Bazen insanın hayatı, hiç ummadığı bir anda karşılaştığı bir hekimle değişir.

İşte ben de böyle bir tecrübeyi, bir “efsane” ile tanışarak yaşadım: Prof. Dr. Özkan Polat, yani tıp camiasındaki adıyla “DR. ÖP”.
Göbek çevremde dayanılmaz sancılarla Şehir Hastanesi’ne gittim. Dahiliye doktoru “bir şeyin yok” dedi. Ürolojiye yönlendirildim. Tahliller, ultrason derken bir teşhis: "İdrar kesesinde tümör."
Ürktüm. Ayaküstü bir kontrol, sonra 15 gün sonrası için operasyon randevusu…
Tam bu noktada, bir dost olan Namık Kılkıl’ın kulağıma fısıldadığı cümle her şeyi değiştirdi:
“Kime muayene olursan ol, mutlaka Prof. Dr. Özkan Polat’a da danış.”
Elimde raporlarla Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Özkan Polat’ın kapısını çaldım. Kapı zaten hep açıktı. Durumumu anlattım, gözlerime bakan o güven dolu ifadeyi gördüm. Hemen işlemleri başlattı. Hiçbir ayrıntıyı atlamadan, detaylı tahliller ve kontrollerle teşhisi netleştirdi.
Bu arada ‘hocaların hocası’ Prof. Dr. Durkaya Ören’e gelişmeleri anlattım. Durkaya Hoca, şunu söyledi:
“Bana sorsaydın, ben de Özkan Polat’a git derdim.”
Ardından Ocak 2024’te başarılı bir operasyon geçirdim. O günden bugüne düzenli kontrollerime gidiyorum. Her defasında aynı özen, aynı titizlik… Gönül rahatlığıyla diyorum ki:
“Ben DR. ÖP’e güveniyorum.”
Prof. Dr. Özkan Polat sadece iyi bir hekim değil. O, aynı zamanda örnek bir akademisyen, bir lider. 1987’den bu yana sürdürdüğü akademik kariyeri boyunca uzmanlık, doçentlik ve profesörlük basamaklarını sabırla tırmanmış. Atatürk Üniversitesi’nde fakülte dekanlığı, başhekimlik, komisyon başkanlıkları… Say say bitmez.
Laparoskopik ve robotik cerrahinin Türkiye'deki öncülerinden biri olması bir yana, üroonkoloji, pediatrik üroloji, erkek sağlığı ve böbrek taşı tedavilerinde bireyselleştirilmiş yaklaşımlarıyla da fark yaratıyor. Hem bilim insanı hem de bir “insan hekimi”.
Üroloji servisinde bulunan fotoğraflı panoyu incelerken geçmişte görev yapmış nice değerli isimle karşılaştım:
“Prof. Dr. Yılmaz Bayraktar (Kurucu) , Doç. Dr. Yaşar Eryılmaz (Sağlık eski Bakanı), Dr. Nimet Yavilioğlu, Dr. Rahmi Özkurt…”
Ve ne yazık ki o serviste yaşanmış etik dışı hikâyeler de hâlâ hafızalarda.
Ancak Özkan Hoca, bu mirası onurlu bir şekilde taşıyor. Kapısını çalan her hastaya açık yüreklilikle yaklaşan, tıp etiğini önceleyen bir duruşla.
Bugünlerde genç doktorlara bir tavsiye vermem istense, tereddütsüz şöyle derim:
“İyi bir hekim olmak istiyorsan önce iyi bir insan ol. Ve eğer örnek arıyorsan, DR. ÖP’e bak.”

***