Anadolu ruhunu tanımayanlar sağda solda konuşup duruyorlar…

Terörün bu ülkeyi böleceğini…

Amerika’nın canını sıkacak hareketlerin canımızı okuyacağını…

Avrupa devletleriyle boy ölçüşemeyeceğimizi…

Türk-Kürt, Alevi, Sunni çatışmalarının ülkeyi paramparça edeceğini…

Ekonomik zorlukların milleti devletten soğutarak güçsüzleştireceğini…

Ve daha pek çok tefrika başlığını gündeme taşıyarak insanımızı ülkesi aleyhinde bir konuma getirmek için çabalıyorlar!

Anadolu’da bu yapılanların karşılığı nedir diye merak ediyorsanız hemen söyleyeyim…

“Bunlar ne bıdılayıp duruyor” diyorlar.

Bunu nereden mi çıkardım?

Onu da anlatayım.

Ekim ayının başından beri yani yirmi gün zaman diliminde Elazığ’a, Kahraman Maraş’a, Kahraman Maraş’ın Türkoğlu ilçesine, Hayat’ın Dörtyol’una ve İstanbul’u da eklemek gerekir mini bir Anadolu turu yaptım.

Bu gezilerin en önemli özelliği, kitap fuarlarında ve şehirde düzenlenen konferanslarda geçmesi hasebiyle çok fazla insanla karşılaşmam ve kısa da olsa pek çok insanla konuşma fırsatını yakalıyor olmamdı.

Sorunlar var…

Sıkıntılar inkar edilemez…

Daha iyi imkanlar istemeyen yok!

Ancak durum böyle diye milletine düşman, devletine hain olacak neredeyse kimse yok.

Şimdi herkes aynı değil diyenler olabilir. Muhakkak öyledir ama büyük çoğunluğun bu fikirde olduğunu anlamak için sağda solda nutuk atanlar karşısında halkın ferasetine bakmak gerekir.

Şehit olan aslanlar kınalı kuzular gibi karşılanıyorsa…

Ekonomik darlıklar sükunetle aşılmaya çalışılıyorsa…

Devletin sınırlarımızda ve komşularımızla ülke güvenliği için aldığı tedbirler heyecan uyandırıyorsa…

Mesele kahir ekseriyetin aklında nasıl şekilleniyor net olarak anlaşılır.

Üstelik tarih olarak eskimiş gibi dursa da gönüllerde tazeliğini koruyan Çanakkale, Kurtuluş Savaşı gibi kahramanlıklarımız hâlâ yüreklerde aynı heyecanı uyandırabiliyorsa biz bu ülkeden vazgeçmedik ve asla geçmeyeceğiz kararlılığının hükmü devam ediyor demektir.

‘Onlar zor ve çaresiz günlerdi ve oldu bitti’ diye aklından geçirenlere de 15 Temmuz hainliğine verilen cevap tokat şiddetinde olsa gerek.

Bu millet sakindir, naiftir, İslam’ın kazandırdığı iyilik ve hoşgörü çerçevesini gayet geniş tutar. Ancak kalbine yani vatan topraklarına ve özgürlüğüne karşı bir kalkışma görürse hayatını feda etmekten çekinmeden ve ‘şöyle oturup aklı başında bir düşünelim’ demeden zalimlerin karşısına bütün varlığıyla dikilir.

Sonuç; elbette inanlar kazanır!

Bu ruh nereye gitsem benim hep yanımda duruyor. Belki de bir insan için bundan daha büyük bir güvence olamaz.

Bu kıymetli birlik ve beraberlik duygusunu ben daha da net görebiliyorum çünkü gittiğim her yerde son yayınlanan kitabım “15 Temmuz’un Destansı Hikayesi” Korkma Sönmez’i imzalıyor ve 15 Temmuz’dan yola çıkarak Çanakkale’den, Kurtuluş Savaşı’na bu milletin özgürlük sevdasını dinleyicilere anlatıyorum.

Ve karşımda oturan insanlardan öyle güzel karşılıklar alıyorum ki, inanın görülmeye değer.

Neticesi şudur bu işin; ‘bu millet dosta güven düşmana korku salar.’ Yüzyıllardır ve şimdi.

Allah birliğimizi bozacak tehlikelerden milletimizi muhafaza etsin.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.