Bizim sayın ahali okumayı pek sevmez. Duyduklarıyla hareket eder. Malum bir yılın daha sonuna geldik. Söylemler her yıl aynı ne değişim var ne de gelişim.

Tüm yurtta herkesin dilinde şu söz yankılanır;

‘Müslüman Noel yada yılbaşı kutlamaz’.

Yıl boyunca yemediği halt kalmayan yurdum insanı, her şeyi unutur takvimin son gününe bilenir. Ve der ki; ‘’Kim bir topluluğa benzemeye çalışırsa o da onlardandır’’… Bu sözü çoğunluk ayet ya da hadis sanır. Oysa ki bu ayet de değildir, sahih hadiste. Ardından bizim ahali Kuranı Kerim’in Sofra anlamına gelen Maide süresinin 51. ayetiyle, ‘’Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyiniz. Çünkü onlar sadece birbirlerinin dostudurlar. İçinizden kim onları dost edinirse o da onlardandır’’ ayetiyle başlar fetvaya. Oysa ki burada yaradan Yahudi ve Hıristiyan’a selam vermeyin, düşman olun demez. Sırtını onlara dayayıp teslim olma, kendi halkına düşman olup, onları siyasi müttefik belleme, onları koruyucu güç olarak görme der.

Müslüman ahalinin bir diğer mevzusu da bu günlerde, doğum anlamına gelen Noel’dir. Noel, 25 Aralıktır. Bu tarih Hz. İsa’nın doğum günü olarak kutlanır. Kuran ayetleri incelendiği zaman İsa peygamberin doğum tarihinin yaz aylarına denk geldiği ortaya çıkar ama her neyse konumuz bu değil. Yani Noel, bizdeki Mevlid kandilidir. (Hz. Muhammed’in uygulamasında olmayan ama Osmanlı padişahı 2. Selim döneminden itibaren icat edilen kandiller, minarelerde kandil yakılması sebebiyle bu adı almıştır). Mevlid kandilinde Hz. Muhammed’in doğum günü kutlanıyorsa, Noel’de de Hz. İsa’nın doğum gününü kutlamak gayet doğal olsa gerek. Çünkü, tüm peygamberlerin mücadelesi aynıdır ve tüm peygamberler Müslümandır.

Yani kasmayın kendinizi sofiler..! Bir ateist şaşırdığı zaman ‘Allah Allah’ dediğinde nasıl ki bu onu Müslüman yapmıyorsa, bir Müslüman da çam ağacı süslemekle Hristiyan olmaz. Ağaç süslemek bana göre çok saçma ve gereksiz bir kutlama olsa da bir Avrupalı için bu bir gelenek. Mantıklı geliyorsa buyurun süsleyin..! Dönelim yıl başına. 12 ay 365 günün sona ermesi yani dünyanın Güneşin etrafındaki dönüşünü tamamlaması olayına yıl deniliyor. Takvimin son yaprağını (31 Aralık) takvimin ilk sayfasına (01 Ocak) bağlayan gece de yıl başı veya yeni yıl oluyor. Aslında çok büyük mucizevi bir olay ancak dünyanın dışına çıkıp bunu çıplak gözle göremediğimiz için sıradan bir şey sanıyoruz. Ve tabi bizim Müslüman ahali (!) bu gece zıvanadan çıkar. Yahudi’yi de Hristiyan’ı da nefret ettirir.

Bir kış turizm merkezi olan Erzurum için Yılbaşı, ekonomik manada hareketin yaşandığı bir dönemdir. Çünkü Erzurum’da Yılbaşı eskilerin Kara kış dedikleri döneme denk gelir. Şehir bembeyaz gelinliğini veya kefenini giymiş olur her yıl yılbaşında. Kar kalitesi ve kilometrelerce uzunluktaki pistleriyle dünyanın en iyi kış turizm merkezleri arasında ilk beşte gösterilen Palandöken, yerli yabancı gezginlerin akınına uğrar. Doluluk oranları zirveye ulaşır. Haliyle şehre katma değer, şehir halkına iş aş olur. Elbette ki, gelenleri de eğlendirmek, dinlendirmek gerekir.

Gönül isterdi ki dünyanın topluca kutladığı bu tür günlerde şehir komple hareket edebilsin. Mesela; Fuar merkezinde yöresel fuarlar bu zamana denk getirilsin. Şehir turları yapılsın. Kar üstünde güreş, cirit müsabakaları düzenlensin. Kar buz heykel yarışmaları tertip edilsin. Kartopu savaşları, kardan adam yarışmaları tertiplensin. Meydanlarda Patates közleme, semaver çayı içme yarışmaları düzenlensin. Caddelerde fayton yarışmaları yapılsın, festivaller düzenlensin. Palandöken kayak merkezine gelen konuklarda kent ahalisi de masal gibi bir yılbaşı geçirsin. Ama nerede bizde o vizyon..! O halde bırakın yalan yanlış fetva vermeyi de ömürden geçen bir yıla daha oturun ağlayın..!

Bırakın isteyen Noel’i isteyen de Yılbaşını kutlasın..! Size ne..?