Adam, çocuğunu hayvanat bahçesine götürmüş. Geçtikleri her kafesin önünde birkaç dakika durarak, çocuğuna kafesteki hayvanların özelliğini anlatmış.

"Bak işte, bu kafesin üzerinde ASLAN yazıyor; ormanlar kralı olarak bilinir, bunu da gücünden alır. Korkusuzluğu ve gösterişi yüzünden bazı insanları tanımlarken o yüzden" aslan gibi," deriz!

Yine bir kafesin önünde durmuşlar.

Kafesin üzerindeki yazıyı işaret ederek, "bak burada da ÇAKAL yazıyor; köpekgillerin en kurnazlarından olan bu çakal, karnını doyurmak için her türlü fırsatı değerlendirir; bu yüzden kurnaz, yalancı, çıkarcı ve fırsatçı olan insanlara, "çakal gibi," deriz!

Çocuk, babasının elini çekiştirerek, bir sonraki kafesin önünde durmuş.

Baba, gülümseyerek çocuğuna bakmış, "ha bu mu, bu da PAPAĞAN, bunun tek özelliği, sahibinin öğrettiği birkaç kelimeyi tekrarlamasıdır; o yüzden anlamını bilmeden, düşünmeden başkalarının sözünü tekrarlayanlara, "papağan gibi," deriz!

Sıra yılanların kafesin gelmiş. Adam, çocuğunun elini sıkarak, "bunlar düşmanlarına sinsice yaklaşır, tehlikelidirler ve tehlikeli oluşlarını da ancak ısırarak zehirlerini akıttıklarında anlarısın; ne yazık ki insanlar arasında bunlara benzeyenler de vardır!"

BUKALEMUN, yazan kafesin önünde de bukalemunu anlatmış, bulunduğu ortama uyum göstererek renk değiştiren, yani her kılığa giren insanları anlatmak için çok güzel bir örnektir, demiş!

Daha sonra boş ve kapısı açık bir kafesin önünde durmuşlar.

Çocuk, "bu kafes neden boş," diye sormuş.

Adam, kafesin üzerinde yazan ÖZGÜRLÜK yazısına bakarak gülümsemiş.

"Bak," demiş, "bak evlat, eğer bu kafes dolu olsaydı, haksız ama güçlü olanlar, haklı ve fikri olan insanları kafeslere tıkarlardı. O yüzden her zaman bu kafesin boş olması gerekir. Özgürlüğü diğerleri gibi göremezsin; ama hissedersin ve yaşarsın! Evet, onu göremezsin ama özgürlüğün kafese konulduğunu da kapısının kapalı olduğunda anlarsın!

..

Özgürlük!

Sahip olduğumuzda fark edemediğimiz; kaybettiğimiz de ise değerini anladığımız muhteşem bir sözcük!

Bazlarına saçma gelebilir ama ben "özgür" ün gerçekten yükünü tam olarak anlatan bir sözcük olduğuna inanırım.

Şöyle ki;

ÖZ; bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı; GÜR de bol ve verimli demek değil midir!

O zaman özgür olmayan bunun tam aksi olmalı değil mi!

Örneğin bir ülke, kendi öz kaynaklarını başkalarına satarak, sattıklarına bağımlı olarak yaşıyor ise eğer o ülkenin manevi varlığı bol ve verimli olabilir mi?!

"Senin özgürlüğünün sınırı, başkasının özgürlüğünün başladığı yerde biter," sözüne inanırım elbet!

Gel gör ki; birçok ülkede ister siyaseten olsun, ister varsıllıkla güçlü olanlar, isteği sözü söyler, istediği gibi hareket ederek bu alanda koştururlar, yani onlara sınır yoktur; ama güçsüz olanların sınırı ise birkaç adımdan öteye gidemez!

Dünya düzeni bu ise, işte bizi üzen de budur!

Neyse ki benim ülkemde henüz kafesin kapısı kapanmadı!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.