Geçen hafta Ankara’daydım.

Hazır başkenteyken birkaç ziyarette bulundum.

O ziyaretlerimden biri kıymetli hemşerimiz Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’di, bir başka ziyaretim de, ismini Erzurum’un en başarılı ve en sevilen valileri listesine yazdıran AFAD Başkanı Okay Memiş’ti.

Her iki isim de, ülke gündeminden düşmeyen, her açıklamaları ve her icraatlarıyla medyanın ilgi odağı olan kimseler…

Bakan Yusuf Tekin’le başlayalım…

Türkiye, Yusuf Tekin adını ilk olarak Milli Eğitim Bakanlığı müsteşarı iken duymuştu.

Kimi çevrelerin, “Milli Eğitim’i esasında perde arkasında Yusuf Tekin yönetiyor” dediği güçlü bir bürokrattı.

İktidara muhalif kesimler, Yusuf Tekin’e yaklaşımlarını yalnızca “beğenmemekle” sınırlarken, bir çevre vardı ki onlar, ellerinden gelse bir kaşık suda boğmak istiyordu!

Evet; tam da tahmin ettiğiniz gibi…

O mahut çevre, önce yargı darbe girişiminde bulunan ardından da 15 Temmuz meşum kalkışmayı gerçekleştiren FETÖ’ydü.

Yusuf Tekin’i öldürseler yürekleri soğumayacaktı!

Çünkü müsteşar Tekin, terör örgütünün çanına ot tıkamıştı.

En büyük insan kaynakları ve mali güç elde ettikleri dershanelerini kapatıyordu.

Tayyip Erdoğan da, “Devam et Yusuf Bey arkadayım” diyordu.

İşte o Yusuf Tekin, son genel seçimden beri bakanlık koltuğunda…

Yusuf Tekin’le bakanlıktaki makam odasında bir araya geldik.

Daha önce birkaç kez telefonda konuşmuştuk ancak ilk defa yüz yüze görüştük.

Belki hemşeri olmamızın da tesiri ile bu görüşme kendi adıma son derece verimli ve samimiydi.

Yusuf Bey’i zaten seviyor ve beğeniyordum, bundan kelli büsbütün seviyor ve saygı duyuyorum.

Bir saati aşan sohbette bulunduk.

Aslında anlattıkları arasında öyle şeyler vardı ki, yazmaya kalksam ülke genelinde günlerce gündem olur.

Lakin o sohbet, bir bakan bir gazeteci sohbeti değildi.

Hele hele de, “ben bunları yazabilir miyim” deyip izin almadığın için tek cümlesini aktarmam basın ahlakına sığmaz.

Yalnızca şu kadarını bir dip not olarak düşebilirim:

Ey veliler, ey Türk milleti müsterih olunuz…

Evlatlarımız da maarif sistemimiz de emin ellerde…

İlkeleri, eğitimde yarınları inşa edecek plan ve programı, milli ve yerli düşünceleri olan bir bakanımız var.

Kararlı, cesur, inançlı ve donanımlı…

İlmiye sınıfına müntesip olmasından mütevellit meselelere ölçülebilir yanıyla bakıyor.

Merkezinde insan olmayan süreçlere de projelere de itibar etmiyor.

Koltuğu başına taç etmemiş.

Bu koltuk, ülkeme ve eğitime hizmet ettiğim ve işe yaradığım sürece benim için geçerli bir araçtır” diyor.

Rabbim yardımcın olsun muhterem bakanım, değerli hemşerimiz…

...

Saymadım ama zahir mesleğe başladığım 1982 yılından buyana 20 vali gelip geçti Erzurum’dan…

İlki darbe döneminin valisiydi, bugün ki valimiz de Mustafa Çiftçi

Okay Bey, bir önceki Erzurum Valisi olarak, hakiki anlamda iz bırakan bir vali oldu.

En zor zamanda görevdeydi, sıkıntılı süreçlerde vazifesini başarıyla icra etti.

Belli kesimin değil, herkesin valisiydi.

Korkusuzdu…

Tehditler karşısında eğilmediği için hiçbir zaman beli tutulmadı, boynu bükülmedi.

Asrın felaketi Kahramanmaraş zelzelesinde, aylarca Hatay’da kaldı.

Orada öyle muazzam bir çaba sarfetti ki, sonunda devlet, “Gel Okay Memiş, sen bundan böyle AFAD’ın başkanısın” dedi.

Biri bana sorsa ki…

Görev insanı nasıl bir kişiliktir yahut da müşkül zamanlarda çözüm üreten kimse neye benzer?

Sizi temin ederim ki…

Hiç düşünmeden söyleyeceğim isimlerin başında Okay Memiş gelir.

Düşünmüyorum da…

Bir gün hatıralarımı yazacak olsam, inanız ki Okay Bey’e bir cüz ayırırdım.

Okay Bey’i de Ankara’daki makamında ziyaret ettim.

Tıpkı Erzurum’da olduğu gibiydi.

Samimiydi, dosttu, içtendi, arka planı yoktu.

Hasret giderdik.

Okay Bey sayesinde yıllar yıllar önce tanıdığım ve hakikaten değer verdiğim bir dostumu gördüm.

Cengiz Gevrek…

Vali Derya Kadıoğlu zamanında vali yardımcısıydı; eşi hanımefendi de Ilıca kaymakamıydı.

Meğerse o Cengiz Gevrek, Okay Bey’in AFAD Başkanı olmasıyla birlikte kurumun yönetim hizmetleri genel müdürü olmuş…

Çalışkan bir bürokrat, yürekli bir yönetici, kafası iş basan bir insan…

Başkan Memiş, o kritik göreve doğru ismi getirmiş yani…

Üçümüz sohbet ettik; Erzurum’u konuştuk, afetleri konuştuk, ülkemizin bu alanda aldığı mesafeyi değerlendirdik…

Okay Bey, artık uluslararası çapta bir uzman olmuş…

Meselesine vakıf, gerçeklere açık…

Bulvarları sisli başkent bu kez aydınlık yarınların habercisi gibiydi…

Kanadı kırık kuşlar da uçabilsin diye çabalayan bir Ankara gördüm.

Ülkem, milletim ve devletim adına ümitvar olarak döndüm canım Erzurum’a…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.