Hilmi Nalbantoğlu, Raci Karakaş, Sırrı Kuşkay, Ömer Engin Çavuşoğlu, Necati Güllülü, Ünal Topçu, Gıyasettin Yüksel, Hamza Cimilli, Cemal Polat, Necmi Akalın, Nizam Budak, A.Menef Karagöz, Tevfik Özel, Bekir Ilıcalı, Cevdet Tamgaç, Coşkun Arslan 1968 yılında kurulan Erzurumspor’a başkanlık etmiş kişiler. Kulübe başkanlık etmiş başka bir isim şu anda aklıma gelmiyor, eğer var ise hatamız telafi ola… Belki bu kadar saydığım isim arasında sıralama hatası yaptıysam şimdiden özür diliyorum. Ama benim aklıma gelen isimler bunlar. Özellikle bu isimler arasından Ömer Engin Çavuşoğlu iz bırakan isimlerden biri olarak her zaman anılır, bu şehirde…Gıyasettin Yüksel, ticaretçi gözü ile yönettiği kulüpte, uzun süreli ve istikrarlı yönetimi ile hep takdir topladı. Hamza Cimilli ile bu şehir futbolda büyük düşünmeyi öğrendi. Cemal Polat, cesaretin ve istikrarın abidesi oldu. Şampiyonluk tacını da giyererk efsaneleşti, bu kentte… Polat’tan sonra dikiş tutmadı, bu şehirde…Gelen kısa bir süre sonra ‘pes’ edip gitti. Taki; Saim Özakalın’ın BB Erzurumspor’un başına geçinceye kadar…
Erzurumspor kapatıldıktan sonra Mehmet Aydın ile BAL’da şampiyonluk sevinci yaşayarak 3. Lige çıkan BB Erzurumspor’da dört yıldır koltukta Saim Özakalın oturuyordu… Özakalın, şampiyonluk dışında her şey yaptı bu şehirde... Daha öncede belirttiğim gibi kulübü kurumsallaştırdı. Bir nebze de olsa siyasallaşmadan korudu, kulubü…Tribünleri bütünleştirdi. Tribünlerde 20 bin taraftar aynı anda ‘Erzurum’ diye bağırdı. Hiç kimse “Bu takım Belediye’nin takımı” diye ötelemedi, ötekileştirmedi, bunlar Saim Özakalın sayesinde oldu. Saim Özakalın’ın sağduyulu ve akılcı düşünceleri ve herkesi kucaklayıcı tutumu sayesinde A- Partilisi, C- Partilisi, Z -Partilisi, Y -Partilisi şeref tribününde yan yana omuz omuza maç izledi. Maraton tribününde da aynen öyle oldu. Saim Özakalın’ın bütünleştiriciliği ve saygın kişiliği sayesinde AK Parti Hükümeti’nin iş başına getirdiği Devletin Valisi Dr. Ahmet Altıparmak BB Erzurumspor’un maçlarını kaçırmamanın gayretini güttü. AK Parti’den Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Mehmet Sekmen de, gelip beyler paşalar gibi deri koltukta maçını izleyip çayını yudumladı. Saim Özakalın en ağır mağlubiyette bile sorumluluğu üzerine aldı, kimseyi suçlamadı. Şehri yönetenleri hiç taraftarın önüne atmadı. Hep kendini siper etti.
Bakın bir spor sever olarak ve sporun içinden gelmiş birisi olarak şunu her zaman söylüyorum ve iddi ediyorum, şampiyonluğun garantisi yok. Şampiyonluk çok ayrı bir olay… Yani geçen sezon normalda Sakarya ile Erzurum’un formasını sahaya koysanız şampiyonluğa oynarlardı. Ama aradan sıyrılan Anadolu Üsküdar ile Ankra’nın bir kurum takımı olan Ankara Demirspor üst lige çıktı. Spor Toto 3. Lig 1. Grupta geçtiğimiz yıl bir çok takım hatırı sayılır bütçeler ortaya koymasına rağmen, şampiyonluk bir belediye takımı olan Tuzlaspor’un oldu. Ya da, Eyüpspor, Maltepespor örneğini verebiliriz. Taraftarları büyük bütçeleri yoktu, ama şampiyon oldular. Yani Erzurum ve Sakarya gibi illerin arkasında bir şampiyonluk baskısı varken, o takımların böyle bir sorunu yoktu. Sonuçta da şampiyon oldular. Yani ayaklarına gelen şampiyonluğu ellerinin tersi ile etecek halleri de yoktu, sonuçta şampiyon oldular. Yani bir yerde para her şey ama bir yerde de değil.  “Saim Özakalın yönetimi şu kadar para harcadı, bu kadar para harcadı ama lige çıkamadılar” diye suçlamak çok anlamsız. Hamza Cimilli ile yakalanan iki süper kadro iki ayrı dönemde şampiyon olamadı. Ama Cemal Polat’ın adını sanı duyulmamış futbolcularla şampiyon olarak tarih yazması ve efsaneleşmesi şampiyonluk için verilecek en önemli örnek olsa gerek…
Yani Polat yakalanan bir istikrar sorasında efsaneleşti. Polat’tan sonra en istikrarlı isim ise kuşkusuz Saim Özakalın oldu. Dört yıl boyunca kulübe çok şey verdi. Tüm mesaisini ve enerjisini, ticaret bilgisini kulübe aşıladı. Sağlığına riske atarak, kendi ticarethanesi gibi kulübü yönetti. Bu kadar istikrarlı gidişin ardından bir gün mutlaka şampiyonluk gelecekti. Ama burada Saim Özakalın’a daha fazla sabredilemediğine hep birlikte şahit olduk. Çünkü Saim Özakalın’ın pimini çekerek linç ettiler. Dört yıldır takımı hep kafaya oynatan Özakalın’ı Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen ve saz arkadaşları taca çıkarttı… Çünkü, bundan üç dört hafta öncesinde kadar kulüpte hiçbir sorun yoktu. Özakalın, birkaç değişiklikle yönetimde revizyon yapıp yoluna devam edecekti. Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen de, her çıktığı televizyon programında Saim Özakalın’dan memnun olduğunu söylüyordu. Yönetimin maddi anlamda büyük fedakarlıklar yaptığını belirterek teşekkür ediyordu. Şimdi ne oldu da Saim Özakalın hakkında nefatif düşünceye kapıldı, bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Şimdi kalkıp Sekmen, “İyi de kardeşim biz bir kurum takımıyız, eğer dört yılda şampiyon olamamışsak demek ki, burada bir sorun var” diye bilir. Ama beyler! Ben üsttede belirttiğim gibi, şampiyonluğun garantisi yok ki, şampiyonluklar büyük düşüncelerle, kovalamacalar sonucunda yakalanıyor. “Bu sene şampiyon olamadık, hurra; takımı değiştirelim, hocayı değiştirelim, yönetimi değiştirelim” demeyle olmuyor.
Hesap kitap başka ise onu bilemem ama Saim Özakalın, kendini yetiştirmiş, futbolunda içinden gelen bir spor adamıdır. Zaten bu yüzdende tecrübe kazandığı için Efsane başkan Cemal Polat’tan da övgü aldığı bir gerçek…
Eğer Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın  Mehmet Sekmen, eğer mantıklı düşünüyorsa ortak akılla hareket etmelidir. ‘Ben bilirim, kolluk bende kıllık bende’ mantığı ile hareket ederse yazık olur bu kente… Dört yıl bekledik şampiyonluğu bir dört yıl daha bekleriz. Ama ondan sonra kolluklar ve koltuklar kimlere kalır onu da Allah bilir…
Bu şehrin insanının da Saim Özkalın’ının birilerine yem edilmek istenmesine sessiz kalmayacağına inanıyorum. Saim Özakalın gibi spor adamlarını yetiştirmek uzun zaman alıyor. Saim Özakalın’lar kolay kolay yetişmiyor. Bunu daha önceki fason başkan ve fason yönetimlerde gördük. Bizden Sayın Mehmet Sekmen’e bir hatırlatma… Banane elin Ali’sinden Velisi’nden Bize bu şehrin havasını soluyan. Soğunu karını, kahrını çeken Saim’ler lazım. kalın sağlıcakla…