“Ve elbette nihayet Rabb’ına gidilecek”
Necm Suresi / 42
Kaç yaşındasın?
On… Yirmi…Otuz… Kemal-i kırk… Elli… Altmış… Yetmiş…
Daha fazla mı?
Ya da aralarda bir yerde misin?
Zaman, senin saatine göre böyle gösterse de, izafidir!
Nerede olduğuna… Nasıl olduğuna göre değişir.
Değişmeyen senin yorgunluğundur.
Dünyayı sırtlanmanın bitkinliği…
Gelecek olan ölümün korku dolu halsizliği…
Ve bilemediğin bir yerde tahayyül edemediğin bir zamana uyma sıkıntısı!
Şimdi ellerini iki yana doğru aç…
Parmaklarını yukarıya doğru dik…
Bırak düşsün elindekiler…
Zira muhakkak bir gün düşecekler…
Sen bırakmış ol ellerinden…
Sen evet sen at gelip geçici heveslerini…
Çünkü ne yapsan öleceksin ve nihayet Rabb’ine döneceksin!
İstemesen de, hazırlıksız olsan da, bu zamanın işleyişini çok sevsen de…
Öleceksin!
Hayatı Allah’a dönüş yolunda bir hazırlık gibi yaşadınsa korktuğun ölüm, şefkatle uyandıracak seni…
Haydi, Rahman ödülünü vermek için seni bekliyor diyecek.
Yaşam hırsla, kibirle, hayhuyla geçip gittiyse de…
Çaresiz O’na döneceksin.
Başka yolun, umudun, imkânın yok!
Şimdi artık yeniden hatırladın, hayatın bir dönüş yolu olduğunu…
Nasıl döneceğine kararı sen ver!
Kim Koruyabilir
“De ki: "Allah size bir zarar vermek istese, sizi O'ndan kim koruyabilir? Yahut rahmetini bağışlamak istese (kim mani olabilir?)”
Ahzâb Suresi / 17
Kim koruyabilir sizi Allah’ın gazabından!
Paranız…
Gücünüz…
İktidarınız…
Aklınız…
Sevgiliniz…
Babanız…
Şehvetiniz…
Egonuz….
Bencilliğiniz…
hangi kudretiniz?
Yaşayarak görmekteyiz ki, hiç birisi!
Ölümü bırak nezleden bile koruyamıyorken bizi, Kahhar’ın gazabından mı koruyacak!
Koruyamaz, emin ol ve sığın Efendine ki, ‘merhameti gazabına üstün’ geldiğini müjdeliyor sana!
Bir rahmet bağışlayacaksa da…
Ne fakirliğiniz engel olur…
Ne acizliğiniz…
Ne sahipsizliğiniz…
Ne de renginiz, diliniz, dininiz!
Rahman karşısında en kavi engeller cam fanuslar kadar kifayetsizdir.
O halde sen Rahimiyetine sığın Rabbinin, Vedud olan Allah’ın seni sevmesine güven…
Asla avuçların boş kalmaz!