MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi çok konuda eleştirsek, yaptıklarını beğenmesek de bir konuda gösterdiği hassasiyet, devamlılık ve sabır için tebrik etmemiz gerekir.
Zira ülkenin geçtiği sıkıntılı dönemlerde, Türkiye’nin başına büyük bir belanın musallat olmasına önemli ölçüde mani oldu. Bu sayede her siyasi görüşten insanın anlamsız kavgalarda yaşamlarını yitirmelerine engel olmak yolunda ciddi çaba sarf etti.
Ne söylediğimi anlamışsınızdır, ülkücülerin sokak olaylarına karışmamaları ve provokatörlerin oyunlarına alet olarak hadiseleri büyütmemeleri için kesin ve yoruma kapalı bir tavır sergiledi.
Gerçekten de bir hayatın yitmesine üzülmek için onun kimlik bilgilerine bakmak gerekmiyor.
En azından hâlâ insanlığını kaybetmemiş vicdanlı insanlar için bu durum böyle olmalı.
Bu meseleye neden geldiğimi tahmin ettiğinizi sanıyorum.
 Ege Üniversitesi’nde çıkan kavgada yaşamını yitiren Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nu gencecik yaşta kaybetmemizin oluşturduğu derin üzüntü bütün gözleri ülkücü grupların üzerine çekti.
Herkes hızlı bir refleksle olaya bir karşılık verilmesi gerektiğini ve siyasi görüşe dayanarak insanların ölümlerine üzülmek ya da sevinmek gibi anlaşılmaz ayrımcılığa toplumun sürüklendiğini düşünürken, Devlet Bahçeli’nin açıklamaları bir kez daha sağduyunun sesi oldu.
Açıklamanın bir özetini aşağıya alıntılayacağım. Ancak önce sokaktaki muhtelif seslerin bizi nasıl birbirimizden kopardığına dikkat çekmek istiyorum.
Önce her ölümün kimliğine, görüşüne, ırkına bakılmadan derin yaralar oluşturması gerektiğini söylemek isterim.
En azından bu benim için böyledir.
Ölümün kime değil nereden geldiğine bakarım. Türk, Kürt, Suriyeli ya da nereden olursa olsun mazlumların ölümü karşısında katillere duyduğum öfke ve onlarla aramda oluşturduğum mesafe değişmez.
Yani Mısır’da özgürlük için direnen Esma’nın katledilmesi de, sadece Kürt olduğu için öldürülen yağız bir delikanlının ölüm de, Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun hayalleriyle birlikte toprağa verilmesi de beni aynı oranda üzer.
Vicdanını kaybetmemiş herkesin de böyle düşünmesi ve katilleri mensubiyetlerine bakmadan nefretle kınaması gerekir.
Sosyal medyada bu konuyla ilgili tahrik gücü yüksek abuk sabuk şeyler okuyoruz. Örneğin yan yana ağlayan ve ağlamayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan resimleri koyarak, Esma’ya ağladığın gibi Fırat’a da ağlasana filan yazıyorlar.
Bunlar bu ülkenin birbirini seven, onca şeye rağmen sevmeye devam eden insanlarına oynanan en feci oyunlardan sadece biridir.
Ve ne yazık ki, bu aralar bu tezgaha en çok milliyetçi olduklarını söyleyen ve ülke sevgilerini herşeyin üstünde tuttuklarını iddia eden gruplar geliyor.
İşte tam da bu noktadan hadiseden siyasi malzeme çıkarmak ucuzluğunun dayanılmaz cazibesine kapılmadan, akl-ı selimi temsil eden sözler söyleyen MHP Lideri’nin açıklamaları ülkenin selameti açısından çok kıymetleniyor.
Peki neydi o açıklamalar, özetle onları da hatırlatmak da fayda var.
"Milliyetçi, Ülkücü hareket sabrından, asalet ve vakarından taviz vermeyecek" diyen Devlet Bahçeli, devamında Milliyetçi ve Ülkücü hareketin projelendirilen oyunlara kapılmayacağını ve "kanlı döngü"nün içine düşmeyeceğini söyledi.
"Dava arkadaşlarımı sakinliğe davet ediyorum" ifadelerini kullanan Bahçeli, tehdide rağmen tedbir almayanların akan kanda payı olduğunu vurguladı.”
Sizce de insani yaklaşım böyle olmamalı mıdır?
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.