Türkiye her geçen gelişiyor.
Türkiye’nin yönetim kadroları muhafazakârlardan oluşuyor.
Peki, muhafazakârlar ülke yönetimine ne kadar hazır?
Ülke meselelerine ne kadar hâkimler?
Eğitimden kültüre, spordan turizme, sanayiden ticarete, diplomasiden güvenliğe…
Muhafazakâr kesim zihnen daha çok sosyal bilimlerin ilahiyat, edebiyat, eğitim gibi alanlarıyla besleniyor.
 
Muhafazakârların yönetim ve ülke meselelerindeki tecrübesizliğine ve yetersizliğine rağmen iktidar olan AK Parti, hükümet olduktan sonra gereksinim duyduğu insan kaynağını Fethullah Gülen cemaatinden takviye yaparak oluşturmuştu. Fethullah Gülen cemaatinin, hayatı kuşatan her alanda ülke ve dünya coğrafyasındaki hinterlandı bunda etkili olmuştu.
 
Bu tespitleri niye paylaşıyorum.
Artık muhafazakâr kesimin özeleştiri yapma vakti gelmiştir.
Maalesef sadece din tandanslı sivil toplum kuruluşlarına sahip olma, ülkeyi yönetecek kadroları oradan üretme anlayışı iflas etmiştir. Topluma manevî mimar olacak örgütlenmelere yönelirken dünyayı ihmal etmek en büyük sorundur. Hâlbuki bu konuda en önemli örnek yine muhafazakârların siyasi önderi Necmettin Erbakan’dır.  Sayın Erbakan eğitimden, iktisada, ekonomiden ağır sanayiye her konuda kalkınma stratejilerini belirlemiş buna “Adil Düzen” adını vermiş liderdir. Ancak Erbakan’ın arkasından onun düşüncelerini ve yetkinliğini sürdürecek nitelik ve nicelikte insan yetişmesinde sıkıntı olmuştur. AK Parti hükümetinin bugün yaşadığı birçok problemin (paralel yapı dâhil) altında yatan en önemli nedenlerden biri “yetişmiş insan yokluğu”dur.
 
Demek ki, tek başına hafız yetiştirmek, Kuran öğretmek, hayır- hasenat kuruluşları kurmak yeterli değil. Şehri ve dünyayı tanıyacak, tanımlayacak, meselelere vakıf, çözüm ve stratejiler üretebilen STK eksikliği had safhada…
 
Evet, taşradaki tüm sıkıntılara rağmen merkezî yönetimdeki nitelik ve kararlılık sayesinde Türkiye hızla gelişiyor. Türkiye gelişirken Erzurum hızla geriliyor.
 
Nedeni çok basit, insan kaynağımız şehrin meselelerine hâkim değil.
Muhafazakârlıkta ülkenin en önde gelen şehirlerinden olan Erzurum’da muhafazakâr kesimden sporla ilgili bir STK var mı? Meselâ ekonomiyle ilgili bir STK var mı? Şehrin caddesi sokağıyla, tarihi ve kültürüyle ilgilenen kaç STK’sı var? Mesela muhafazakâr kesimin gündeminde hiç “Ermeni Meselesi” oldu mu? Şehrin ekonomisi kaç STK’nın gündeminde! Yoksa şehrin meselelerini farklı ideolojiler parsellemiş de diğerini yaklaştırmıyor mu?
 
Geçen hafta Erzurum milletvekili Sayın Cengiz Yavilioğlu’nun öncülüğünde AK Parti’nin ekonomi kurmaylarından AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Muş, AK Parti Muğla Milletvekili Ali Boğa’dan oluşan heyet, Erzurum Sivil Toplum Platformu’nun (ESTP) konuğu oldu. Tam sayısını bilmiyorum ama ESTP’ye 50 civarında STK üye. Biz de ESTP Başkanı Sayın Mustafa Güvenli’nin davetiyle o toplantıda bulunduk. Toplantıya katılan STK yöneticilerinin hepsi birbirinden değerli, hepsi Erzurum için önemli, gerekli ve güzel insan.
 
Hepsi toplumda bir ihtiyaçtan doğan sivil toplum kuruluşlarından bazısı bir cemaatin kurduğu STK, bazısı toplumsal dayanışma ve yardım kuruluşu, bazısı dar kapsamda kültür derneği…  Lâkin, toplantının konusu ekonomi.
 
Toplantıda ESTP Başkanı Mustafa Güvenli’nin şehrin ve bölgenin meselelerine vukufiyeti beni etkiledi. Güvenli’nin ekonomik meselelere getirdiği çözüm önerileri bu işi içselleştirdiğini gösteriyor. Güvenli’den başka biraz Hüseyin Bekmez ve MÜSİAD Başkanı. Hepsi bu.
STK’lerin birçoğu belki de şehrin ekonomisiyle şimdiye kadar hiç ilgilenmemişlerdi.
Sıkıntıya ben sosyalleşme problemi olarak bakıyorum. Sadece konu asosyalliği değil mesele, insanî ilişkiler noktasında da farklı inanç, kültür, ideoloji, milletten insanların dünyalarını tanımak onlarla temas halinde olmak da gerekir. Tek kanatlı kuş uçmaz sevgili dostlar!
 
Cemaat, hayır hasenat STK’sı kadar  muhafazakâr kesimin “şehir, uluslararası ilişkiler, ekonomi, tarih-coğrafya, strateji, düşünce, spor, turizm..” konulu STK’ları da olmalı. Hayatı kuşatan her alanda var olmalı. Bilgiyle, samimiyetle…
 
Toplantıda konuşmasa da yeni nesilden bilhassa Dr. Muhammed İkbal Bakırcı’nın Ankara merkezli “akademi” çabalarının, ileride yönetim kadrolarında ihtiyaç duyulacak insan kaynağının yetişmesinde önemli rolü olacağını düşünüyorum.
 
Muhafazakâr şehir Erzurum’un geri kalma nedenlerinden biri bu “asosyal zihnî yapı”mızdır, diye düşünüyorum. Yaşadığı şehri ve bölgeyi sosyo-ekonomik olarak derinlemesine tanıyacak, mesele edinecek, analiz edecek, çözüm üretecek, strateji geliştirecek insanlar olmalı ki, şehir kendini doğru ifade edebilsin, gelişsin.