"Arabacı fakir Müslüman terbiyesinin bütün iyi taraflarını toplamış gibi, merhametli bir adamdı. Atına ‘Velinimet’ adını koymuştu.
Hayvanın yorulmaması için üç kişiden fazla yolcu almaz, yokuşlarda kendisi inerdi."
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Aydaki Kadın romanından not ettiğim bu hikâyeciği sosyal medya mecralarımda paylaşınca bir dostum telefon etti. Aramızdaki konuşmaya kulak misafiri olmak ister misiniz?
- Bu altı çizilip ezberlenmeye layık satırları okuyunca hatırıma bizim asil milletimizin huyunu suyunu yansıtmayan hoyrat bir fıkra geldi. İzninle anlatayım onu, sonra söyleyeceklerim var.
- Buyur lütfen, seni dinliyorum.
- Faytonların şehir içi ulaşımın gözdesi olduğu eski devirlerde, şehrin birinde şişman mı şişman bir adamcağız faytoncu dayımıza yaklaşıp, gitmek istediği yeri tarif etmiş.
Müşteriyi baştan aşağı süzen sevimli faytoncu yüzünü ekşitip ‘hayır, hem yolun yokuş, hem de atlarım hasta, götüremem’ demiş. Müşteri bu nazlanma karşısında meselenin fazla kilosu olduğunu anlamış, oldukça yüksek bir ücret teklif etmiş.
Faytoncu emi, bir ata, bir müşteriye bakmış, alacağı parayı tartmış zihninde ve kararını bildirmiş: ’Tamam ama şöyle soldan bin. Atlarımın birinin sol gözü kördür, zavallı hayvan görmesin seni.’
- Dostum, fıkra kötü bitti. İnsan denen mahlûkun arasında epey kurnaz, hilebaz tipler vardır, bilirim. Ama fakir Müslüman terbiyesini hayatına tatbik edenlerin sayısı daha fazladır, onu da bilirim. Aslında davranış asaletinin fakirlikle, zenginlikle çok alakalı olduğunu sanmıyorum. Bir karakter meselesi bu. İnanç ve kültür mayası, şehrin terbiye kalıbı etkili olur insan davranışlarında.
- Elbette öyle. Senin paylaştığın güzel hikâyecik dedelerimizin karakter kodlarına nüfuz eden üstün hasletlerdi. Ne güzel insanlar tanıdık ömür sahnesinde. Sahabe huylu, melek mizaçlı dedelerimizin, baba dostlarımızın nurlu çehreleri gönül ekranımızdan hiç eksik olmaz. Eski kitaplar sağlam seciye abidesi şahsiyetlerin örnek hayat öyküleriyle doludur. Elbette zamanenin hoyrat yan etkileri hırpaladı, bozdu bazı hasletlerimizi, ama hepten ortadan kaldıramadı. Gam çekme millet yine aynı millet.
- Ben de fakir Müslüman terbiyesi tanımı ile tarif edilen muhterem insan tipinin hâlâ toplumun ana eksenini oluşturduğuna inanıyorum. Günlük hayatta bu tanıma uyan nice güzel insan davranışına tanık oluyorum. Ticari ilişkilerinde gri alan, kör nokta bırakmayan esnaf, usta, yönetici, memur dostlarımızın sayısı öyle çok ki, Allah daha da artırsın. Şöyle bir hayalim var; yeryüzündeki tüm Müslümanlar bilimde, teknolojide, ticaret ve sanatta öncü ve önder olsunlar. Üretken kişiler, zengin bireyler olsunlar. Çok dünya malı kazansınlar, ahlaki değerlerini yitirmeden, ahiretlerini berbat etmeden.
Bilmem bu kanaatime katılır mısınız? toplumun her ferdi fakir Müslüman terbiyesine sahip olduğu gün 'terbiyeli toplum' düzeyine yükselmiş oluruz.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.