Yeşil Apartman, sanki de tüm apartmanların merkezi konumundaydı ve muhabbetin, oyun oynamanın tek adresiydi

Apartmanın arka bahçeye bakan görevli evinde, Kadir Özünal eşi, Lemiye, çocukları Yaşar, Orhan, Sinan ve Atilla otururlardı. Kadir Amca sarışın, çakır gözlü çok çalışkan bir büyüğümüzdü. Tüm apartmanların çocukları Kadir Amca’yı çok sever ve saygı duyardı. O gerçekten alnının teri ile ailesine helâl kazanç sağlayan, harika bir insandı.

Çocuklar olarak genelde buluştuğumuz yer, Yeşil Apartman’ın, arka bahçesi olduğundan Kadir Amcalara giderdik. Lemiye Teyze, bizi kendi evlatları gibi görürdü. Bizde onları kendi ailemiz gibi yakın hissederdik. Yaşar ve Orhan benim akranımdı. Sinan ve Atilla daha küçüktüler. Hep birlikte büyüdük, çocukluk ve gençlik yıllarımızı beraber yaşadık. Yaşar, annesiyle birlikte ev işlerine baktığı gibi, bizim en candan oyun arkadaşlarımızdan biriydi.

Vakıf Apartmanları’ndan ayrıldıktan sonra Kadir Amca’yı birkaç defa görmüş, hayır duasını almıştım. Emekli olmuş, Hacc’a gidip sakal bırakmıştı. Orhan TUİK’ten emekli oldu. Evlenip Almanya’ya giden Yaşar orada yaşıyor. Sinan, bir ara mandıra işiyle uğraşıyordu. Atilla ise genç yaşta hayata veda edip anne ve babasına kavuştu.

Yeşil Apartman’ın alt katında Kemal Koşay Amca, eşi Behiye Teyze ve çocukları Güler ile Atilla otururlardı. Sessiz ve ağırbaşlı bir büyüğümüz olan Kemal Amca, Ağır Bakım’da çalışırdı. Behiye Teyze çocuklarının okuması konusunda çok titizlik gösterirdi.

Güler Abla, hepimizin saygı duyduğu bir büyüğümüzdü. Atilla ise bizim yaş grubunun vazgeçilmez halkalarından biriydi. ‘Bop’ isminde siyah bir köpeği olan Atilla, çok süratli koştuğundan futbol takımımızın gözde oyuncularından biriydi. Güler Abla ve Atilla öğretmen oldular. Kemal Amca ve Behiye Teyze, 1976 yılında Konya’ya göç ettiler ve orada rahmetli oldular. Güler Abla Konya’ya, Atilla İstanbul’a yerleşti.

Koşay ailesinin bitişiğinde Milli Eğitim Yayınevi’nde çalışan Şenkayalı Necla ve Yavuz isimli iki kardeş vardı. Yavuz, daha sonra öğretmen oldu ve Erzurum Lisesi’nde görev aldı. Necla ise Şenbak isimli bir akademisyenle evlendi.

Koşay ailesinin karşısındaki dairede Kavaflar Çarşısı’nda dükkânı olan Cihan Candemir Amca, eşi Rahime ile Ayten, Semra, Atilla isimli üç çocuğu yaşardı. Çok mütevazı olan bu ailenin hepimizin gönlünde farklı bir yeri vardı. Öğretmen olan Semra Abla, basit bir ameliyatta hayattan kopmuştu. Bu gün, bu güzel aileden kimsenin kalmadığını üzülerek ifade edebilirim.

Cihan Amcaların üst komşusu Kombina’da çalışan Cihat Yıldırım ve ailesiydi. Polis Hüsnü’nün oğlu olarak bilinen Cihat Ağabeyi’nin eşi Aysel, çocukları Serdar, Belma ve Tuncay’dı. Cihat Ağabeyi, son derece renkli bir kişilikti. Giyimi, hareketleri ve dünyaya bakış açısıyla şen şakrak birisiydi. Sanat, spor, folklor gibi alanlarla ilgiliydi. Eskrim antrenörlüğü yapan Cihat Ağabeyi, mahallenin çocuklarını bu spora teşvik ederdi. Kardeşim Uğur da onun öğrencilerindendi.

Cihat Ağabeyi’nin çok sükseli bir de motosikleti vardı. Çocuklarından Serdar, Kafkas danslarını harika oynardı. Önemli gecelerde sahneye çıkan Serdar, ‘Şeyh Şamil’i’ oynadığında salon alkıştan yıkılırdı. Cihat Yıldırımların karşısında Edip Azatlıoğlu, eşi Mübahat ile kızları Derya, Figen ve Füsün otururlardı. Edip Amca şişman ve çok sempatik bir adamdı. Kravat gömlek gezerdi. Kızları çok çalışkandılar. Aile, Derya’nın İstanbul Hukuk Fakültesi’ni kazanmasıyla birlikte İstanbul’a nakletmişti. Emekli olan Edip Amca ve eşi İstanbul’da bir yıl arayla vefat ettiler. Derya ile Figen avukat, Füsun ise iktisatçı oldu. Kızların hepsi halen İstanbul’da yaşıyorlar.

Cihat Yıldırım ile Edip Azatlıoğlu’nun ortasındaki dairede Hayrettin Öner, eşi Feride Teyze çocukları Sevim, Sevgi, Selçuk ve Oya otururlardı.

Hayrettin Öner, DDY’de çalışır, zayıf, uzun boylu, gözlüklü bir amcamızdı. Feride Teyze, ailenin sarsılmaz direğiydi. Selçuk, benim akranımdı. Sevim ve Sevgi ablalar bizden bir üst kuşaktaydılar. Evin küçüğü Oya, kardeşim Uğur’un ilkokul arkadaşıydı.

Öner ailesinin çocukları son derece iyi okudular. Sevim Abla, Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi ve akademik hayata atılıp Profesör oldu. Sevgi Abla, Tıp Fakültesi’ni bitirip çocuk doktoru olmuştu ama genç yaşta aramızdan ayrıldı. Selçuk, Hukuk Fakültesi’ni bitirip avukat oldu. Oya ise, İşletme Fakültesi’ni bitirdi ve Atatürk Üniversitesi’nde akademisyen oldu.

Aile, İstanbul’a göç ettikten sonra Sevim Abla ve Oya Erzurum’da kaldılar. Sevim Abla da emekli olduktan sonra Ankara’ya yerleşti. Hayrettin Amca ve Feride Teyze İstanbul’dan Ankara’ya döndüler ve orada dünyaya veda ettiler.

Yeşil Apartman’ın en üst katında bulunan orta dairede, Adliye’de Başkâtip olan Dursun Sezgin Amca, eşi Türkân ve kızları Nadide Gül otururlardı. Dursun Amca son derece mütevazı, alçak gönüllü, saygıdeğer bir büyüğümüzdü. Türkân Teyze güler yüzlü, candan yaklaşımlarıyla apartmanların sempatik teyzesiydi.

Bu aile bizim Ayaspaşa Mahallesi’nden ata dede komşularımızdı. Türkân Teyze’yi kendi teyzelerimizden hiç ayırmazdık. Gül, bizim kardeşimizdi. Uzun yıllar komşuluk ettiğimiz bu güzel insanlardan hiç kopmadık. Zaman içerisinde Dursun Amca emekli oldu. Gül, Nene Hatun Öğretmen Okulu’nu bitirip öğretmenliğe başladı.

Dursun Amca, ara sıra eczaneme geldiğinde, baba dostuna, değerli bir komşuya kavuşmanın heyecanını yaşardım. İlerleyen yıllarda apartmanlarda komşulardan kimse kalmamıştı. Sezgin ailesi de gemiyi en son terk edenlerden oldu. Dursun Amca Erzurum’da vefat etti. Türkân Teyze de biricik kızı Nadide Gül’le birlikte Erzurum’da bir müddet yaşadıktan sonra Ankara’ya göç etti. Anne kız şimdi birlikte yaşıyorlar.

Dursun Sezgin’in sağ tarafındaki dairede Kadastro Müdürü Nevzat Özel oturmaktaydı.1965 yılında Erzurum’dan, Gemlik’e göç eden Nevzat Bey, Güzin Hanımla evliydi. Ailenin Suat, Süha ve Sedat isimli üç çocuğu vardı.

İlerleyen yıllarda bu dairede Veteriner Müdürü Adil Güven eşi Macide, çocukları Ahmet, Mine ve Oya oturumuşlardı..

Adil Güven’den sonra bu dairede Taşmağazalar’da dükkânı olan Saatçi Muhsin Seven, eşi Meliha, çocukları Ayfer, Yurda, Vahdet, Nihal ve Ertan oturmuşlardı. Bu daireye, daha sonra bizim apartmana taşınan Ahmet Çiftçioğlu ailesi gelmişti. Çiftçioğlu ailesiyle Sezgin ailesi kısa zamanda çok yakınlaşmışlardı. Çiftçioğlu ailesinin küçük oğlu Akif’in ve Kadir Amca’nın büyük oğlu Orhan’ın kirvesi, Dursun Amca’ydı.

Sezgin ailesinin sol tarafındaki dairede Aydın Dilaver, eşi Leylâ, çocukları Fikret ve Serdar otururlardı. Aydın Bey, banka müdürüydü. Çocuklarından Fikret’in de baba mesleğini seçtiğini hatırlamaktayım. Dilaverlerden sonra bu dairede Askerî Savcı Metin Tüzün, eşi İlknur ve çocukları Mekin ile İlkay oturmuşlardı.

Çiftçioğlu ailesinin bir alt katında Salih Dökmen, eşi Avukat Sebahat Hanım, oğulları Üstün otururlardı. Sebahat Dökmen tam bir Cumhuriyet kadınıydı. Onu hep elinde çantasıyla görürdük. Ticaret Lisesi’nde öğretmenlik yapan Sebahat Hanım aynı zamanda avukattı. Salih Bey’i çok görmezdik. Yaşıtımız olan Üstün sessizdi ve kendi halindeydi. Bizimle oynamazdı ve derslerinin başından kalkmazdı. ‘Arka Bahçe’de oynadığımızda onun balkondan veya pencereden bize baktığını görürdük.

Aradan yıllar geçmişti. Dökmen ailesiyle irtibat kuramamıştık. Neden sonra Üstün Hoca’yı TV programlarında görmüş ve hatırlamıştık. Üstün, ülkenin en gözde bilim adamlarından biri olmuştu, onunla gururlanmıştık.

Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz’ın rektör olduğu dönemde Üstün Hoca, Erzurum’a gelmiş ve üç tane konferans vermişti. Salonlar hınca hınç dolmuş, Erzurum Üstün Hoca’yı bağrına basmıştı. Birlikte büyüdüğümüz Vakıf Apartmanları’na gidip, geçmişin hatıralarını yâd etmiştik. O günlerde Vakıf Apartmanları boşaltılmış ve yıkılacağı günü beklemekteydi. Üstün Hoca’yı yaşamış olduğu apartmana ve kaldıkları daireye götürüp maziyle yüzleştirdim. Üstün Hoca, beraberinde getirdiği çekim ekibiyle bu son faslın görüntülerini ölümsüzleştirmiş, tarihe not düşmüştü.

Üstün Hoca, daha sonra Erzurum’a ETÜ’de bir konferans için gelmişti ve birlikte sohbet etmiştik. Bu ortamda babasının Nene Hatun’un mezarındaki üç rölyeften birisini yaptığını, hatta bu rölyefteki çocuğun kendisi olduğunu söylemişti.

Dökmen ailesinin alt komşuları Sebahattin Vangölü eşi Makbule ve çocukları Asuman’dı. Makbule Hanım, Mor Apartman’da oturan Hâkim Ekrem Yurdakoş’un kardeşiydi. EBK’da şef olan Sebahattin Ağabeyi otuz yedi yaşında kalp krizinden hayata veda etmişti. Savunma Sanayi Başkanlığı’nda daire başkanı olan Asuman, şimdilerde annesiyle birlikte Ankara’da yaşıyor.

Sezgin ailesinin altındaki dairede PTT’de çalışan Sami Çelenk, eşi Öğretmen Sabiha ve çocukları Tarık’la yaşarlardı. Aile daha sonra İstanbul’a nakletti ve Sami-Sabiha Çelenk çifti orada vefat ettiler. Tarık Çelenk, değişik STK’larda görev almış, 2013 yılındaki barış sürecinde 63 kişilik ‘Akîl Adamlar’ listesinde yer almıştı.

Çelenk ailesinin bitişik komşuları Vakıflar Müdürlüğü’nde çalışan Necati Keteci ve ailesiydi. Necati Bey’in eşi Aliye Hanım’dı. Ailenin Necla, Mustafa ve Neşe isminde üç çocuğu vardı.

Yeşil Apartman’ın altındaki evler de zamanla ticarethaneye dönüştü. Burada Saatçioğulları’nın ‘Göznur Optik’ dükkânı ile ve Seyfettin Doğan’ın konfeksiyon mağazası yer alırdı.

Mor apartmanla, Yeşil Apartman arsındaki boşlukta Recep Akal’ın ayakkabı dükkânı vardı. Bu dükkân daha sonra kafeteryaya çevrilmişti. DEVAM EDECEK…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.