Dün sabah dostum Prof. Dr. Mehmet Dumlu’nun annesi Esma Hanımefendi’nin vefat haberini aldığımda hemen yanına koştum. Salgın var lütfen gelmeyin, telefonla üzüntümü paylaşmanız yeterli, bu gibi durumlarda küsmece ve darılmaca olmaz demesine rağmen mezarlığa kadar gittim. Ancak namaza ve defin işlemlerine yetişemedim. Dumlu hoca annesinin mezarının başında annesine ithafen bir konuşma yaptı. Bu konuşmayı çok değerli bulduğum için siz okurlarımla hocamızdan izin alarak paylaşmak istedim. Olurunu aldım ancak bir not eklememi de rica etti.
“25 Mayıs 2021
Bugün, beden ve zihin enerjisini gıda üretmek ve dağıtmak için birleştirerek hakkın istediği şekilde yaşayan, amel defteri olarak nasırlı ellerini, çatlamış ayak tabanlarını ve buruşuk alnını kullanan bir emek işçisi bedenini toprağa ekerek ruhuyla arşa uçmuştur......
Toprağa ekilen bedeni kol emeğinin temsilcisi olarak yeşerecek çınar gibi yeşerip ateşli ruhlara serinlik verirken, göklere uçan ruhu ile akıl ve zihin işçiliğinin temsilcisi olarak kendinden sonraki akıllara kutup yıldızı gibi, gökyüzünün en parlak yıldızı olan Sirius yıldızı gibi yön gösterecektir. Bu kol ve akıl emekçisi yüce şahsiyetin toprakla olan dostluğu dostlukların, yeşerttiği tohumlar muhabbetin, cesaretin sembolü olarak ruhlara yerleşecektir.
Bu kol emekçisi ekmeğini taştan çıkarmış, taşta ekmek yoksa taşı akıl işçiliği ile ekmeğe çevirmiş olan emektarların sayısı bugün bir tane daha eksilmiştir.....
Soğan yetiştirirken, toplarken gözleri yaşaran bu emekçi bilgelerin sayısı azaldıkça marketlerde soğan bulamadığı için gözleri yaşaranların sayısı artmıştır...
Ellerini kazma ve kürek olarak kullanıp kendi rızkını dostu olduğu topraktan temin eden, bulduğunda paylaşan, bulamadığında yenisini yetiştiren bir bilge, topraktan ödünç aldığı atomlarını ona iade için toprağa girmiştir....
Kendi ihtiyaçlarını devlete yük olmadan temin eden, imanını kelamla değil ameliyle kazanan; gereğinde mühendis, gereğinde hekim, gereğinde veteriner gibi çalışarak her alanda işlevsellik kazanmış olan bu bilge, bilgeliğini gençlere hibe ederek bu dünyadan göçmüştür.
İnanıyorum ki kıldan ince kılıçtan keskin olan sırat köprüsü senin ve senin gibiler için sonsuz genişlikte ve sarsılmaz ışıklı bir yol olacaktır.
Alemlerin rabbi olan Allah’ın sizi cennetine almaktan başka seçeneği yoktur.....
Bizim bu emanet vatanda rahat yaşamamız için canlarını feda eden şehitlerle beraber;
Bize bilimi hayatları pahasına miras bırakan akıl emekçisi âlimlerle beraber;
Bize sağlıklı bir hayat yaşamamız için tarlada çayırda aç susuz çalışan ve canından olan kol işçisi köylülerle beraber melekleri kıskandıracak bir yolculuğa çıktın.......
Sana ve senin gibilere açılmayacak cennet kapısı yoktur....
Yolun açık olsun anneciğim
Uğurlar olsun....
Böyle kaliteli bir hayat ve ölüm bana da nasip olsun
Amin….” Prof. Dr. Mehmet Dumlu
Bana da şu cümleleri eklememi müsaade ederseniz sanırım: Esma teyzem ne mutlu sana: Binlerce insana aklı ve elleriyle şifa kaynağı olmuş, yüreği insanlık için çarpan, emeğini ve bilgisini insanlık için esirgemeyen böyle bir evladın annesisin. Bugün ne senin ne de oğlunun üzüleceği gün değil, her ikinizin sevinçli günüdür. Sen gerçek mutluluk yurduna geri döndüğünde geride bizlere böyle bir evladı emanet ettiğin için bahtiyarsın. Böyle bir evladın da senin gibi bir annesi olduğu için bahtiyardır.
Esma teyzem mutluluk yurdunda rahat uyu. Ruhun şad olsun. Allah rahmetiyle muamele etsin. ” Âmin.
Not: “Bugünlerde anneme her türlü yardımı esirgemeyen Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Kardiyoloji, Göğüs Hastalıkları Kliniği çalışanlarına, yanımızda bulunan, bulunmak isteyen ve bulunamayan tüm dostlara, üniversitemize ve bu şifa hizmetlerini tesis eden devletimize ve milletimize şükranlarımızı sunarız.” M.Dumlu Aydın