ERZURUM BENİ YALNIZ BIRAKTI

Türkiye’de bir döneme damgasını vurmuş olan din adamların Eski Diyanet İşleri Başkanın Mehmet Nuri Yılmaz içini Pusula’ya döktü. 11 yıl süren görevi boyunca yaşadıklarının bilinmeyen yönlerini açıklayan Mehmet Nuri Yılmaz, “Devlet adamlığımdan hiç utanmadım. Kafkasya, Türki Cumhuriyetleri ve Bakanlara kadar İslam kültürünü anlatmaya çalıştık. Kapılar ardında din eğitimi vermedik” dedi.

03 Aralık 2012 Pazartesi 10:29
 ERZURUM BENİ YALNIZ BIRAKTI
Erzurum her alanda önemli isimleri yetiştirmiş bir kent olsa da muhafazakar ve milliyetçi yapısı ile dikkat çeken ve ülkedeki sol yapılanmaların lider isimlerini bile içinde barındırmış bir hüviyete sahiptir. Türk siyasetinde bir marka isim oluşturamayan şehir önemli din adamları yetiştirmiş ve ülkedeki din işlerine yön vermiştir. Bu isimlerden biri de 11 yıl Diyanet İşleri Başkanlığı görevini yürüten Mehmet Nuri Yılmaz’dır. Erzurum’da Kurşunlu Cami Medresesi’nde dönemin en iyi din alimlerinden eğitim alan Mehmet Nuri Yılmaz hızla yükseldi ve devlet kademelerinde görev aldı. Erzurumlu olduğunu hiçbir zaman unutmadı. Birgün olsun şehrini utandıracak tavırlar içinde olmadı. Rahmetli Hemşin Pastanesi sahibi Nail Orhun’dan zamanında Yılmaz ile ilgili bir anı dinlemiştim. Mehmet Nuri Yılmaz genç yaşında Esat Paşa Cami’nde vaaz veriyor. O yıllarda ticaretin kalbi Kavaflar, Ayazpaşa ve Gülahmet semtlerinde atıyor. Esnaf bu genç din adamına yaşından dolayı pek rağbet etmiyor. Hatta birileri gidip Hemşin Pastanesi’nde bu konuyu aktarıyor. Mehmet Nuri Yılmaz’ı çok yakından tanıyan Nail Ağabeyi hemen arkadaşlarına haber salıyor. Sağcısı, solcusu, komünisti kimi ararsan var. Herkes öğle namazından önce Bakırcı Cami’ye gider. Esnaf camiye giren cemaati görünce şoke olur. Esnaf, “Yahu bu nasıl bir hocadır ki komünistleri bile camiye getirebildi” der ve o günden sonra Yılmaz’ın tüm vaazlarına katılırlar.
 

Birçok Başbakanla çalıştı
Uzun bir süre Diyanet İşleri Başkanı olarak görev yapan Mehmet Nuri Yılmaz, birçok Hükümet ve Başbakan gördü. Başbakanlarla birebir çalışan Yılmaz, “En çok Bülent Ecevit’in Başbakan olduğu dönemde rahat bir çalışma alanı bulduk. Hiçbir vekilden tek bir talep gelmedi. Çalışmalarımız bu dönemde desteklendi. ‘Sorun yaşarız’ diye düşündük ama yaşamadık” dedi. İslam çevresinden sürekli eleştiriler aldı. “Hükümetler ne diyorsa onu yapıyorsun” dendi. Süleyman Demirel’e olan yakınlığı sürekli, eleştirildi. Tüm bunlar cereyan ederken Mehmet Nuri Yılmaz hem Balkanlar’da hem de Türki Cumhuriyetlerinde çalışmalar yaptı. 4 dilde Kur’an-ı Kerim’in tefsirlerini, din eğitim merkezlerini inşa ediyordu Azerbaycan’dan Türkmenistan’a kadar.
 

28 Şubat’ta dik durdu
Hiç şüphe yok ki 28 Şubat’ta en çok yıpranan kurum Diyanet İşleri Başkanlığı oldu. Devletin resmi Kur’an kursu eğitimlerinin verildiği merkezler bir bir kapatıldı. Mehmet Nuri Yılmaz o günleri anlatırken şöyle bir içini çekti ve başladı anlatmaya, “28 Şubat dönemi bizim için çok zor geçti. Baskı altındaydık. Sürekli isimsiz tehdit mektupları alıyorduk. Sayısız projemiz donduruldu. Evet saygıda hiç kusur görmedik ama o yıllar zor geçti. Biz devlet ve din adamlığımıza zerre helal getirmedik. O dönemi iyi yönettik. Tek bir arkadaşımızın burnu bile kanamadı” dedi.
 

Medya çok üzerime geldi
Başkanlığı döneminde medya ile ilişkilerini her zaman iyi bir seviyede tutan Mehmet Nuri Yılmaz sık sık aleyhte haberlerle Akit Gazetesi’nin hedefi oldu. Yılmaz, “Medyadan çok çektim diyemem. Ancak bazı kötü niyetli ve taraflı olan gazeteler çok üzerime geldi. Niyetleri neydi bilemiyorum . Hiç birgün o manşetlerin altında kalmadım. Birçoğu ile yargıda hesaplaştım. Açtığım davaların hepsini kazandım. Kimsenin hakkını yemedim. Hiçbir arkadaşımın ve kendimin hakkında kimseye yedirmedim” diye konuştu.
 

Erzurum beni yalnız bıraktı
Erzurum’un yetiştirdiği önemli bir isim olan Mehmet Nuri Yılmaz, başkanlığı sırasında Türkiye’de olduğu gibi Erzurum’a da önemli yatırımlar yaptı. Sık sık doğduğu kentini ziyaret eden Yılmaz, çeşitli Kur’an kursları ve din eğitim merkezlerinin açılışlarını yaptı. O koltukta otururken hep Erzurumlu kimliğini ön planda tuttu. 1996 yılında Erzurum’un Aziziye ilçesinde, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca, din hizmetlerini yürüten personelin mesleki bakımdan daha iyi yetişmelerini sağlamak, verimliliklerini artırmak ve başta Kur’an-ı Kerim olmak üzere tefsir, hadis, fıkıh gibi temel dini kaynaklara doğrudan başvurma yeteneğini elde etmelerini temin etmek amacıyla Dini Yüksek İhtisas Merkezi’ni kurdu. Buraya Mehmet Nuri Yılmaz’ın adı verildi. Ancak daha sonra Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Mehmet Nuri Yılmaz’ın ismi değiştirildi. Yılmaz’ın yerine Ömer Nasuhi Bilmen adı verildi. Bu davranış karşısında o hiç konuşmadı. Kendisine bu konuda yönelttiğimiz soruları hep yanıtsız bıraktı. “Erzurum kendi evlatlarına sahip çıkmıyor” diye söze başlayan Mehmet Nuri Yılmaz, “Şöyle ki, yakın tarihi gözünüzde canlandırın. Nice isimler geldi geçti bu kentten. Biz hiçbir değerimize sahip çıkmadık. Hep bizden olmayanları baş tacı ettik. Kendimizden olanları yerden yere vurduk. Ben görev yaptığım yıllarda, hep bir tarafların hedefi oldum. Hep tek başıma savaştım. Bazı kesimlerin niyeti belliydi. Bölgecilik yapıyorlardı. Açık ve net söylüyorum. Ben ve benim gibi isimler bu kentten beklediği desteği alamadı. Şimdi Yenişehir’de güzel bir cami var Solakzade Efendi Camii. Oysa Solakzade Müftü iken bu şehirden çok çekti sürgün yedi. Kimse onun arkasında durmadı. Bizim yapımızda var eskiden beri bu böyle yabancıya kıymet veririz” dedi.
 

Kendim görevimi bıraktım
AK Parti’nin iktidara gelmesinin ardından emekli olan Mehmet Nuri Yılmaz için kulislerde emekliliğe zorlandı yorumları yapıldı. Gerçekten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan görevi bırak talimatı gelmiş miydi? Bu soru karşısında derin bir nefes alan Yılmaz, emeklilik kararını neden aldığını anlattı:
“Türkiyede ikinici kez en uzun Diyanet İşleri Başkanlığı’nı yürüten bir isimim. Her dönem siyaset gereği seçim yapılır. Seçimin akabinde hükümetler değişir. Bu nedenle ben birçok Başbakan ve değişik siyasi kadrolarla çalıştım. Türkiye’deki din işleri bellidir, kim gelirse gelsin. Kurallar ve kaideler bellidir. Biz görevimizi yaparken Başbakan’a göre değil Diyanet İşleri’nin kanun ve mevzuatlarına göre hareket ettik. AK Parti hükümeti geldiğinde ben hala görevdeydim. Kimseden baskı görmedim. Sayın Erdoğan’ın beni emekliliğe zorladığı çok doğru değil. Gerçek şu ki bu kadroyla anlaşamayacağımız açıktı. Emekli olma kararını kendim aldım. Hiç pişman değilim.”
 

Devlet adamı olduğum için horlandım
Delikanlı olana kadar Erzurum’da büyüyen, dini eğitime olan merakı ile tanınan Mehmet Nuri Yılmaz, Kurşunlu Medresesi’nde M.Fethullah Gülen ile aynı hocadan eğitim aldı. İkili iyi arkadaştı. O yıllarda ikisinin de ilerde dünyanın tanınmış din adamları olacağını söylese inanılır mıydı? Bu soru Yılmaz’ın bıyık altından gülümsemesine neden oldu ve su gibi geçen yılları şöyle anlattı:
“Hiçbir şey amaçsız yapılmaz. Elbette bizim de bir amacımız ve hayalimiz vardı. Dini eğitimimizi başarıyla tamamlayıp hocalarımız gibi iyi birer alim olmaktı. Kurşunlu Camii Medresesi’nde Fethullah Beyefendi ile aynı odaları paylaştık. Fethullah Bey o yıllarda da son derece zeki ve beyefendi biriydi. Şimdi Gülen cemaatinin başı. Her şey Allah’ın takdiri ile oluşur. Allah bize devlet kademelerinde görev yapmayı nasip etti. Bu görevim sırasında yüzüme olmasa da arkamdan, kötü şeyler söylediler. Oysa elbette birileri de bu işleri üstlenmeliydi. Biz din işlerinin devlet eliyle yürütülmesine yardımcı olduk. Hiç kimsenin adamı olmadık. Başkan olduğumda bir tek Fethullah Gülen aradı ve beni tebrik etti. Başarılar diledi. Elhamdülillah görevimizi layıkıyla yaptık. Yalnızca Türkiye’de değil Türki Cumhuriyetlerinden tutun Balkanlar’a kadar gittik.”
 

Orada yetişen alimlerin hepsini dünya tanıdı
‘Alimler Ocağı’ diye adlandırılan, birçok ünlü fikir ve din adamının yetiştiği Erzurum Kurşunlu Medresesi’nde, Fethullah Gülen, Mehmet Kırkıncı, Cemallettin Kaplan, Eski Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, Osman Bektaş, Solakzade Sadık Efendi gibi birçok din alimi yetişti. Erzurumlu Feyzullah Efendi tarafından yaptırılan Kurşunlu (Fevziye) Medresesi’nde, son dönemin tanınmış onlarca alimi yetişti. Taş yapı olan medrese, Tevhidi Tedrisat Kanunu’nun ardından Kur’an kursuna çevrildi. Bakımsızlıktan ve ilgisizlikten zamanla unutulmaya yüz tutan medrese, 2001 yılında kullanıma kapatıldı. Mirza Mehmet Mahallesi’nde aynı adla anılan Kurşunlu Camii’nin bitişiğinde bulunan medresede 13 öğrenci odası bulunuyor. Bu medresede eğitim gören din alimleri yalnızca Türkiye’de değil birçok İslam ülkesinde de kabul görürdü. Bir tür üniversite kabul edilen medrese, Erzurum’un taşınmaz kültür varlıkları listesinde bulunuyor.
 

Mehmet Nuri Yılmaz kimdir?
3 Ocak 1992 ve 19 Mart 2003 tarihleri arasında Diyanet İşleri Başkanlığı görevini yürüten  Mehmet Nuri Yılmaz, 1943 yılında Erzurum’da doğdu. Küçük yaşta Kur’an-ı Kerim’i ezberledi ve devrin büyük alimlerinden Erzurum eski Müftüsü merhum Sakıp Danışman’dan dini ilimler tahsil etti. Sarf, Nahv (Arapça gramer), Maan,  Bedi (Arap edebiyatı), Mantık, Fıkıh, Fıkıh usulü, Tefsir, Tefsir usulü, Hadis, Hadis usulü, Feraiz, Kelam ve Farsça okuyarak icazetname aldı. İlk, orta ve lise tahsilini Erzurum’da bitirdi. Ardından da yüksek öğrenimini Erzurum İlahiyat Fakültesi’nde tamamladı. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Tefsir sahasında master yaptı. İlk defa 1966 yılında Erzurum’da Kur’an Kursu öğreticisi olarak göreve başladı. Bundan sonra sırasıyla Vaizlik, Kültür Bakanlığı Müşavirliği, aynı bakanlıkta Müfettişlik, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde Vakıf Kayıt Mütehassıslığı ve Mütercimlik, Din İşleri Yüksek Kurulu Raportörlüğü, Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanlığı ve Çankaya Müftülüğü görevlerinde bulundu. Başarılı çalışmalarından dolayı Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan takdirname aldı. 1990 yılında Din İşleri Yüksek Kurulu Üyeliğine seçildi. 10 Aralık 1991 tarihinde Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı’na atanan Mehmet Nuri Yılmaz, 3 Ocak 1992 tarihinde  Diyanet İşleri Başkan Vekili, daha sonra 10 Eylül 1992 tarihinde de Diyanet İşleri Başkanı olarak atandı. Mehmet Nuri Yılmaz’ın yazdığı Kur’an-ı Kerim meali bulunmaktadır. Ayrıca; “İctihat Nedir, Mütehid Kimdir?” adlı basılı eseri ve yayına hazırlanmış “İbn-i Batuta Seyahatnamesi”, “Kur’an’da Nesih”, “Sünni ve Şii İhtilafının İçyüzü” ve “Kur’an’da Talak” adlı eserleri vardır. Yılmaz’ın bilimsel toplantılarda ve muhtelif konularda sunduğu tebliğleri, gazete ve dergilerde yayınlandı, konuşma ve ilmi makaleleri 5 cilt halinde kitap olarak okuyucularına ulaştı. İslami ilimler üzerine özel dersler vererek halen çeşitli üniversitelerde ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın değişik kademelerinde görev yapan çok sayıda öğrenci yetiştirdi. Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek tarafından “Devlet Nişanı” ile taltif edildi. Azerbaycan Bakü Uluslararası Ekoenerji Üniversitesi İslam Araştırmaları Fakültesi tarafından "İlahiyat Bilimleri Doktoru Diploması", Kırgızistan OSCH Üniversitesi tarafından da "Fahri Profesörlük Payesi" verildi. Ayrıca, aynı üniversite tarafından Azerbaycan'a götürülen hizmetler ve Azerbaycan-Türkiye ilişkilerine değerli katkılarından dolayı "Altın Şeref madalyası" ile taltif edildi. Yılmaz, Arapça, Farsça ve Fransızca bilmektedir.

Editör

Son Güncelleme: 03.12.2012 10:52
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.