Hatırlayabildiğim 1960-1980 arası köy düğünleri en az üç gün üç gece devam ederdi.Kız evi başka,erkek evi başka mekanlarda düğünü yaparlardı. Yani erkek ve kız düğünleri ayrı ayrıydı. Kız tarafı kız sağdıcının evinde, erkek düğünü damadın sağdıcının evinde veya erkişi odasında devam ederdi. Düğünlerde güveyi kaçırmalar vakayı adiyeden sayılır, işin tadı böyle çıkarılırdı. Düğünün tüm güvenliğini ve seyrini "Delikanlı başı" ve ekibi sağlardı.
Tazegül Köyünde Düğün davul zurna ile başlar güveyi adayı evden alınarak  sağdıç ve arkadaşlarının iştirakiyle köyün tek berberi olan "Bekir Kaya" ustanın dükkanına götürülürdü. Bekir Ağabeyimizin her parmağında bir marifet  vardı. Yazın Köyün duvarcısı, sonbaharda sobacısı, cenaze olaylarında mezar kazma ustası, paslı pensesiyle dişçisi ancak tüm günlerin berber ustasıydı.
Ustanın odası hasırlarla serili duvara dayalı halı yastıklarla süslü duvarda bir aynası bir de eski bir berber koltuğu vardı. O dönemler jilet yoktu. Bu nedenle ustura ile traş yapılırdı. Önce meşin kayışa ustura sürülür usturanın ağzı iyice bilevilenirdi. Sonra soba üzerindeki sıcak su kaba dökülür traş fırçası  sabun yardımıyla iyice fırçalanırdı. Artık traş olunacak seviyeye geldiğinde usta usul olarak ustura kesmiyor deyince sağdıç cebinden çıkardığı kağıt banknotları ustaya verir böylece traş merasimi başlardı. Tüm gençler sıra ile traşlarını olur, çıkarken ustanın eli öpülerek sağdıcın odasına gidilirdi.
Sağdıçın  odasına gelindiğinde  düğün resmen başlardı. Köy düğünlerinin vaz geçilmez ikilisi Davul ve zurnacılardı. Düğünlerin olmazsa olmazıydılar. Tazegül köyünde  1950-1990 arası Davulcu Mehmet ve zurnacı Nazir ikilisi veya Davulcu Mehmet, zurnacı Ali kardeşler sadece bir köyün değil Erzurum -Aşkale arasındaki köylerin kasaba ve şehrinde davulcusuydular. Onları bulmak mümkün değildi. Bu nedenle aylar önce haber verilir ve anlaşma sağlanırdı. 
Ustaların çaldıkları davul sesi ve zurnanın deliklerinden çıkan nağmeler etrafı çınlatırken odada halaylar çekilir, yöresel oyunlar oynanır, orta oyunları tam bir tiyatro şenliğinde dönüştürürdü. Çok zengin folklorik öğeler taşıyan düğünler adeta birer kültür nakletme işini üstlenirdi.
Baş barın seyredilmesi ne kadar güzel idiyse Köroğlu'nu seyretmek muhteşem olurdu. Tamzarayı sesli söyleyerek oynarlar, Daldalan,daldalanda birlikte hareket etmenin güzelliği ortaya çıkardı. Sekme, Koçeri, Dello, Aşırma, Temirağa, Tavuk Barı ile devam eden kısmı Hançer Barıyla tamamlanırdı. Dr. Orhan Yüce, Nail Timur, İlhami Taş ve diğer delikanlıların Bar tutmaları görülmeye değerdi.
Erzurum barlarını tutmayana delikanlı denmezdi. Bu nedenle az çok her delikanlı bar tutmayı öğrenirdi.  Sağdıç ve güveyi odanın en üst köşesinde yer alır ayakta dururlardı. Yaşlı olan kişi oturma izni verdikten sonra edeple otururlar olanları seyrederlerdi. Dışarıdan yaşlı veya genç biri odaya girince derhal güveyi ve sağdıcı ayağa kalkar esas duruşta beklerlerdi. Taki gelen misafirin gönlü olup oturun demesine kadar   beklerlerdi.
Delikanlılardan biri fırsatını bulunca güveyiyi kaçırır kendi hanelerine götürürdü. Gençler ve sağdıçları toplanıp merasimle kaçıranın hanesine gider edeple gösterilen yerlere otururlardı. Derken günün vakitlerine göre çay ve kete yeme faslı başlar türküler ve maniler eşliğinde yenilir oyunlar kısmına geçilirdi. Eğer akşam kaçırılmışsa sofralar donatılır özellikle et dolması ve pirinç pilavının yanında üzüm hoşafı sofrayı  zenginleştirirdi.
Bu minval üzere  üç gün veya daha eskilerde 7 gün devam  eden  düğün de sıra gelin çıkarmaya gelinirdi. Gelin aynı köyde ise zaten iş kolaydı.  Gelin çıkarılacağı günün erken saatlerinde sağdıçlardan biri, en kurnazı sabahın erken saatlerinde gizlice kız evine gider müjde yastığını alır ve yine gizlice oğlan evine getirirdi. Bu işi yapana tilki denirdi. Tilki gibi kurnaz olmalıydı. Aksi halde yakalanırsa cezası vardı. Müjde yastığının içinde Kur'an-ı Kerim, Bayrak, Erkeğin hediyeleri, seccadesi kanevçe'den yapılmış el işleriyle bezetilmiş bohçadan oluşurdu.
Müjde yastığı gelince önde yaşlı sakallı dedeler peşlerine orta yaşlılar ve en sondada gençler davul zurna eşliğinde kız çıkarmaya giderlerdi. Tabi öncelik hocadaydı.
Damadın babası eve girer gelini almak istediğinde kapı kapatılır sandığın üstüne çocuk yaşta birisi oturtularak bahşiş istenirdi. Kaynata parayı verdikten sonra gelin al duvağıyla baba evinden çıkarken hoca duasını yapar peşine davul zurna çalmaya başlar Bar tutularak yol boyunca karnaval şeklinde gelin ya at üzerinde veya kağnı arabası üzerinde  son dönemlerde At arabası üzerinde  oğlan evine götürülürdü. Güveyi ve sağdıcı içi para ve kuru yemiş dolu elmaları ehram gerilmiş gelin kafasına atar gelin içeri girerken eşikte dualar okunur sular serpilir kucağına kundakta bir erkek çocuğu verilerek içeri girmesi sağlanırdı.
Bu merasimden sonra sağdıç evinde akşama kadar  düğün devam eder akşam yemekleri yenir dualar edilirdi. Artık düğünün sonlanma noktasındayken baş sağdıç ki bu evli erkeklerden olurdu.güveyiyi tenha bir yere götürür evlilikle ilgili dini ve biyolojik bilgileri aktarırı yani öğretmenlik yapar sonra diğer arkadaşlarıyla birlikte  güveyi içeri verilirdi. Tabi tekme tokat cabası. İşte  1980'lerden önceki köy düğünleri böyle olurdu.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.