Bir haber okuyorum. Sıradan bir haber. Bir başka haber okuyorum. Ciddiye alınması, çözüm gerektiren bir haber. Altında yorumlara bakıyorum.
Bazıları haberi anlamamış, bazıları, okumamış bazılarının başına gelmemiş. Ama yorum yazmışlar. Hemen siyasete bağlayanlar, siyasi tarafını belli etmeye çalışanlar, konu hakkında hiç fikri olmayanlar, belli ki başka konularda da bilgisi olmayanlar yorum yapmışlar. Bir de sırf bir yerlere yaranmak için yapılan yorumlar var ki onlar için ben yorum yapamıyorum.
Yaptıkları yorumlarda bari Türkçeyi biraz bilseler, hiç olmazsa meramlarını anlatabilecek kadar Türkçe bilseler gam yemem.
Birisi yakınıyor, hastaneye randevu alamıyorum diye. Veya MR, BBT randevusu alamıyorum diye yakınmalar görüyorum.
Başta yönetici durumunda olan seçilmiş veya atanmışlar itiraz ediyorlar. Hayır randevu alabilirsiniz. Açıklaması vatandaş beceriksiz ya da siyasi operasyon yapıyor diye mevzu kapatılıyor. Çözüm gene yok. Randevu alınamıyor. Gerçek bu.
Açlık sınırı 26.000 TL’ye yoksulluk sınırı 96.000 TL’ye çıkmış. Emekli, asgari ücretli açım diyor, kiraya %39, devlet harçlarına %89 maaşa %30 zam diye sızlanıyor. Onlar yeniden seçilmenin derdindeler. Kutsal olan bilgiyi, kutsanmış farkındalığı, kutsal emir okumayı, sorgulamayı terk etmek, hayati sonuçlar doğuruyor.
Ve örnekler çoğaltılabilir, sonuçta söz ve mühür vatandaşta, vatandaş patron olduğunu unutmayacak.