Kanuni tebdil gezerken bir handa, hancıya hitaben demiş ya; “Hava soğuk, ateş zayıf, ne çare?”

Çare?

Karlı soğuk kış gününde ayakkabısına su dolan bir insanın ayakkabının deliğine pamuk tıkaması bir çaredir!

Yolda karteri delinen bir arabanın karteline üstübü ile kuru incir yapıştırmak da bir çaredir!

Pahalı olan çözüm; geçici, uydurma, bilgiden faydalanılmadan bulunan çarelerdir.

Devlet için de bu böyledir.

Kişinin yolda aracının bakımsızlıktan kalmasının maliyeti bir veya birkaç kişiyi ilgilendir. Devletin aracının yolda kalması çok kişiyi ilgilendirir!

Devleti yöneten yöneticilerin meselelere buldukları çarelerin mutlaka bilgiye dayanması gerekir!

Devletin bu böyle olmadı, bir de böyle deneyelim deme şansı yoktur!

Telafisi mümkün olmayan zararları millet öder!

Millet bir yere kadar ödeyebilir.

Yara büyüdükçe yama da büyük olacaktır!

Kısır tartışmalara girmeye alıştırılmış millet, hızlı kamplara bölünebilme ustalığını da kazanmıştır.

Çare bulmak, çare aramak, okuyup gelişmekle, araştırmakla, soru sormakla olur!

Soru sormalıyız, kendimize, başkalarına, devlet yöneticilerine.

Bizim belki de bin yıllık tarihimizde ne soru ne sorulara cevap var!

Soru soranlar, soru sormayanlardan her zaman ileri durumdadırlar!

Çare; okumakta, bilgilenmede, soru sormakta!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.