Salgın tehlikesi sürüyor; tabi ülkemiz özelinde ifade edecek olursak, mücadele de bir o kadar yüksek düzeyde…

Bu günler geçecek mi?

Geçecek…

Salgın etkisini kaybedecek mi?

Evet, kaybedecek…

Ve hepimiz çok yakın bir zaman sonra “ne günlerdi!” diyerek hatırlayacağız içinde bulunduğumuz şu anki pandemi dönemini…

Peki, ya sonra?

Öyle ya!

Her etki öyle ya da böyle mutlaka bir tepkiyi doğurmaz mı?

Doğurur elbette…

Dolayısıyla bu salgın döneminden sonra da, sonrasını konuşacağız günlerce ve hatta aylarca… Yani hepimiz eski günlerimize ve günlük yaşantımıza geri dönsek bile bu illetle mücadelemiz yine devam edecek…

Tamam, karantina söz konusu olmayacak, maske takmak yahut sosyal mesafe kurallarına uymak zorunda da kalmayacağız… Ama Koronavirüs öylesine derin izler bırakmış olacak ki hayatımızda; kim bilir daha uzun yıllar bu izleri silmeye çalışmak için uğraşacağız…

*

Bunun çok örneği var…

Tarihte yaşanmış birçok salgın, beraberinde yokluğu, yoksulluğu ve kıtlığı getirmiş… Öyle ki, yokluk ve kıtlığın açtığı tahribat, geçmişte salgınlardan bile çok beter bir hal almış…

Hal böyle iken…

Bugünden tezi yok, salgın sonrası için gerekli stratejileri belirlemeli ve dahi yol haritamıza şimdiden netlik kazandırmalıyız!

Bir misal verelim isterseniz:

İçinde bulunduğumuz salgın döneminde en çok ihtiyaç duyulan neydi?

Dezenfektan ürünler, öyle değil mi?

Peki, bu ürünlerin hammaddesi nedir?

Etil alkol, yani melas, yani şeker pancarı…

Düşünün ki!

Türkiye’nin en verimli şeker pancarını üreten Erzurum’da, aynı zamanda melas, yani etil alkolün üretim tesisi vardı bir zamanlar…

Ne oldu, kapandı…

Demek ki neymiş!

Her şeyi hesaba katmak gerekirmiş… Sadece bugünü kurtarmak değil, yarınları ve muhtemel her türlü senaryoyu düşünmek de icap edermiş…

*

Hem bu sadece pancar için de geçerli değil…

Tarım, hayvancılık ve üretim adına artık aklınıza ne gelirse…

Yani?

Yanisi şu:

Salgından sonra bizi bekleyen hakikat şudur: “üretebilen” ve “kendi kendine yetebilen” ülkeler, kesinlikle ayakta kalabilecek olanlardır…

O halde:

Derhal!..

Acilen!..

Bir en evvel!..

Ve hem de hemen Türkiye’de bir üretim seferberliği başlatılmalı; ekilebilir-dikilebilir ne kadar tarım arazisi varsa, her metrekaresi mutlaka değerlendirilmelidir!

Tarımsal ürünler, endüstriyel bitkiler, hububat ve yem bitkileri üretimine ağırlık verilmeli, buna paralel olarak hayvancılık faaliyetleri de mutlaka ön plana çıkartılmalıdır!

Tıpkı Yüce Kitabımızda anlatılan Hz. Yusuf kıssasında olduğu gibi…

Sözün özü şudur:

Zaman; yarın “esef” duyulacak bir hale düşmemek için bugünden “Yusuf” olma zamanıdır…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.