Erzurum’da hayat galiba normale döndü!

Baksanıza!

Cadde ve sokaklar insan seli; araç trafiğinden yayalara bile geçit yok neredeyse… Dükkanlar, marketler, işyerleri, mağazalar, kısacası aklınıza gelen her yerde çok yoğun bir hareketlilik, çok yoğun bir sirkülasyon var…

Hayırdır?

Erzurum’da salgının sona erdiğine dair bir açıklama yapıldı da, bundan sadece bizim mi haberimiz olmadı yoksa?

Hani sosyal mesafe?

Hani evde kalma gerekliliği?

Hani maske kullanımı ve hani hayati öneme sahip 14 altın kural?

Pabucu dama mı atıldı yoksa tedbirlerin?

Söyler misiniz, ne oldu?

(???)

Ne olduğunu biz söyleyelim isterseniz:

Salgının Türkiye’deki seyri diğer birçok ülkeye nazaran çok daha kontrol edilebilir düzeyde, öyle değil mi?

Kaldı ki, bunu Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da ifade etti; çeşitli ekranlarda boy gösteren Bilim Kurulu üyeleri de…

Ne oldu sonra?

Kaydedilen olumlu bu gelişme, süreci çok daha yönetilebilir hale getirecekken, insanları bir rehavettir aldı ki, hiç sormayın!

Herkes kapıda bacada…

Caddede ve sokakta…

Neymiş, Türkiye’de işler yoluna girmeye başlamış…

Neymiş, vaka sayısı giderek azalıyormuş…

İyi, güzel, hoş da…

Vaka sayısının azalıyor oluşu, yeniden yükselmeyeceği anlamına gelmiyor ki…

Bir bakmışsınız, ikiye katlanıvermiş!

Mümkün müdür?

Evet, mümkündür…

Eğer biz bundan sonraki süreçte seleyi böylesine suya verirsek; değil vaka sayısının artış göstermesi, kaydedilen ölümler bile bir anda fırlayabilir!

Yani?

Yanisi şu:

Tehlike geçmiş değil henüz!

Virüs, hiç ummadığınız bir yerde ve hiç tahmin bile edemeyeceğiniz bir anda sizi bulabilir, sayenizde onlarca ve hatta yüzlercesine de bulaşabilir pekâla…

Bu yüzden…

Yüzüp yüzüp hem de kuyruğuna geldiğimiz bir anda bırakmayalım ipin ucunu…

Aman ha!

Sakın ha!