Allah, işletilmeyen akla “pislik” nazarından bakıyor. “Kurban ile aldatanların” kurbanları… Uçsuz bucaksız bir alan!
Muhterem abim ve değerli yazarımız Erdal Güzel’in, “Kurban ile aldatanlar” başlıklı yazısını herkes ama herkes okumalı…
Müthiş bir analiz, esaslı bir sorgulama ve bilgiye dayalı bir uyarı…
Birileri itiraz edebilir. Olsun; itiraz etsinler, lakin tarihi tecrübeyle sabittir.
Bu ülkede, iki şeyin istismarı tükenmez bir sermayeye ve bitmez bir limite sahiptir:
Din ve Atatürk…
Uçsuz bucaksız bir alan!
Çağ değişse de ne din istismarı değerinden bir şey kaybediyor ne de Atatürk istismarı gözden düşüyor.
Her ikisi de mümbit bir vadi!
Erdal abim tane tane ve herkesin kolayca anlayacağı bir şekilde yazmış…
Dini duyarlılığı olan insanlar, birileri tarafından kurban üzerinden aldatılıyor.
Ve üstelik bu, günümüzün sorunu da değil…
Yıllardır aynı tuzak kuruluyor, aynı oyun yeniden sahneye koyuluyor.
28 Şubat Süreci’nde gördük.
Birden bire etrafa onlarca emekli asker saçıldı: Atatürk kitapları yazdılar!
Kitabın adı, Atatürk olunca akan sular duruyor.
O emekli askerler…
İstismar yüklü uyduruktan o kitapları, iş insanlarına, bürokratlara, siyasetçilere koli koli gönderirlerdi ve büyük bir servet değerinde paralar toplarlardı.
28 Şubat Süreci…
Darbecilerin kılıçlarının önleri de arkaları da adam biçiyordu.
…
Seksen darbesinden sonra, darbenin başı ( Aslında bu ifade doğru değil. Zira: Kenan Evren Amerika’nın bir piyonuydu. Yani darbenin mimarı Amerika’ydı.) resim yapmaya başladı. Hatta Nü konulu resimler bile yaptı!
O günün Türkiye’sinde kimi zengin beyaz Türkler, Kenan Evren’in tablolarını servet ödeyerek satın alıyordu!
Darbeci Evren, resmen Paplo Picasso’ya tur bindiriyordu.
Tabii ki ressam filan değildi. Tabloları beş para etmeyecek cinstendi, ama açık artırmalarda kapış kapış gidiyordu!
Atatürk istismarcıları nasıl ki insanları Atatürk kitaplarıyla sömürdü ve aldattıysa…
Yanı başında da asırlardan beri süre gelen din bezirganları vardı.
Onlar da, merhum Yaşar Nuri Öztürk’ün o muhteşem eserinin ismiyle tezgah açmıştı:
“Allah ile Aldatmak”
Erdal abinin, “Kurban ile aldatmak” başlıklı yazısı, işte o kıymetli esere bir naziredir.
Doksanlı yıllardı.
Ülke genelinde olduğu gibi Erzurum’da da, “kurbanımı hizmete, cemaate hibe ettim” furyası vardı.
Nice zenginler, kurban kesip fakir fukarayı gözetmek yerine, kurbanını Fatullah Gülen’e bağışlıyordu!
Erzurum’da rekor kırılmıştı:
Elli bin hisse kurban…
Gazeteci merakıyla araştırdık, sorduk:
“Bu binlerce hayvan Erzurum’da hangi kombinada kesildi?”
Şimdi ismini vermeyeyim. Dediler ki filanca yerde.
O dedikleri yeri ben biliyordum, kombina bile sayılmayacak kasaptan az daha hallice bir yerdi.
Bizzat sahibi itiraf etti:
“Biz kurban filan kesmedik. Cemaat bizden KDV’si dahil fatura kesmemizi istedi, biz de fatura kestik.”
Lakin Erzurumlu hayırseverler inanıyorlardı ki, bağışladıkları kurban kesildi ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı.
Şimdi de aynı dalavere devam ediyor.
Sayıları yüzleri bulan dernekler afişlerinin en tepesine, “Afrikalı ve Gazzeli mazlumlar için” ibaresini koyup, muazzam bir soygun yapıyorlar.
Sorarım size:
Bunların fuhuş ve bahis çetelerinden, organize suç örgütlerinden, siber soygunculardan, tefecilerden ya da kamuyu talan edenlerden ne farkı var?
Biri yüksek kar vaadiyle kandırıyor, beriki de kurban ile…
Keşke şu ömrümüzde, arada bir kendi kendimize sorsak ve hatırlasak Allah’ın şu ikazını:
“Akletmez misiniz?