***
Az bir zaman değil bu.
O tarihlerde doğan bebeler çoktan konuşmaya ve yürümeye başladı.
Ama bizim üniversite henüz emekleyemedi bile.
Yazık!
***
Hatırlarsanız, Erzurum’un dışında 6 şehirde daha üniversite kurulması kararlaştırılmıştı.
O şehirlerde durum nasıl, bilemiyorum ama, Erzurum’da gelinen nokta çok da iyi değil.
***
Malum, Danıştay 10. Dairesi, ETÜ inşaatının durdurulması yönünde karar aldı.
Bu “geçici karar” doğrusu çoğu insan gibi beni de sevindirdi.
Nihai karar da umarım aynı olur ve birileri de payına düşen dersi inşallah alır.
***
Haa ders alınsa ne olur, kayıp yıllar ve toprağa gömülen trilyonlar geri mi gelir?
Ya da o bölgede mahvolan doğal hayat yeniden mi düzelir?
Elbet düzelmez, elbet kaybın telafisi mümkün olmaz.
***
Ama hiç olmazsa yer seçimi konusunda yanlış yapanların, “illa burası olacak” diye dayatanların yüzü kızarır!
Tabi kızarırsa.
***
Halbuki seçilen yerin yanlışlığı konusunda ne çok feryat yükselmişti arşa.
Çokbilmiş edasındakilerin hiçbiri kulak vermedi o feryatlara.
***
Şükür ki, Rab duydu.
Danıştay’ın kararı “sürpriz” ise ki, böyle niteleyenlerin sayısı hayli fazla…
İşte bu açıdan bakıldığında insana “İlahi gibi” geliyor o karar.
***
Burada, müthiş bir mücadele örneği sergileyen Ziraat Mühendisleri Odası Erzurum Şubesi’ni takdir etmeden geçmek, haksızlık olur.
Başkan Adem Yavuz Sönmez ve arkadaşlarını yürekten kutluyorum.
***
Farkındalar mı, bilemiyorum?
Bir sivil inisiyatif olarak ne çok yönlü iş başardılar oysa.
Hemen herkese, şehrin ekâbirlerine, derneklere, cemiyetlere, odalara, kısacası “bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın” mantıksızlığı ile hareket edenlere dersler verdiler ki, müthiş.
***
"Ne yaptılar" derseniz...
Bir; Anayasal haklarını cesurca kullandılar.
İki; Önemli bir hukuk mücadelesi verdiler.
Üç; Kamunun çıkarı için savaştılar.
Dört; Meselelerine sahip çıktıklarını dosta da, düşmana da gösterdiler,
***
Keşke sivil kitle örgütlerinin tümü, örneğin bizim gazeteciler cemiyetlerimiz de Ziraat Mühendisleri Odası kadar meselelerine sahip çıkabilseydi.
Nerdee!
***
Danıştay’ın bu kararına itiraz edenler de var elbet.
Öncelikle de ETÜ yönetimi.
***
Verilen karar nedeniyle sert bir yumruk yemiş boksör gibi sendeleyen ETÜ yönetimi, abuk sabuk açıklamaları ile kendilerine “suç ortağı” arıyor.
Diyorlar ki; “Efendim, o bölgede geçmişte hem havalimanı yapılmış, hem de otobüs terminali. Bugün bize itiraz edenler, o gün neredeydiler?”
***
Aslında haklılar!
O bölge tarım arazisi.
Aynı zamanda kuş cenneti.
Orada havalimanı da olmamalıydı, otobüs terminali de.
Bütün bunların hepsi doğru.
***
Her iki yatırım ve hatta BİM’in deposu da “hatalı” yatırımlardır.
Keşke o beton yığınlarının dikilmesine izin verilmese, keşke kuşların, böceklerin, kelebeklerin hakkına tecavüz edilmeseydi.
Ama olmuş.
***
Şimdi orada yanlış yapılmış, hatalı yatırımlara göz yumulmuş ise…
Bu, yeni hatalara da göz yumulması gerektiği anlamı mı taşır?
Gülünç.
***
Sonuçta ETÜ’nün kurulmak istendiği 4 bin dönümlük devasa mülk, Danıştay kararıyla da “tarım arazisi” olarak tescillenmiştir.
Artık bundan sonrasına bakmak gerekir.
***
Bir yanda duran inşaat, bir başka yanda yıkımı süren Atatürk Üniversitesi’nin çiftlik binaları ve tabi ki eğitim için bina bekleyen öğrenciler.
***
Kendisini sürekli “planlamacı” olarak tanıtan, yaşananların baş aktörü ETÜ Rektörü, acaba ne tür bir “kriz yönetimi” sergileyecek?
***
Arkasında kendisini kayıtsız şartsız destekleyen, “Bize üniversiteyi nerede kuracağımızı ziraat mühendisleri mi öğretecek” çıkışıyla muhalif tüm sesleri bir anda susturan bir Recep Akdağ da yok.
***
Durum vahim.
Ama ETÜ açısından değil!
Burada ciddi bir kayıp sözkonusuysa ki, öyle.
O kaybı yaşayan da garibim Erzurum’dur, başkası değil.