suyunu çıkardık da, ondan…
Halbuki yapılması gereken şey o kadar basit ki!
Maskeni takacaksın, sosyal mesafeyi koruyacak ve kişisel temizliğine özen göstereceksin, hepbi bu kadar!
Ve fakat biz meseleyi öyle bir boyuta taşıdık ki; salgınla mücadele etmek yerine kendimizin ve dahi başkalarının sağlığını hiçe saymaya başladık!
Lokantalar…
Kafeteryalar…
Kuaförler…
Kısacası kısıtlamanın kaldırıldığı ve kontrollü sosyal yaşama geçişin başladığı hemen her noktada çizmeyi aşmaya başladık!
Aha da işte geldiğimiz nokta…
Buyurun şimdi buradan yakın!
GÜNDEM YENİDEN DEPREM…
Hafta sonundan beri Bingöl’de meydana gelen depremlerle yatıp, depremlerle kalkıyoruz…
Ara ara sallanıyor, birçok artçıyı da Allah biliyor ya belki de hiç hissetmiyoruz!
Tabi, bu durum deprem bölgesinde yaşadığımız ve depremle yaşamaya alışmamız gerektiği gerçeğini değiştirmiyor…
Dikkatimizi ne çekti, biliyor musunuz?
Yapılarımızın sağlam olup olmadıkları sadece ve sadece depremlerin yaşandığı zamanlarda aklımıza geliyor…
Örneğin Elazığ’daki depremin ardından da yine yapı güvenliği konusu gündeme gelmiş, çatlaklar kapanınca da, hayat yeniden normale dönmüştü…
İyi de…
Bizim uslanmamız ve gerekeni yapmamız yahut da gerekli tedbirleri almamız için illa da bir yerlerin başımıza yıkılması mı gerekiyor?
Siz ne dersiniz, haksız mıyız?
