Gezegenimizin geçmişine baktığımızda her felaket, bölgesinde fırsatçı zenginler ve yazarlar çıkarmıştır. Yazar, felaketlerde toplumun ya da bireylerin yaşadığı acıları ve bu tür olayların olumsuzluklarını edebi bir anlatımla aktarmaya çalışarak insana vurgu yaparken, insanlıktan nasibini almamış olanlar da temel ihtiyaçları fahiş fiyatla satarak ve stokçuluk gibi yasa ve de ahlak dışı girişimlerde bulunarak vurgun yapmışlardır.

Her iki insan tipi de aynı toplumdan çıkmıştır.

Biri, savaş ve salgın gibi felaketlerin topluma zararlarını yazmış, bir diğeri de toplumun zararlarından yararlanarak servet yapmış!

İki insan tipi ve iki ayrı amaç!

Ne yazık ki, aynı zaman içinde toplumun iyiliği için kalemini çalıştıranlar rağbet görmezken, hatta cezalandırılırken, vurgun yapanlar erk ve seçkinler tarafından baş tacı edilmiş, daha da ötesi desteklenmiştir. (Avrupa'da Yüz yıl Savaşları gibi.)

Burada söylemek istediğim, İngiliz işgalinden kurtulmak için savaşan Fransızların ve emperyalizmin işgaline karşı kanını ve canını veren Anadolu'nun mücadelesinin yanlış olduğu değildir elbet. Asıl yanlışlık işgalci şerefsizlerin yaptığıdır. Ve yaşanan bu dönemlerde meydana çıkan yazar ve de vurguncuların olduğudur. (Kaldı ki Mustafa Kemal Atatürk'ün "vatan savunması söz konusu değilse, savaş cinayettir," sözünü de bilenlerden ve sık sık hatırlatanlardanız!)

Şimdi bize ve günümüze gelelim.

Her yerde olduğu gibi bizimde başımızda bir virüs felaketi var; öyle bir virüs ki bu geniş dünyada yerimizi dar etmeye yetiyor.

Olsun!

Belki de her kötülükte bir iyilik vardır!

İnsanların, gerçek yüzü ortaya çıkıyor, maskeler düşüyor!

Bir de aklı başında olanlar, yani beynine virüs girmemiş olanlar bilime sarılıyor.

Mesela, Peygamber Efendimizin "ilim Çin'de de olsa alınız," hadisini unutarak bilimi öteleyenler belki bir kez daha düşünüyordur.

Mesela, Mustafa Kemal Atatürk'ün "hayatta en hakiki mürşit ilimdir," yani, hayatta en gerçek yol gösteren bilimdir, sözünü önemsemeyenler, belki hak veriyordur.

..

Televizyonlarda birileri konuşuyor.

Biri çıkıp diyor ki; "Allah ne dediyse o olur!" ( Aklınızı kullanın, diye de buyuruyor; ama senin salak olacağına karar verdiyse gerçekten yapacak bir şey yok!)

Beynini belinden aşağıda taşıyan biri de televizyonda diyor ki "madem ki evlere kapanacaksınız, çocuk yapın!" (Bence de öyle yapmak gerek, hatta çocuk yapma eyleminde "virüsler yağardı tepemize, biz günlerce sevişirdik," diye de şarkı söyleyin!)

Demem o ki!

İnsanı "insan" yapan akıl ve vicdandır.

Felaketlerde zenginin daha da zenginleşmesi vicdansızlık, bilimi ve sanatı ötelemek de akılsızlık değilse, nedir!?

Bana kalırsa, vicdan ve akıl bir terazinin iki ayrı kefesindeki paha biçilmez iki değerdir. Bu iki değer de aynı ağırlıkta olmalı.

Vicdanı olmayan aklını kullansa ne olur; aklı olmayan vicdanıyla hareket etse ne olur ki!

..

Her zaman söylerim, olaylar insanların gerçek kişiliğini ve niyetini açığa çıkarır.

Elbet bu sözüm, salt bireyler için değil, yönetenler ve yönetilen toplum içindir de!

Bize düşmez kapitalizmin tefesinden, tüfesinden ahkâm kesmek; biz, garibin sırtındaki boş küfeden, bir de terazinin kefesinden anlarız.

..

Olaylar ve teraziden söz eyledik; ve akıl dedik, vicdan dedik.

Fırsatçılar ve fırsatçıları baş tacı edenler için bir teraziyi hatırlatmazsak olmaz.

Ne güzel demiş, diyen.

"Topal olan Aslı'nın kambur olur Kerem'i

Tezekten terazinin b.ktan olur dirhemi!"

..

Bu virüs dalgası da geçer; ama geçmeyen cehalet ve vicdansızlık virüsü bin virüse bedel olarak kalacak galiba!

Soralım kendimize.

Felakette, siyasette, ticarette, inançta, adalette ve aşkta ve bağımsızlıkta ve vatan sevgisinde ve ülküde bizim terazimiz ne acaba!?

Bir de felaketlerin getirdiği acıları, yolsuzlukları, vurgunları anlatan aç bir yazar mı olmak isteriz; yoksa felaketlerde kasaları göbek yapan ve damarları bağırsak gibi çalışanlardan biri mi!?

İşte asıl soru bu!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Recep 2020-03-24 09:57:22

Ömer bey kalemine, yüreğine sağlık ancak bu kadar güzel anlatılırdı.