Herkes yaşadığı bir yılı daha geride bıraktı. Kimi çöpe atmıştır, kimi de anı defterine asla silinmeyecek bir kalemle not düşmüştür mutlaka.

Bir yılı, bir ayı, bir günü, bir dakikayı zaman olarak algılamak ve tanımlamaktan öteye gidemeyen ve de beynimizin efendisi olduğunu sandığımız teolojinin zaman içinde içten içe çürümeyeceğini kimse bilemez!

Çünkü; zamanın başlangıcı ve sonu yoktur; zaman doğmamıştır ve cinsiyetinin olduğunu kimse de iddia edemez; zaman her yerde vardır, biz insanların da tek tanığı ve bize bizden daha yakın olan zamanı bazen suçlu, bazen de adil bir yargıç olarak gördüğümüzü ve 'her şeyi zamana bıraktık,' diyerek, zamana sığındığımızı kimse inkâr etmesin! Bu en değerli gücün farkında olarak ya da tınlamayarak yaşamaya devam ettiğimiz ve de edeceğimizi haddimi aşarak felsefi olarak dillendirirsem kaç kişi karşı durur acaba!

"Bir sürenin belirli bir parçası," olarak düşünülen ve basitçe tanımlanan "zaman" bu kadar sınırlı ve basit bir yüke sığmamalı bence! Parçalayarak başlangıcı ve sonu olmayanı kendimize göre dilimlere ayırarak tanımlamaya çalıştığımız "zaman" denilen olguya başka bir isim bulmalıyız! "Geçmiş, gelecek, şimdiki ve geniş zaman," belirtmeleri salt adres olarak kullanılmaktan öteye gidemez ki!

O, o kadar güçlüdür ki; yaratır ve öldürür; bu gerçeği kavrayacak olur isek, zamanın dininin ve ırkının olduğunu kim söyleyebilir!?

Zaman özgürdür, zamana kimse zincir vuramaz, dersem umarım bana deli muamelesi yapmazsınız!

Aslında zaman bir sanatçıdır, yaşadığımız evreni canlı renkleriyle ve fırçasıyla en güzel ya da en çirkin şekilde çizmeyi beceren usta bir ressamdır; yaşananları ve duyguları ruhani ya da realist olarak en güzel dille anlatan bir şairdir zaman.

O yüzden sanat özgürdür!

O yüzden, sanat da zamanın sınırı olmadığı gibi sınırsızdır.

O yüzden, sanatın milliyeti, ırkı, dini olamaz!

Benim sanatçım, benim yazarım, benim şairim, söylemini kabullenenler ise sanatçı değil, olsa olsa patronajlığı kabullenen soytarılar olur!

Ki zamanın dili olsa bunlara "bir hiç" der! Ben de "hiç"e uygun olsun, diye bunları bir sıfatla anacaktım ama salla gitsin, değmez!

Sanat ve zaman!

Her ikisinde tek ortak olan şey imge ve yaratıcılıktır!

Kafanız mı karıştı!

E, zaten amaç bu değil mi; kafanızı karıştırarak biraz düşünmeye ve beyninizi zorlamaktan başka ne hedef olabilir ki!

Yoksa, şu filozof, şöyle demiş; ya da şu inanç bunu buyurmuş, diyerek kendi beynimizi yönlendiririz. Ki bu kendimizi akılsız saymak, değilse nedir!?

Okumak ve düşünmek gerek!

Bilinmezleri bilmek yolu, ancak usu usla vuruşturarak yürünür. Kimi kendine göre bir hana, kimi de cihana varır.

Yoksa akılsızlık dünyaya hükümdar olur!

Olur mu? Zaman adına diyelim, olur!

Birileri silah satarak insanları öldürür, bir diğerleri de dini satarak inancı öldürür!

Erkin emrinde olan sanatçı geçinenler kuklalara; zamana inanmayanlar da taşa benzer!

Birileri kendilerini canlı sanırken, diğerleri de yaşadığını sanır!

Bizler de izlediğimiz gölge oyununa dalmışken, bir sözü, bir tavrı alkışlarız; alkışlarız da kimi alkışladığımızı bilmeyiz!

Ah Hacivatım, Karagözüm, sizler de olmasanız, sözümü kime söylerim ki!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.