Geçen gün bazı yerel gazete ve internet haber sitelerinde Erzurum’da meydana gelen, bıçakla yaralama haberleri okudum. Zaman zaman duyduğumuz bu haberler beni üzüp kahrettiği gibi Erzurumluyum diyen ve bu şehrin sevdalısı olan herkesi de kahrediyor. Çünkü bu tür olaylar, Erzurum’a ve Erzurumluya mal ediliyor. Ancak ben, bu çirkin olaylara atadan dededen Erzurumlu olanların karıştığına inanmıyorum. Bu tür adi vakaların, gerçekte Erzurumlu olmayan, fakat bir şekilde buraya yerleşmiş ve üstelik kendilerini dadaş olarak tanıtanlar tarafından yapıldığını düşünüyorum. Dolayısıyla bu olaylara bulaşanların Erzurumlulukla ve hele Dadaşlıkla asla bir ilgilerinin bulunmadığını kabul ediyorum. Çünkü Dadaş’ın, böyle bayağı ve çirkin işlerle alakası olamaz.
Bu şehir, asırlardan beri Dadaşlığıyla öne çıkan bir şehirdir. Dadaşlık, tarih içinde bir yaşama tarzı olarak kendini göstermiştir. Bu gündelik hayat biçiminin kendine özgü kuralları olduğu gibi toplum içerisinde de Dadaşların etkin rolleri vardır. Bu kurallara bakıldığında Dadaşlığın anlamı da ortaya çıkmaktadır. İsmail Habip Sevük ve İhsan Coşkun Atılcan, Dadaş’ın bazı niteliklerini şöyle anlatıyorlar. Sorumluluk duygusu taşımak, başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere mahalle veya köyde yaşayanları çeşitli tehlikelere karşı uyarmak, art niyetlilere karşı korumak, onlara öğütler vermek, kavga etmemek, kimseden korkmamak, kavga etmek gerektiğinde asla yaralama, öldürme amacı gütmemek, -çünkü korkmak büyük ayıp, öldürmek ondan da büyük ayıp kabul edilmektedir-, cirit oyununu layıkıyla oynamak, paraya ehemmiyet vermemek, ihtiyaç sahiplerine yardımda bulunmak, bar tutmayı iyi bilmek, vatanını her şeyden üstün görmek gibi kurallar gelmektedir.
Bu ifadelerden ve tarih boyunca üstlendiği misyondan yola çıkarak Dadaş teriminin; mert, yiğit, cesur, dost canlı, güvenilir, fedakâr, ağırbaşlı, onurlu, haksızlığa karşı boyun eğmeyen, dostunun faydasını kendi faydasına tercih edebilen, doğru sözlü, samimi, özü sözü bir, dürüst, misafirperver, erdemli, vatansever gibi bütün ahlaki iyi nitelikleri kendinde toplamış olan kişi anlamlarını ihtiva ettiği görülmektedir. İşte bu özelliklere sahip olan Erzurumluya Dadaş denilmektedir. İhsan Coşkun Atılcan, bu genel anlamlardan hareketle şu özel tanıma ulaşmıştır: “Dadaş, aile içinde ve dışında herkesin saygınlığını kazanmış, her konuda kendisine güven duyulan, sofrası ve kesesi düşküne açık, ideal bir vatandaş ve iyi bir aile bireyidir.”[2]
Öyleyse Dadaş, bayağı işlerle değil, ailesi, çevresi için olduğu kadar, vatanımız, devletimiz için de faydalı olan işlerle uğraşır. Dadaş’ın yanlış işlerle uğraşması abes karşılanır, ayıp karşılanır. Eğer bu tür çirkin işlerle uğraşıyor, bıçak taşımayı dadaşlığın bir gereği sayıyor, durduk yere insanlara sataşıyor ve kavga çıkarıyorsa, o kişinin kendisini dadaşlık terbiyesinin dışında görmesi gerekir. Çünkü Dadaş, erdemli, bilgili, ahlaklı insan demektir. Neyin iyi, neyin kötü olduğunu bilip ona göre davranması gerekir. Vara yoğa kavga çıkaran kişi dadaş olamaz. Bu şehrin adını da lekeleyemez.
Bu tarz olaylar, basında yer alınca, okuyanların Erzurum hakkındaki olumlu kanaatleri değişmekte ve Erzurum denince akla kalitesiz bir şehir gelmesine neden olmaktadır. Oysa Erzurum, geçmiş yıllarda böyle yanlış olaylarla asla anılmayan, aksine kültürel faaliyetlerle, sanat faaliyetleriyle anılan bir şehirdi. Çocuklar ve gençler, sadece anne ve babalarına değil, komşularına, kendilerinden yaşça, ahlakça, erdemce ileride bulunanlara saygı gösterirlerdi. Yaş bakımından kendisinden küçük bile olsa, erdemli, ahlaklı, ilimli, irfanlı olduğunu bildiğine saygı gösterirdi. Kimse bıçak vs. taşımazdı. Çünkü bu tür şeyler taşımak, Dadaşlığa sığmaz. Bilmeden veya yanlışlıkla böyle yanlış işlere bulaşanlar ise utançlarından adeta yerin dibine girer, sokağa çıkamazlardı.
Eskiden herkes birbirinin tavır ve hareketlerinden, konuşmalarından ahlaki ders çıkarırdı. Büyükler küçüklerini uyardıklarında aileler bundan memnun olurdu. Herkes birbirine güvenir, kimseden zarar gelmeyeceğinden emin olarak sokağa çıkardı. Şimdi ise sokakta “bana yan baktın” diyerek bıçaklı saldırılar olduğu haberlerde yer alıyor.
Tekrar ediyorum. Bu tür olayların Dadaşlıkla ilgisi olamaz. Kimse Dadaşlığın anlamını kirletme lüksüne de sahip değildir.[3]
 


[1]İsmail HabibSevük, Yurttan Yazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1987, s. 369; İhsan Coşkun Atılcan,Erzurum Barları ve Yöresel Giysileri, Erzurum Kültür ve Dayanışma Vakfı Yayınları 1, İstanbul, 1991,s. 16.
[2]Atılcan, aynı yer.
[3] Dadaşlık konusu, geniş olarak Beyazşehir Dergisi’nin son sayısında yayınlandı. H. Ömer Özden, “Dadaşlık ve Erzurum Barlarının Düşünsel Analizi”, Beyazşehir Palandöken Dergisi, sayı 8, sayfa 22-29, Erzurum. 
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.