“Ey inananlar! Yapmadığınız şeyi niçin yaptığınızı söylersiniz?” Saff Suresi 2. Ayet

Yalan söyleyenden hoşlanmayan yalancılar!

Uydurduklarınız üzerine kurduğunuz hayat tarlanızın, altını üstüne getirecek köstebekler.

Kazandığınızı sandığınız her zafer, yeni bir gedik açacak gerçekle aranızda.

Siz, asılsız ihbarlar gibi, yaşadığınızı kimseye ispat edemeyeceksiniz.

Müfteri olduğunuz yüzünüze her söylendiğinde, onurlular müsterih olacaklar.

Ama siz, öldükten sonra da mahvolacaksınız!

Yalanlarını devenin geviş getirdiği gibi ağızlarından düşürmeyen zavallılar!

Söyledikleriniz kalplerinizi en ulaşılmaz yerinden çürütecek.

Telafisi imkânsız acılar yaşattığınız mazlumlar, mahvoluşunuzu yüreklerine değdirerek acılarını hafifletecek.

İmkânsız ittifakların leş yiyen sırtlanları, yutamayacaksınız mazlumları.

Onların tevekkül kokan sabırları, kapatır irin saçan ağızları.

Sinsi tuzakların efendileri!

En derin girdapların sahipleri olduğunu sanan budalalar.

Kimsenin bilmediğini bildiğine vehmeden karanlık çehreliler.

Güç yetirilmeyenleri kendilerinden başkasının dizginleyemeyeceğini akıllarınca iddia edenler.

Türlü tuzakların karanlık kurucuları, bilseniz en gizli planlarınızı bir seyreden var, korkudan ödünüz patlar.

Aklınıza gelse birbirinize fısıldadıklarınızı kelimesi kelimesine bilen var, dudaklarınız uçuklar.

Elbette anlayabilseniz var zannettiğiniz kuvvetinizi, size yaptıklarınızı yasaklayanın verdiğini, takatiniz kesilir.

Doğruları bastırmaya çalışan gürültü çağlayanları!

Yalanlarınızla gömdüğünüz gerçekler, sizi yerin dibine batıracaklar.

Gününü bekliyor mağdurlar, günü geldiğinde yakalarınıza yapışacaklar.

Bütün susturulmuşlar, haksızlıkların nutku tutulduğu gün konuşacaklar.

Adaletiyle her şeye hükmeden sahibimiz kurduğunda teraziyi, hileleriniz tek tek iflas edecekler.

Ve bütün yalancılar müflis olmaktan artık kurtulamayacaklar.

Kayıpları kazançlarını aşmış bencillik bendeleri!

Aklınızın önüne çekilen kötülük perdeleri, yalanlarınızı saklamaya yetmeyecek günü geldiğinde.

Doğruluk pınarının serin sularıyla ferahlayarak sizi bekliyor olacaklar, aldatarak alt ettiğinizi sandıklarınız.

Emeğini talan ettiğiniz her tacir, sahipsizliğine acımayarak elindekileri aldığınız her yetim, bilmediğinin saflığıyla size kapılmış her zavallı, aslan kesilecek karşınızda.

Siz leş kovalayan akbabalar, kanatlarınızın kırılacağı güne kadar uğursuzluğunuzu dolaştırın göğümüzde.

Günü geldiğinde aklınızdan uzaklarda olmak geçmesin, güç vehmettikleriniz sizi bir adım uzaklaştıramazlar.

Bedeninizin etrafını çevirdiğinde dehşetli alevler, yaktıklarınız harlayacak ateşlerinizi.

En kesin uyarılara sağır kalan zulüm erleri!

Hangi sefil musibetlerle aynı kovuğa tüneyeceğinizi, siz yaratılmadan bilen var.

Sadakat imtihanını durmadan kaybetmekten bıkmadınız mı?

Hiç tükenmeyen bir merhametle size acıyan Arş’ın Sahibinin çağrılarını, anlamamaktan yorulmadınız mı?

“Ey İnananlar! Yapmadığınız şeyi niçin yaptığınızı söylersiniz?”

Niçin!

Bunca acıttıklarınızın, sahiplerince korunmayacağını mı zannedesiniz?

Zerre kadar kötülüğün ihmal edilmeyeceği gün var, bildiğiniz halde kalbiniz sıkışmaz mı?

“Yapmadığınız şeyi yaptık demeniz, Allah katında büyük gazaba sebep olur.” Saff Suresi 3. Ayet

Sizi büyük gazaba teşvik eden yalan kumalarınızdan kurtulmak için daha ne söylenmesini bekliyorsunuz?

Bütün bunlar yalancılığın yalancılar için ne feci bir felaket olduğunu anlatmaya yetmez mi?

Aldattığını sanan zavallı aldanmışlar!

Sevininki af dilemenin günü geçmiyor.

Ancak bilin ki, zamanın sahibi siz değilsiniz.

Hemen vazgeçmeye davranmazsanız, vazgeçecek zamanı bulamayacaksınız.

Önce zalimliğinizle örselediklerinize gidin.

Sizi örselesinler diye yalvarın onları.

Sonra yüreğiniz duada, bedeniniz gün yüzüne hasret izbelerde bağışlanmak arayın.

İçinizden durmadan tekrar edin, Din Günü’nün Sahibinin söylediklerini.

Ey İnananlar! Yapmadığınız şeyi niçin yaptığınızı söylersiniz?”

Korkun.

Korkuttuğunuz kadar korkun!