İtiraf etmem gerekirse biz Müslümanların en büyük eksiği ilk İlahi emre rağmen okumamaktır. İkinci eksiğimiz derseniz; gene İlahi bir emir olan düşünmeyi neredeyse terk etmiş olmamızdır.

Okuma eylemini çok geniş açılardan ele alıyorum; Kuran, kitap, dergi, gazete, hatta aldığımız bir ürünün katalogu dâhil birçok okumamız gereken şeyi maalesef okumuyoruz.

Kuran da Allah’ın bize uymamız için gönderdiği bir rahmettir ve emirler, yasaklar, uymamız gereken kurallarla dolu bir kitaptır; Allah’ın kelamıdır! Ve biz Müslümanlar Allah bize ne buyuruyor diye merak edip bir kere bile baştan sona okumamışız veya okuyanımızın sayısını yüzde beş diye tahmin edebiliriz. Bu bizim çok büyük bir hatamızdır.

Yüce Yaratıcımız, ezelin ve ebedin tek otoritesi, tek İlahı, tek Rabbi bir mesaj göndermiş ve biz hala onu okumamışız, okumamakta da ısrarlıyız.

Gariptir ki birçoğumuz okumadığımız dinimizin tek Kitabını okumadan, düşünerek anlamaya çalışmadan tartışmaya, savunmaya, sahiplenmeye hazırız. Nasıl olur diye sormayın; bunu bir adet edinmişiz. Hatta hafız olup, hayatında hiç kendi dilinde anlamaya çalışarak Kuran okumamış insanlar tanıyorum.

İkinci hatamız da genellikle hocalardan kaynaklanan; okumak ve anlamak için birçok ilim yapmak lazım olduğunu söylemeleridir. Kuran-ı Kerim; “Andolsun ki Biz bu Kuran’ı öğüt alabilmeniz için kolaylaştırdık, öyleyse yok mu öğüt alan?” buyuruyor. Hangi ayet diye soracak olanlara; Kamer 17, 22, 32. Ayetler, derim.

Kuran hayat bulmak için gönderildiği halde Müslümanlar, Kuran’ı güzel okumak, güzel yazmak için çabalar sarf etmiş, yarışmalar düzenlemiş, kurslar açmış ama anlamaya çalışarak yok denecek kadar okumuştur. Kuran kursları maalesef sadece Kuran’ı okumayı öğretmeyi amaçlamaktadır. Oysa Kuran’ı kendi dilinde okumak ve anlamak, anlamaya çalışmak Müslümanların ilk amacı olmalıdır. Allah’ın emri de budur.

Bir kısmımız da bazı cemaatlerin takip ettiği kitaplardan dini okuyup anlamaya çalışırız. Bugün artık biliyoruz ki Kuran’a uymayan, Kuranla tezat düşen birçok fikir, bu kitapları yazan kişilerin görüşlerini, bazı konularda felsefe yaptıklarını bazılarının da Kuran’a aykırı olarak gayb haberleri ile dolu olduğunu görürüz.

Ve bir kısım ayetlerin tefsirlerinde ayette anlatılan bir olayın sonunu yazarın kendisine göre işin aslıyla ilgisi olmayan masallara dönüştürdüklerine rastladım.

Ve anladım ki; eğer Kuran’ı kendi dilimde anlamaya çalışarak okumazsam;

  1. Allah’ın ilk emri olan “Oku” emrini yerine getirmemiş olacağım.
  2. Okumasaydım; Allah’ı kendi anlatımıyla Zatı’nı asla anlayamamış olacaktım.
  3. Hiçbir gruba ayrılmamam gerektiğini, Müslümanları gruplamamam gerektiğini, ayrıştırmamam gerektiğini anlayamayacaktım. Enam 159.
  4. Her din adamıyım diyenin sözüne itimat etmeden önce Kuran’a bakmayı öğrenmeyecektim. Tevbe 31.
  5. Gayb bilgisinin yalnız ve yalnız Allah’ta olduğunu, hiçbir kula (Peygamberler hariç) bir gayb bilgisinin verilmediğini Kuran’dan öğrendim.
  6. Tefrikalarla, rüyalarla, hurafelerle İslam dininin hiçbir alakasının olamayacağını öğrendim.
  7. Allah’ın otoritesini peygamber de olsa hiçbir kimseyle asla paylaşmayacağını anlamayacaktım.

Elbette bu saydıklarımdan başka aslında Furkan 30. AyetteÜmmetim Kuran’ı terk etti” diye ahrette Allah’a söyleyecek olan Hz. Peygamberimin niye bunu söyleyeceğini de anlar gibi oldum! Mesela, Cuma Suresi 9. Ayet, Bakara Suresi 197. Ayet; terk etmişiz. Net olan bu emirlere kendimize göre çözüm bulmuşuz; yani Furkan 30. Ayet bunu söylüyor bize. Cuma 9 ve Furkan 30 mu dediniz; ona da siz bakın artık!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.