Vedat REFAYELİ
Artık kullanımı giderek yaygınlaşan, bugün her yaşa hitap eden dokunmatik telefonların kuşku yok ki faydalarını say say bitiremezsin.
Başta Whatsap, selfie, video ve fotoğraf imkanları olmak üzere bir çok uygulamasından da faydalanılan telefon, özellikle de sosyal hayatın içinde olan bizler için olmazsa olmazlardan biridir.
Herkes gibi ben de artık telefonsuz yapamıyor, nereye gidersek gidelim, yanımızda cüzdan olmasa dahi telefon illaki oluyor, olmalı.
Telefonsuz bir hayat düşünülmez cümlesini sanırım sadece bir tek ben kullanmıyorumdur.
Ama bazıları var ki, tamamen bu dünyanın çok uzağında.
Onlar adeta parmakla gösteriliyorlar.
Telefonları var ama eski tuşlu model kullanıyorlar ki, bize göre elindeki telefon bile sayılmaz, çağrı cihazından başka bir şey değil.
Erzurumlu folklör araştırmacısı ve eğitimci Muhsin Koç, işte bugün bir çocuğun bile nimetlerinden yararlandığı dokunmatik telefon dünyasına yabancı ama gördüğüm kadarıyla bu durumdan hiç de huzursuz, rahatsız değil.
‘Ben böyle huzurluyum ve mutluyum’’ diyen ve bu konuda inadım inat diye direten Muhsin Koç’un bu anlamda yalnız olmadığını da görüyorum ki, saygı duymaktan başka yapacak bir şeyimizin olmadığını da gayet iyi biliyorum.
Editör