Pandemi birçok şeye dikkat etmediğimiz veya gözümüzden kaçan yine birçok olayı görmemize yol açtı.

Bunlardan birisi de öğretmenlerimizin görevlerini ne kadar fedakarcayaptıkları.

Torunum bu yıl Sabancı İlköğretim Okulu’nda birinci sınıfa başladı.

Birkaç hafta yüz yüze eğitim gördü.

Sonra artış gösteren Kovit-19 nedeniyle okullar da eğitim ve öğretime ara verildi.

Eğitim ve öğretimin evlerden uzaktan yapılmasıkararlaştırıldı.

İnternet üzerindenyapılan eğitim sabah 09.10 başlıyor, 30 dakika ders 10 dakika ara verilerek altı ders yapılıyor.

Çocuklarımız bilgisayar karşısında saat 13.00’ kadar sınıf ortamını yakalamaya çalışıyorlar.

*

Buraya kadar anlattığım herkesin bildiği ve yaşadığı olaylar.

Benim dikkat çekmek istediğim nokta öğretmenlerin çocukların eğitimi noktasında ne kadar sabırlı, ne kadar özverili ve ne kadar candan davranışlarıdır.

Veli çocuklarıyla birlikte sınıf ortamını görmedikleri için öğretmenlerin davranışlarını bu denli bilmiyorlardı sanırım.

Okuldan çıkan çocuğuna veli ‘Nasıl geçti bugün okul?’ diye soruyor, aldığı cevapla yetiniyordu.

Sınıf ortamları evlerin odalarına kadar taşındığı şu günlerde tüm veliler çocuklarıyla birlikte birçok olaya da şahit oluyorlar.

Çocukların davranış biçimlerine,

Çocukların derse ilgi duyup duymadıklarına,

Öğretmenin o çocukların dikkatini derse nasıl yönlendirdiğini bizzat görüyorlar. 

Öğretmenin hele hele okula ilk başlayan birinci sınıf öğrencileriyle olan irtibatlarını görünce gerçekten öğretmenlik mesleğinin öyle ayda 3-5 bin liraya yapılabilecek meslek olmadığına da sanırım hak veriyorlardır.

*

Okulu’nun Müdürü Abdurrahman Düzgün bey, Sabancı’dan önce görev yaptığı diğer okullarda da ne kadar çalışkan, hassas, liyakatli bir yönetici olduğunu kanıtlamış bir eğitimci.

Okulda görev yapan öğretmenlerin de cansiperane çalıştıklarına şahit oluyoruz.

Torunum Zeynep Zülal’in Öğretmeni Mine Yücel Hanımefendi, diğer öğretmenler gibi çocuklara ilgisi, sabrı, öğrencilerine sevecen tutumu gerçekten parmak ısırtacak cinsten.

Bu başarılı öğretmen öğrencileriyle ilgilenmekle yetinmiyor, velileri tek tek arayarak bilgi paylaşımında bulunuyor.

Böylece işini ne kadar ciddiye aldığını kanıtlamış oluyor.

Bir öğretmenin 20-30 öğrenciyle tek tek ilgilenmesi,

Onları hayata hazırlaması o kadar kolay değil.

Biz veliler olarak bile çocuklarımıza karşı yeri geliyor o kadar sabırlı ve sevecen davranamıyoruz.

Birçok veliden dinledim,

‘Vallahi çocuklarla bir öğretmen gibi ilgilenmek çok zor, dişlerimi sıka sıka bir hal oluyorum, sinirlerime hakim olmak için çaba gösteriyorum’ gibi serzenişte bulunuyorlar.

Veli çocuğuna karşı bu tutum ve davranış içerisine giriyorsa, ‘Bana ne elin çocuğu, neden bu kadar ilgileneyim’ demiyor öğretmenlerimiz.

Sabırla, metanetle, bilgisiyle, nezaketiyle çocuklarımızı, torunlarımızı yetiştirmeye çalışıyorlar.

Hz. Ali'nin ‘Bana bir harf öğretenin kölesi olurum’ anlamlı ifadesi öğretmenlik mesleğinin ne kadar kutsal bir meslek olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır.

Hele pandemi sürecini de göz önüne koyarsak,

Bu sürecin gizli kahramanların birisi de öğretmenler olmuştur.

Eğitimin en önemli öğesi olan öğretmenlerimizin kıymetini bir kez daha bu süreçte anladık sanırım.

Öğrencileri için gönüllü olarak yaptıkları bu çalışmalar öğretmenlerimizi yüreklere nakşetmiştir diye düşünüyorum…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.