Günümüzde işyerlerinden meydana gelen hayvani davranışlar çalışanı yıldırma, baskı altına alma, psikolojik şiddet ve taciz uygulama olarak çeşitli hallerde karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde bu durumu ifade etmek için “mobbing” kavramı kullanılmaktadır.
Mobbing Türk Dil Kurumunun resmi internet sitesinde “Güncel Sözlük” terimlerinde bezdiri olarak ele alınmış ve bunun tanımı ise şu şekilde yapılmıştır; “İş yerlerinde, okullarda vb. topluluklar içinde belirli bir kişiyi hedef alıp, çalışmalarını sistemli bir biçimde engelleyip huzursuz olmasına yol açarak yıldırma, dışlama, gözden düşürme”.
Aslında bakıldığında normal gelmese de mobbing günümüzde artık oldukça çok sık rastlanan bir durumdur. Bu durum insani özellikler taşımamakta ve özellikle mobbing uygulayanlar için hayvani ve şeytani duyguların ortaya çıkması şeklinde görülmektedir.
Mobbing sözcüğü, ilk olarak hayvanların kendi aralarındaki savaşta belirlenip, daha sonra çocukların birbiriyle olan zorbalık ilişkilerini tanımlamakta kullanılmıştır. Mobbing kavramı ilk olarak 1984 yılında Dr.Heinz Leymann tarafından “İş Hayatında Güvenlik ve Sağlık” konulu raporda ortaya atılmış ve böylece bilimsellik kazanmıştır. Çalışma yaşamında hep var olan fakat görmezden gelinen mobbing, birçok iş yerinde hâlâ çok sayıda çalışanın kâbusu olmaya devam etmektedir. Bazen hakaretle, aşağılamayla bazen de normalin üzerinde aşırı iş yükü yükleyerek kendini gösteren bu davranışa maruz kalmak çalışanın hem psikolojik hem de fizyolojik olarak etkilenmesine neden olabilmektedir (Bu konuda bakınız: Gazi Üniversitesi Mobbing Birimi Resmi İnternet Sayfası http://mobbing.gazi.edu.tr/).
Bahsedildiği üzere hayvani bir davranış biçimi olarak anlaşılsa da bu davranış biçimi insanlar tarafından son yıllarda kendi altında çalışan insanlar üzerinde yoğun biçimde uygulanmaktadır.
Mobbing konusunda Başbakanlık tarafından yayımlanan bir Genelgeyle ülkemizdeki bu baskı, taciz, yıldırma ve hayvani davranışların önüne geçilmek üzere hukuksal bir adım atılmıştır. Bu genelge Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın imzası ile 19 Mart 2011 tarih ve 27879 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.
Bu Genelgeye göre;
“Kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör işyerlerinde gerçekleşen psikolojik taciz, çalışanların itibarını ve onurunu zedelemekte, verimliliğini azaltmakta ve sağlığını kaybetmesine neden olarak çalışma hayatını olumsuz etkilemektedir.
Kasıtlı ve sistematik olarak belirli bir süre çalışanın aşağılanması, küçümsenmesi, dışlanması, kişiliğinin ve saygınlığının zedelenmesi, kötü muameleye tabi tutulması, yıldırılması ve benzeri şekillerde ortaya çıkan psikolojik tacizin önlenmesi gerek iş sağlığı ve güvenliği gerekse çalışma barışının geliştirilmesi açısından çok önemlidir.
Bu doğrultuda, çalışanların psikolojik tacizden korunması amacıyla aşağıdaki tedbirlerin alınması uygun görülmüştür.
1. İşyerinde psikolojik tacizle mücadele öncelikle işverenin sorumluluğunda olup işverenler çalışanların tacize maruz kalmamaları için gerekli bütün önlemleri alacaktır.
2. Bütün çalışanlar psikolojik taciz olarak değerlendirilebilecek her türlü eylem ve davranışlardan uzak duracaklardır.
3. Toplu iş sözleşmelerine işyerinde psikolojik taciz vakalarının yaşanmaması için önleyici nitelikte hükümler konulmasına özen gösterilecektir.
4. Psikolojik tacizle mücadeleyi güçlendirmek üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezi, ALO 170 üzerinden psikologlar vasıtasıyla çalışanlara yardım ve destek sağlanacaktır.
5. Çalışanların uğradığı psikolojik taciz olaylarını izlemek, değerlendirmek ve önleyici politikalar üretmek üzere Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde Devlet Personel Başkanlığı, sivil toplum kuruluşları ve ilgili tarafların katılımıyla “Psikolojik Tacizle Mücadele Kurulu” kurulacaktır.
6. Denetim elemanları, psikolojik taciz şikâyetlerini titizlikle inceleyip en kısa sürede sonuçlandıracaktır.
7. Psikolojik taciz iddialarıyla ilgili yürütülen iş ve işlemlerde kişilerin özel yaşamlarının korunmasına azami özen gösterilecektir.
8. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Devlet Personel Başkanlığı ve sosyal taraflar, işyerlerinde psikolojik tacize yönelik farkındalık yaratmak amacıyla eğitim ve bilgilendirme toplantıları ile seminerler düzenleyeceklerdir”.
Mobbing ile mücadelede yani üstlerin astlara uyguladığı taciz, şiddet, psikolojik baskı gibi hayvani davranışların önüne geçilebilmesi için hukuksal yollar ise sistemimizde dağınık şekilde bulunmaktadır. Bu konuda Gazi Üniversitesinin mobbing birimi internet sayfasından derlediğimiz bilgiler ışığında söyleyebiliriz ki;
“Anayasamızda psikolojik tacizi doğrudan içeren bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak psikolojik tacizin ulusal ve uluslararası hukukta kişilik hakları temelinde değerlendirildiği dikkate alınarak Anayasa’daki bu haklara ilişkin düzenlemelerin bazıları;
Anayasamızın “Devletin Temel Amaç ve Görevleri” başlıklı 5’inci maddesinde; “kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları sağlamak” devletin görevleri arasında sayılmıştır.
10’uncu maddede, “Kanun Önünde Eşitlik” ilkesine yer verilmiş ve devletin bu eşitliği sağlamak üzere gerekli tedbirleri alacağına vurgu yapılmıştır. “Herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilemez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahip olduğu” 12’inci maddede düzenlenmiş ve yine “herkesin yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu” 17’inci maddede vurgulanmıştır.
 İş Kanunu hükümlerinde doğrudan psikolojik taciz kavramına yer verilmemiş olmakla birlikte; Eşit davranma ilkesi (Madde 5), Çalışma koşullarında değişiklik ve iş sözleşmesinin feshi (Madde 22), İşverenlerin ve işçilerin yükümlülükleri (İş sağlığı ve güvenliği konusunda) (Madde 77), kapsamında konunun değerlendirilmesi mümkün görünmektedir.
 Mevzuatımıza ilk kez Türk Borçlar Kanunu ile giren psikolojik taciz ifadesi “İşçinin kişiliğinin korunması” başlığı altında düzenlenmiştir. Bu hükümle işçinin işyerindeki psikolojik tacizlere karşı hukukî güvence altına alınması konusunda önemli bir adım atılmıştır. İşverenin bu maddeye aykırı davranışları sonucu ortaya çıkan zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tâbi tutulmuştur.
 Psikolojik taciz, Türk Medenî Kanunu’nda açıkça düzenlenmemiş olmakla birlikte; “Dürüst Davranma” başlıklı 2’inci maddesindeki “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır” şeklindeki temel ilkeden başlayarak; kişiliği vazgeçme ve aşırı sınırlamaya karşı koruyan 23’üncü madde, saldırılara karşı koruyan 24’üncü madde ve bu konuda açılacak davaları düzenleyen “Davalar” başlıklı 25’inci madde kapsamında ele alınabilmektedir.
 Türk Ceza Kanunu’nun amaçları arasında yer alan “kişi hak ve özgürlüklerinin korunması” kapsamında, psikolojik tacize konu eylemlerin işleniş biçimleri ve sonuçlarına göre her biri ayrı ayrı değerlendirilmek üzere 96. maddesindeki Eziyet, 105. maddesindeki Cinsel Taciz,
106. maddesindeki Tehdit, 107. maddesindeki Şantaj, 117. Maddesindeki İş ve çalışma hürriyetinin ihlali, 122. maddesindeki Ayırımcılık, 125. maddesindeki Hakaret, 123.maddesindeki Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma, 124. maddesindeki Haberleşmenin engellenmesi, 132. Maddesindeki Haberleşmenin gizliliğini ihlal, 133. maddesindeki Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması, 134. Maddesindeki Özel hayatın gizliliğini ihlal, 135. maddesindeki Kişisel verilerin kaydedilmesi TCK’da suç olarak sayılan fiiller arasında yer almaktadır”.
Görülmektedir ki artık çalışanların üstleri tarafından maruz bırakıldığı iş hayatında meydana gelen taciz, şiddet, psikolojik baskı gibi hayvani davranışlar Türkiye Cumhuriyetinde hukuksal bir yola sahiptir. Bu konuda çalışanların bilinçlenmesi gerekmek ve bunun için bilgilendirme toplantıları yapılmalıdır.
Ayrıca bu tür insani olmayan davranışların önüne geçilerek dağ başında yaşama alışkanlıklarının modern hayatımıza girmesi engellenmeli ve hayvanlardan farkımızın olduğunun hukuksal çerçevelerde hatırlatılması önem arz etmektedir.
Daha sonraki yazılarımızda mobbing konusunda ülkemizde meydana gelen kamusal ve özel kurumsallaşma ve dernekleşme hususlarına değineceğiz. Özellikle işyerinde tacizi önleme ve bu konuda oluşturulan sivil toplum kuruluşları sonra ki yazılarımızın konularını oluşturacaktır. Ayrıca mobbingle ilgili hukuksal yollara başvuru hakkında da bilgi vermeye çalışacağız.