1918 yılına kadar vatan toprağı olan eskilerin tabiriyle Cebeli Lübnan ve Bilad-ı Şam elden çıkmış Mondros Ateşkes Anlaşması ile elimizden tamamen çıkmıştı.
Fransızlar 2. Dünya Savaşının sonlarına kadar bölgeye hakim olmuşlar ve o günkü şartlar gereğince bölgeden ayrılmışlardı. Fakat giderken sinir uçlarını muhafaza ederek ayrılmışlar etnik, mezhepsel ve din faktörlerinin iç içe geçtiği bir yapı oluşturmuşlardı.
2010 yılına kadar bölgede özellikle Lübnan'da başlayan çatışmalar dini ve mezhepsel olmasına karşılık Suriye meselesi gibi uzun süreli olmamıştı. Beş yıldır binlerce insanın ölmesine, milyonlarca insanın yerinden yurdundan edilmesine sebep olan olaylar zinciri ne yazık ki gözümüzün önünde cereyan etmişti.
Suriyeliler Lübnan' Ürdün ve özellikle ülkemize göç etmek zorunda kalmışlardı. Aslında bu başta ABD olmak üzere, İsrail, İngiliz, Fransız, Alman ve Rusların istediği, beklediği ve fırsat kolladığı bir olaydı.
Bölge dışı aktörler özellikle Kerkük Petrollerini daha iyi kontrol edebilmek ve İsrail'in güvenliğini sağlayabilmek için tezgahlarını kurmuşlar ve maalesef Türkiye'yi bu tuzağa "Yeni Osmanlıcılık" adı altında sonu olmayan bir kuyuya atmışlardı.
Amaç Türklerden, Sünni Araplardan arındırılmış, Kürtler ile iskan edilmiş, batının kontrolündeki sözde bir Kürt federasyonu oluşturup emperyal çıkarlarını devam ettirmekti. Bunda başarılı oldular.
PYD, YPG, PKK, Barzani aracılığıyla Türkiye'nin güney sınırlarında tam bir etnik temizlik yaptırmışlar ve bölgeyi Kürtlerle donatmışlardır, böyle giderse bölgede tam bir etnik temizlik sağlanacaktır.
O halde emperyalistlerin bu oyunlarını boşa çıkarmanın tek çıkar yolu, etnik temizliğin akamete uğratılması ile olacaktır. Bunun yolu Suriyelilere "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı" vermek değil bir an önce Suriye'nin devlet yapısının yeniden düzenlenerek meşru yönetimin ülkeye hakim olmasını sağlamak ve mültecilerin vatanlarına dönmelerini temin etmekle olur.
Ancak bu yapılırsa Salih Müslim gibilerin, ABD ve yandaşlarının oyunu bozulur. Aksi halde Bölgeye ve Türkiye'ye ileride çok faturalar çıkartılabilir.
Bu böyle biline. Bu nedenle Suriyeliler asla vatandaşlık verilmemeli. Ancak bu karar Yüz yıl sonrasına yönelik planlamanın akamete uğratılmasını sağlar.
Bu işte ben yaptım oldu demekle, duygusal düşünmekle asla çözülmez.
Mesele stratejik ve planlı bir olaydır. Lütfen batının hazırladığı bu tuzağa düşmeyelim.
Bu meseleyi hükümet-muhalefet anlayışından uzak aklı selim dairesinde değerlendirelim 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.