HULUSİ SEVEN’E VEFA

Erzurum’un değerlerinden Hulusi Seven Ankara’da gerçekleştirilen bir etkinlikle anıldı.

24 Kasım 2013 Pazar 22:26
HULUSİ SEVEN’E VEFA
Erzurum İktisadi Sosyal Araştırma ve Yardımlaşma Vakfı (ESAV) tarafından organize edilen geceye Ankara'daki Erzurumluların yanısıra İstanbul'dan da çok sayıda katılım oldu. Hulusi Seven'in ailesi ve yakınları da vefa ve saygı gecesi etkinliğinde hazır bulundu.
ESAV Başkanı Veysel Karani Aksungur; vakıf faaliyetleri kapsamında bir çok etkinlik gerçekleştirdiklerini, siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel etkinlikler kapsamında Erzurumluluk irfanın hazzını yaşadıklarını ifade etti.  Erzurum un yetiştirdiği ve  iz bırakan şahsiyetler arasında yer alan Hulusi Seven'i anmanın ayrı bir öneminin olduğunu kaydeden Aksungur,  değerlerimizi kaybetmeden, anmanın ve genç nesillere tanıtmanın bir görev olduğunu vurguladı
 Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Doç.Dr. Cengiz Şengül de Hulusi Seven'in hayatı ve eserleri ile ilgili bilgiler aktararak, Seven ile ilgili hazırladığı eseri yakın bir zamanda okurlar ile buluşturacağı müjdesini verdi.
Yapılan konuşmaların ardından,  ESAV bar ekibi Saadetttin Akatay’ın Bar şiiri eşliğinde gösteri yaptı.
Etkinliğe katılan Erzurumlu Sanatçılar Mükerrem Kemertaş, Nurullah Akçayır, Kubilay Dökmetaş ve Semra Algül Oflaz, Hulusi Seven'in derlediği türküleri seslendirdi.
Duygusal anların yaşandığı gecede Mükerrem Kemertaş, Hulusi Seven 'e ait bir eseri icrasında göz yaşlarına hakim olamadı ve seyirciler tarafından ayakta alkışlandı.
Kemertaş, ‘Oduncular kısa keser odunu’, ‘Yükü yükledim kediye’,’Elagözlüm ben bu elden gidersem’, ‘Huma kuşu yükseklerde seslenir’, ‘Bir melek simadır aklımı alan’, ‘Can dedimki can diyesen’ gibi bir çok eserin  Hulusi Seven tarafından Türk Halk Musikisi repertuarına kazandırdığının altı çizdi.
 Program sonrası, ESAV Başkanı Veysel Karani Aksungur, Erzurumlu eski bakanlardan Selahattin Babüroğlu ile birlikte, İstanbul'dan gelerek geceye katılan Hulusi Seven’in büyük oğlu Mehmet Seven'e bir plaket sundu.. Mehmet Seven de Ankara'daki Erzurumluların babası için düzenlediği anlamlı gece için organizeyi gerçekleştiren ESAV başkanı Veysel Karani Aksungur'a bir şilt takdim etti.
HULUSİ SEVEN KİMDİR?
13 Mart 1924 tarihinde Erzurum’da (DADAŞ)doğdu. Eski adı Çağlayan olan Kurtuluş ilkokulu’nda 4 yıl okuduktan sonra Gazipaşa İlkokulu’ndan mezun oldu. Rahmetli Hafız Ömer Duygun sınıf arkadaşıydı. İlkokul sıralarında gerek hocalarından, gerekse kiracıları olan bestekâr Fehmi Tokay’ın teşvikiyle musikî dersleri almaya başlayan Hulusi Seven, okul müsamerelerinde türkü okumaya başladı. Aynı zamanda Fehmi Tokay’ın “Gördümse seni ruhuma gir oy demedim ya”, “Gelmedin bir kerradan mada neden, başka hiçbir şeyle gönlüm dolmuyor” adlı iki eserini okul müsameresinde okudu.
Babasının yakın dostu olan Sıtkı Dursunoğlu, ortaokul müzik öğretmeni Şah İsmail ve onun vasıtasıyla tanıştırdığı Halkevi Başkanı Murat Uraz’ın katkıları ile Halkevi müzik faaliyetlerine katıldı. Aynı yıllarda Erzurum Halkevi’nin Türk Halk Müziği Korosu’nun başında Faruk Kaleli bulunmakta idi. Reşat Budak ile birlikte Murat Uraz’ın odasına gelen Hafız Kaleli, Hulusi Seven’e gereken ilgiyi göstererek derslerini ihmal etmemek şartıyla Halkevine gelmesini istedi. Ertesi gün, Hacı Hafız Hamit Efendi’lere babasıyla meşke davet edilen Seven’e, Faruk Kaleli hoca: “Hulusi bak, hoca senden müsamerede okuduğun “Çıkar yücelerden haber sorarım” uzun havası ile, babanın İbrahimiye’sini ve Emrah’ın Müstezat’ını istiyor. Onların peşine de bağlantı olarak bir türkü seçersin.” Dedi. Kendisinden istenenleri yerine getiren Hulusi Seven, bağlantı olarak “İkbale zeval erse ne var, sende kemal var” eserini okuyup bitirdikten sonra elini öptüğü Hamit Hoca’nın duası ve övgüsünü aldı. 1940’lı yıllarda parlayan bu güzel yeteneği, Erzurum Halkevindeki çalışmalarıyla daha da gelişerek kısa sürede Erzurum ve çevresinde ün kazandı.
Halkevinde musiki çalışmalarının yanı sıra Erzurum barları çalışmalarına da katılan Hulusi Seven, burada yapılan müsamerelerde, gecelerde görev alıyordu. Ayrıca Faruk Kaleli’nin Erzurum’un Kurtuluşu için hazırladığı Ankara Radyosu programlarına da iştirak ediyordu. Faruk hoca vefat ettiği 1947 yılında, Ankara için hazırladığı programın provasında rahatsızlandı ve Sıtkı hocaya “Hocam ben durumumu pek iyi görmüyorum, hastaneye yatayım belki düzelirim.” diyerek Hulusi Seven’e döndü: “Ben gelemezsem sen çocukları idare et. Senin provanı yapmadık, sen radyo programına Huma kuşu, Nezaket vaktinde servi bülendim ve tatyanları mutlaka al, diğerlerini kendin seç” dedi.
 Ankara Radyosu Hatıraları:
Ankara’ya gidildi. Provada Muzaffer Sarısözen, Neriman Altındağ, Tanburi Cemil Bey Faruk hocanın durumuna çok üzüldüler. Hulusi Seven, hocasının tembih ettiği türküleri okuyacağını Mesut Cemil Bey’e söyleyince o da: “Hulusi evladım, senin hocan baban sayılır. Baba arzusu bir vasiyettir, bende onun arzusunu yerine getirmeni istiyorum” dedi. “Yandı canım tende ey ruh-i revanım bir su ver” türküsünü çok beğenen Mesut Cemil, Sarısözen’e döndü ve: “O kadar güzel eser ki, kahveden saraya kadar hitap eder. Eser ne kadar güzelse Hulusi Seven oğlumda o güzel sesi ve icra kabiliyeti ile esere değer kattı” dedikten sonra bu türkünün menşeini sordu. Hulusi Seven; türkünün sözlerinin Erzurum Tivnik Köyünden şair Kâmi’ye ait olduğunu, tatyan olarak ta Hafız Hamit Efendi’nin yapıtı olduğunu anlattı.
ERZURUM’A DÖNÜŞ:
Mesut Cemil Bey, Hulusi Seven’in Ankara’da kalmasını istedi ve radyoya alabileceğini söyledi. Hulisi Seven ise teşekkür ederek kalamayacağını bildirdi. Bu olayı telefonla Faruk Kaleli hocasına anlattı. Çok sevinen hocası, 12 Mart akşamı Ankara’daki programı radyodan dinleyeceklerini, başarıları için dua ettiklerini söyleyerek telefonu kapattı. Onüç Mart sabahı Ulus’ta, hemşeri Naim Çap’ın otelinde toplanıldı. Programı çok beğenen Ankara’daki Erzurumlular, Seven ve ekibini üç gün misafir ettiler.
 Ankara’dan Erzurum’a dönüldü. İstasyonda Halkevi temsilcilerinin de bulunduğu sıcak bir karşılama töreni yapıldı. Aynı günün akşamı Halkevinde oynanan “Zoraki Takip” adlı piyes izlendi. Bu piyeste; Sabahattin Bulut, Arif Akın (Karga), Dıllo Fahri ve Maça Sami rol almışlardı.
ERZURUM HALK OYUNLARI VE TÜRKÜLERİ DERNEĞİ:
 Yıllar yılları kovaladı. Hulusi Seven’in çalışmaları daha hararetli ve verimli bir şekilde devam etti. Yurt içinde ve yurt dışında yapılan festivallerde, kendisinin de yer aldığı bar ekibi dünya birincilikleri kazandı. Ailesinin tek erkek evladı olan Seven, babasının işlerine yardımcı olmak üzere ticaret sebebiyle gittiği illerde yöre türkülerini de teybe kaydetti. Faruk hocadan sonra da çalıştırdığı öğrencileriyle bu türküleri meşk etti.
 Kars’ta yaptığı askerlikten sonra Erzurum Halk Oyunları ve Türküleri Derneği’ni kurdular. Yönetim kurulunda; Hilmi İncesulu, Muhtar Dursunoğlu, Turan Bilgin, İhsan Ertugay, İhsan Taftalı, Sebahattin Bulut, Nimet Gezmiş, Nihat Demiryürek, Şeref Uludağ, Hulusi Seven, İhsan Coşkun Atılcan ve Bahattin Merdal görev almışlardı. Yürütülen dernek faaliyetleri arasında halk müziği bölümü hocalığını üstlendi. Zaten Kaleli hocada, sağlığında bu görevi üstlenmesini istemişti. İsmet Danış klasik koronun başında; İhsan Ertugay, İhsan Taftalı ve İhsan Coşkun Atılcan’da bar çalışmalarının başındaydı.
 ERZURUM RADYOSU’NUN YAYIN HAYATI VE DOĞUDAN SESLER KOROSU:
 On Mart kutlama gecelerinin birinde Sarısözen’in Yurttan Sesler Topluluğu Erzurum’daydı. Hulusi Seven’de kendi ekibiyle konser verdi. Başarılarını gören Muzaffer Sarısözen, Seven için şu ifadeleri kullandı: “Hulusi bey, sizi bir daha tebrik ediyorum ve samimi olarak söylüyorum; koronuz tüm elamanları ile birlikte bu konseri icra etmeye lâyık ve muktedir. Artık bundan sonra bizlere ihtiyaç duymazsınız, çünkü yakın zamanda Erzurum Radyosu yayına başlayacak ve burada yetişen saz ve seslerden faydalanacağız.”
 …Ve müjde validen geldi. Ankara’dan gelen teknisyenlerle T.M.O Bölge Müdürlüğü binasında deneme yayınları başladı. Erzurum Doğudan Sesler Korosu ismiyle türküler yayınlamaya başlandı. Hulusi Seven’in gününün büyük bir kısmı radyoda geçmeye başladı. Bir zaman sonra yurt dışıyla bağlantılı ticaret hayatı yüzünden radyo ve koro çalışmalarına eskisi kadar zaman ayıramaz oldu. Bu sebeple koro şefliğini Suat Işıklı’ya devrederek ayrıldı. Zaman zaman derneğe gitti geldi, arkadaşlarının yanında oldu. Bu arada İstanbul’a yerleşen Hulusi Seven, Hac farizasını yerine getirdikten sonra ticari faaliyetlerine ayırdığı mesainin büyük bir kısmını çocuklarına bıraktı. 3’ü kız, 3’ü erkek olmak üzere 6 evlat sahibidir. Oğullarından Ethem Seven, uzun yıllar İstanbul’da Erzurumlular Vakıf Başkanı olarak görev yapmış, 13 Temmuz 1999 tarihinde hayata veda etmiştir.
1946’da Muzaffer Sarısözen ve Mesut Cemil tarafından keşfedilen Hulusi Seven’in, elbette ki radyoya girmesi gerekirdi. Erzurum türkülerini, uzun havalarını bilen ve çok iyi icra eden, Seven’e radyo teklifi yapılmıştır. Onu, herkes Erzurum Radyosunun ilk korosunu yöneten bir büyük şef olarak görecektir. Hulusi Seven; Erzurum türkülerini titizlikl0e koruyan, otantik unsurlarının zerresine dokunmadan okuyan, öğretip yayan, büyük bir sorumluluk içerisinde hizmet vermekte olan has bir Erzurumludur. Erzurum türkülerinin önemli bir kaynak kişisidir. TRT repertuarına, 7’si uzun hava olmak üzere 17 eser kazandırmıştır. Bunlar arasında “Azeri ağzı” türkülerde vardır.
 THM REPERTUARINA KAZANDIRDIĞI TÜRKÜLER:
 Oduncular kısa keser odunu, Yandı canım tende ey ruh-i revanım bir su ver, Yükü yükledim kediye, Çıktım tandır başına, Ela gözlüm benbu elden gidersem, Erzurum’un dağında, Yayığımı kurdum düze, Yayla suyu yan gider, Al işliği al eyle, Can dedim ki can diyesen, Bir melek simadır aklımı alan , Bu dağlar kömürdendir (uzun hava), Huma kuşu yükseklerden seslenir (uzun hava), İki bülbül figan eder bir güle (uzun hava), Kara gözler sürmeli kara gözler (uzun hava), Kömür gözlüm ne gezersin bu bağda (uzun hava)

Editör

Son Güncelleme: 24.11.2013 22:28
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.