Kenan Tuna, Erzurum’da, 1957 yılının Şubat ayı ilk günü dünyaya gelmiş. Hayatını özetleyen 24 kıtalık Kenan Tuna Destanı şiirinin ilk kıtalarında Tuna, kendisi ve ailesini şu dizelerle anlatıyor:
‘Ben anadan doğma öz Dadaşım/ Bar oynamış naralar atmışım/ Sılamda canıma can katmışım/ Dünya bilir ben Erzurumluyum
Dediler ki Şıh köyüdür köyün/ Paşa dedenle her zaman öğün/ İster ağlayıver ister dövün/ Köyüm bilir ben Erzurumluyum
Nenem babamı doğurmuş ölmüş/ Dedem Tuna'da savaşa girmiş/ Anasız babasız hayat sürmüş/ Atam bilir ben Erzurumluyum’

Kenan Tuna’nın çocukluğu ve gençliği Erzurum’da geçmiş. Tuna hangi okullarda eğitim- öğretim gördüğünü şu dizelerle ifade ediyor:
‘Aziziye'de kalem tutmuşum/ Gazi Ahmet'te civan olmuşum/ İlim irfan yuvası bulmuşum/ Hocam bilir ben Erzurumluyum
Erzurum Lisesi en güzel çağ/ Palandöken yücelerden bir dağ/ Sene yetmiş beş canımız sağ/ Gülüm bilir ben Erzurumluyum’

GAZETE İLANI HAYATINI DEĞİŞTİRDİ
Erzurum Lisesini 1975’te bitiren Kenan Tuna’nın hayatı gazetede gördüğü bir ilan yüzünden değişir. Kenan Tuna, o günleri şöyle aktardı:
“Bir gazetede Turizm ve Tanıtma Bakanlığı Devlet Halk Dansları Topluluğuna sınavla dansçı alınacağı ilanını okudum. Ankara'ya gidip sınava girdim. Sınavı kazandım ve 3 Kasım 1975 günü göreve başladım. Adıyaman, Artvin, Bingöl, Bitlis, Erzurum, Elazığ, Gaziantep, Kırklareli, Silifke yörelerine ait folklor ekiplerinde oynadım. Türk Halk Oyunlarını ve Türk Halk Müziğini tanıtmak amacıyla; Japonya, Çin Halk Cumhuriyeti, Sovyet Rusya, Özbekistan, Gürcistan, Nahçıvan, Pakistan, İtalya, Bulgaristan ve Fransa'ya gittim. Dansçı olarak çalıştığım bu toplulukta daha sonra Erzurum Bar Ekibi öğreticiliği yaptım.”
Fransa’dan Japonya’ya kadar Asya ve Avrupa’yı dolaşan halk dansları ekibiyle yörelerin folklorunu tanıtan Kenan Tuna’nın başından ilginç bir olay geçer. Devlet Halk Dansları topluluğu, 1978 yılının Mayıs ayında Çin Halk Cumhuriyetinin başkenti Pekin’e gider. Kültür Bakanı Huang Chen ile tanışır. Saat 19.30’da Tienehiao Tiyatrosunda gösteri başlar. Çin televizyonu Türklerin gösterisini canlı yayınlar. Senaryo gereği Erdal Kıran zurna ile açılış yapar, Kenan Tuna da ‘Aşkın ne derin yaralar açtı ciğerimde’ adlı uzun havayı okur.

ÇİN KONSERİNDEN İLGİNÇ ANI
Kenan Tuna, sahnenin ön kısmına bağdaş kurar oturur, bir eli de yüzündedir. Hicaz makamındaki yanık uzun havayı okuyan Kenan Tuna’nın oturma şekline bakan Çinliler gülmeye başlar. Salondakileri güldüren Kenan Tuna, finalde izleyiciden ayakta alkış almayı başarır. Seyircinin davranışından etkilenen Kenan Tuna kulise geçtiğinde hemen rehberi bulur ve seyircinin niçin güldüğünü sorar. Rehber Koa, Kenan Tuna’ya durumu şöyle anlatır:
“Çin’de sahne kuralları çok katıdır. El, kol hareketleri bile sınırlıdır. Sen bırak kurallara uymayı bir de sahnede bağdaş kurup oturdun ve türkü söyledin. Çin’de bu bir ilkti. Senin özgürce davranışın, seyircinin hoşuna gitti. Sesini ve yorumunu beğendikleri için de ayakta alkışladılar.“

MÜZİK ÖĞRETMENİNE AŞIK OLUR
Bir taraftan halk oyunları oynayan Kenan Tuna, bu süreçte Eğitim Enstitüsü Müzik Öğretmenliği bölümünü bitiriyor. Ardından halk dansları ve öğreticiliğe veda ediyor. 1981’de Gümüşhane Lisesinde sonra Şair Nefi Ortaokulunda beş yıl süreyle müzik öğretmenliği yapıyor. Öğretmenlik öncesi ise Kenan Tuna bir müzik öğretmenine aşık oluyor:
“Müzik öğretmeni olarak mezun olmuştum ama öğretmen olabilmem için staj yapmam gerekiyordu. Erzurum’da bir ortaokulda staja başladım. Stajla birlikte okulun müzik öğretmenine aşık oldum. Kısa sürede ayrılmaz ikili olmuştuk. Stajın sonlarına doğru evlenme kararı aldık. Kız İzmirliydi, benim ailem Ankara’da oturuyordu. Kararlarımızı ailelere bildirmek ve izin almak için Erzurum’dan ayrıldık. Sevdiğim kız İzmir’e gitti, ben de Ankara’ya. Ama o günden sonra Dünya güzeli kız ile iletişimim kesildi. Ne telefon, ne de mektuplarıma yanıt alıyordum. O yaz sonunda evlenecektik. Kız istemeye İzmir’e gidecektik, nişan yapacaktık. Erzurum’a döndüm, soluğu staj yaptığım okul müdürünün yanında aldım. Kararımızdan haberdardı. Halit bey beni görünce gözyaşlarını tutamadı. Müdür ‘Gel evlat. Senin Dünya güzeli aşkın, sana da okula da gelemedi. İzmir’den abisinin onayını almak üzere Almanya’ya gitmiş. Türkiye’ye dönerken trafik kazası geçirmiş ve ölmüş’ deyince bu kez birlikte ağlamaya başladık. “

KENAN TUNA YİNE SEVDALANIR
Kenan Tuna, öğretmenlik yaparken bu kez bir başka sevdaya tutuluyor. O sevdaya kavuşmak için TRT’nin açtığı ses sanatçısı sınavına giriyor. Erzurum Radyosuna 1985’te, Türk Halk Müziği ses sanatçısı olarak giriyor. Tuna, 1995’te Müzik Yayınları Müdürü oluyor. 2012’de ise TRT Müzik Dairesi Başkanlığında Türk Halk Müziği ve Oyunları Müdürlüğüne atanıyor.
TRT’de sanatçı Kenan Tuna, sadece yanık türkülere can vermekle kalmaz, okullar için şarkılar, türküler, marşlar düzenler. Kitaplar yazar hem de cilt cilt. Kenan Tuna, ‘Hani yaylam hani senin ezelin’, ‘Narman kazasında bir gelin gördüm’, ‘Gına alayım gına’, ‘Havar Ayşe’, ‘Hele Dadaş hoşmusan’, ‘Başbar’, ‘Dello’, ‘Hançer Barı’, ‘Hoşbilezik’, ‘Uzundere’, ‘Sarı Keçili Zeybeği’, ‘Temirağa’, ‘Yayvan Barı’ ezgilerini, müzikleriyle notaya alır ve TRT Halk Müziği repertuarına kazandırır.
Bağlama, kaval, mey, zurna, davul, def çalarak ve türkü söyleyerek TRT’de 33 yıl geçiren Tuna, 30 Ağustos 2018’de emekliye ayrılır. Emekli olduktan sonra yazdığı ‘Kenan Tuna Destanı’nda sanatçı, çocukları hakkında şu bilgileri verir:
Bir kızım var Dünya Güzeli/ Bir melek ki güzeller güzeli/ Hilâl kızım Erzurum güzeli/ Yavrum bilir ben Erzurumluyum
Bir oğlum var ki en güzel Dadaş/ Murat oğlum babasına yoldaş/ Öyle bir can ki gardaş mı gardaş/ Oğul bilir ben Erzurumluyum’
CUMHURBAŞKANLARININ ÖNÜNDE HANÇER BARI

Kenan Tuna destanından biz sadece birkaç kıta alabildik. ‘Vatanımda şerefim şanım var/ Toprağımda kanım var canım var/ Erzurum der benim Kenan'ım var/ Sevdam bilir ben Erzurumluyum’ diyen Kenan Tuna’dan dinlediğimiz son bir anı şöyle:
“Cumhurbaşkanımız Fahri Korutürk, Yugoslavya Cumhurbaşkanı onuruna Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir akşam yemeği verecekti. Erzurum Bar ekibi yemek sonrası bir gösteri yapacaktı. On iki kişilik muhteşem bir ekibimiz vardı. Barları, sırasıyla oynamaya başladık. Sıra Hançer Barına gelmişti. Cumhurbaşkanlarının karşısında kahramanlık, erlik destanı olan Hançer barını büyük bir hünerle sunuyorduk. Karşımda olan Dadaş Necati Karaca’ya hançer sallıyordum. Bu sırada onun kösteği, hançere dolandı ve boynundan koptu, konuk Cumhurbaşkanının önüne düştü. Hayatımda ilk defa hançer barı oynarken köstek koparmıştım. Bar bitti, alkış tufanı koptu.” 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.