“Mutluluk bir varış değil, bir yolculuktur”, der Konfüçyüs!

Herkesin, bütün kalem tutan, kelam eden insanların önce olumlu bakması, güzel görmesi, hoş şeyler düşünmesi ile ilgili ayarlarını değiştirmesi lazım. Olumlu yeni bakış açıları geliştirmesi ve etrafa olumlu sinyaller göndermesi gerekir!

Olması gereken bu!

Doğrusu da bu!

Demek istiyorum. Yazmak istiyorum!

Belki de olumlu hayat hikâyelerini görmek isteyen çok, birçok insandan birisiyim; gel gör ki hayat acımasız, insanlar ego sarmalında, “ben” tavan yapmış, iletişim bilgi ve uygulaması yerlerde! Çoğu insanın mutlu olmak, mutlu etmek, iletişim ve saygı gibi bir bilgi ve hedefleri yok!

Oysa iletişim ve nezaket; kırılma noktalarının tamiri için önemli bir maymuncuk!

İletişimin birinci kuralı dinlemek!

İkinci kuralı eski hesapları yeniden açmamak!

Empati yapmak! Çok, çok önemli, ne kadarımız yapabiliyoruz?

Şiddete asla ve asla başvurmamak ve çözüm içinde şiddeti çözüm olarak görmemek!

Fert olabilmek! Akıllı olmak! Kavgalarda; kime ve bana ne faydası var diye düşünmek!

Adalet hakkında fikri olmak! Adaletli düşünmek! Yakınlarımızdan başlayarak kırgınlıkların tamirinde yer almak, adaleti ve doğruyu (hakkı) tavsiye etmek!

TV programlarında şiddet, cinayet, aile içi diğer rezaletlere bakıyorum. Cinayet işleyerek gömmek, kuyulara atmak, yakmak! Ve aile fertlerinin bu cinayetlerden bilgelerinin olması ve sessiz kalmaları! İmdat! Diyorum ki; bunlar gerçek yaşamdan enstantaneler mi acaba? İnanılmaz, yoksa senaryo mu?

Eşe, çocuğa, doktora, sağlık çalışanına, yolda yürüyen masuma, köşesine çekilmiş, hali takati kalmamış yaşlılara, evlenmek istemeyen kadına, boşanmak isteyen kadına şiddette dair o kadar haber, o kadar program var ki; dehşete kapılmamak mümkün mü? Yangın varken nasıl mutluluğa yolculuk yapılabilir ki?

Toplu taşıma araçlarında yaşlılara yer vermeyen gençlerden, ana babasına, akrabasına ilgi göstermeyen, kaba, nezaketsiz, zorba, gelişime ve doğruya ve bilgiye kapalı ey insanlık, senin inancın sahi nedir? Neye inanıyorsun? Aynı Allah’a aynı dine inanmamız düşünülebilir mi?

Bütün toplumun eğitici programlara ihtiyacı var!

Kibarlık, nezaket, saygı için bütün toplum eğitilmeli. İlk yapılacak yatırım ne köprü ne yol ne bina yapmak; önce eğitim!

Çok büyük nezaket programlarına acil ihtiyacımız var! Acilen okumaya, insanları okutmaya teşvik edici, aydınlanmak için kafalarda mumlar yakmaya ihtiyacımız var! Karanlık kafalara kapıları aralayarak ışığın sızmasını sağlamak lazım!

Ey öğretmenler, muhtarlar, imamlar, basın mensupları, medya, belediyeler, her ebeveyn, her bir özel veya tüzel kurumun her bir birim amiri, kültür ile ilgili resmi kurum ve kuruluşlar neredesiniz? Önce ve aslında sizden başlamak lazım! Çünkü toplumun asıl ve çok büyük derdi olan cehaletle savaşmaya başlamadan önce sizin eğitimlere ihtiyacınız var!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Çetin ekren 2022-04-03 15:17:02

Cep telefonları hayatımıza girdiginden beri günden güne bu bahsettigin şeyler toplum olarak hayatımıza girdi malesef.bilgiye ulaşmak kolay oldu ama bilgi için tikladigin bir şey yanında bir çirkinlik sundu.genc cocuk yaşlı herkesi esir etti kendine..ve toplum olarak bunlara alıştığımız için ilgi alaka ve dikkat çekende bu programlar oldu ve reyting bunlara yağdı.ama çıkıp bir devlet büyüğü bir kurum kuruluş bunları yasakladik diyemiyor lar herkes koltuğundan korkup aman ya banane diyor...