Malum bir salgın var ortada ve içinden geçtiğimiz sürece de herkes yabancı…
Kim, neyin nasıl olacağını, bu illetin etkisini ne zaman kaybedeceğini, yarınların bize neler getireceğini bilmiyor, bilemiyor…
Ne var ortada peki?
Tahminler… Sadece tahminler…
Şimdi…
Böyle bir ortamda çok daha fazla ihtiyaç duyduğumuz şey nedir sizce?
Moral değil midir?
Motivasyon değil midir?
Endişeyi ve kaygıyı azaltmaya yahut ortadan kaldırmaya yönelik adımlar değil midir?
Evet, öyledir…
Kim ne derse desin, kim ne anlatırsa anlatsın; hakikat budur…
Bu süreç atlatılacaksa eğer, bilinmelidir ki moralle, motivasyonla, inançla; çok daha az kaygı ve endişe, ilaveten sıfır panikle atlatılacak…
Peki, bu morali ve motivasyonu topluma kim aşılayacak?
Kamu aşılayacak…
Yani belediyeler… Yani üniversiteler… Yani kurumlar… Yani STK’lar…
Birileri diyor ki:
- Belediyeler şov yapıyor!
Sebep?
Koronavirüs’e karşı mücadele çalışmaları şova dönüştürülüyormuş-muş…
Bak, bak, bak!
Şimdi bu aklı evvellere demek lazım ki; kamunun, halkın yanında olduğunu göstermesi ne zamandan beri şov yapmak oluyor?
Hele ki, kamunun yanımızda olduğunu bilmeye ve hissetmeye hem de en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde…
Gelelim en başa…
Ne dedik yazımıza başlarken?
Moral, moral, moral…
Bakın, bunu bugün biz demiyoruz…
Bundan bin yıl önce İbn-i Sina da demiş salgınla mücadele için…
- Moralinizi yüksek tutun, demiş…
- Korkmayın, korkutmayın, demiş…
Tabi İbn-i Sina bunu derken; salgınla yahut hastalıklarla mücadelede psikolojinin önemine dikkat çekmiş aslında…
Yani?
Yanisi şu:
Bırakın saçma sapan işlerle uğraşmayı!
Bırakın bu süreçte bir şeyler yapmaya çalışan belediyelere çamur atmayı!
Bırakın puslu havanın çökmesini bekleyen çakalların ekmeğine yağ sürmeyi!
Bırakın moralleri bozmayı!
Bırakın bu işleri!
Bırakın!
