Muhammed yaralandıktan sonra onu Türkiye’ye kaçıran ve hastanede başından ayrılmayan dayısı Abdurrahman İşler, yeğeninin ölümünü beklerken Türkiye’ye geçme planı yaptıklarını ve tek kurtuluşlarının Türkiye’de olacağını düşünerek sınıra kadar Muhammed’i bir kamyon kasasında getirdiklerini anlattı. İşler, yeğeni Muhammed’in vücudunun yüzde 75’i yandığını ve günlerce acılar içerisinde kıvrandığını söyledi. İşler, “Esad’ın ordusu tarafından şehrimiz bombalandı. Bizim olmadığımız bir anda yeğenimiz sokakta arkadaşları ile oyun oynarken bombaların altında maruz kaldı. Bombanın etkisiyle çok sayıda bina yıkıldı ve yeğenim de yıkılan bir binanın enkazı altında kaldı. Daha sonra annesi bombalanan sokağa girdiğinde en kaz altından Muhammed’i elleri ile çıkardı. Bombanın meydana getirdiği ateş kütlesinde vücudu yanan yeğenimi, ilk önce yeterli materyali bulunmayan Halep’teki bir hastaneye götürdük. O anda hastane ağzına kadar doluydu. Bir sedyede 3 kişi taşınıyordu. Yeğenim de ağır yanıkları ile saatlerce kendisine sıra gelmesini bekledi. Kendisine sıra geldiğinde de sargı bezi ve ağrı kesici bulunmadığı için yaraları açık bir şekilde tedavi edilmeye çalışıldı. Bir ay boyunca ölümle yaşam arasında gidip gelen Muhammed’i Türkiye’ye geçirmeye karar verdik. Bir kamyon kasasında sınıra kadar getirdik. Sınırda ağır yaralı yeğenimi geri çevirmeyen Türk yetkililer, yeğenimi alıp acilen hastaneye kaldırdı. Sonra Erzurum’a gönderildik. Burada her türlü müdahale yapıldı. Yaraları sarıldı ancak, savaşın izini bir ömür boyu silemeyecek. Bize sahip çıkan Türkiye devletine teşekkür ediyorum” dedi.
Doktorlar, 10 gündür kontrol altında tutulan Muhammed’in durumunun her geçen gün iyiye gittiğini açıkladı.