Sevgili okurlarım…
Erzurum’un önemli değerlerini, yaşlı çınar ağaçlarımızı, sizlerle zaman zaman buluşturacağımı dile getirmiştim. Kendisi ile 3 saat gibi uzun bir süre sohbet ettik. Ekrem Dumanay amca, babacan, misafirperver, sevimli, tam bir Anadolu insanı.
1936 Erzurum doğumlu, terzi, yani günümüzün modacısı. Bu mesleğe 13 yaşında çıraklıkla başlamış. Kendiside önceki yazımda, sizlerle tanıştırdığım mest ustamız Sırrı amca gibi yarım asrı geçen bir süredir bu zanaatı yapıyor.
Hayat hikayesini dinlerken beş kız, beş erkek evlat olmak üzere, on çocuk sahibi olduğunu öğreniyorum. Ekrem amca onları okutabildiği kadar okutmuş. Kendisi boş durmuyor, halen Tebriz kapı Üç Kümbetler bölgesindeki nostaljik küçük atölyesinde mesleğini icra etmeye devam ediyor.
1960 yılında Ankara Etimesgut askeri dikimevinde 24 ay askerlik yaptığını, burada komutanlarının askeri kıyafetlerini diktiğini ve eşlerine de zaman zaman dikiş dersleri verdiğini anlatıyor bizlere.
Onunla sohbet ederken elinde dikmekte olduğu bir elbise dikkatimi çekiyor. Elbiseyi kendi üzerine de giyerek büyük bir heyecanla bana gösteriyor. Bu elbise dadaş folklor kıyafetiydi. Çok güzel ve özenle hazırlıyordu kıyafetleri. Kimlere diktiğini sordum. Bu kıyafetlerden kimlere dikmiyordu ki; 2011 Üniversiad Kış Olimpiyatlarında giymek için, Sayın Mehmet Kocatepe, Bekir Korkmaz, Fatih Cintimar, Yusuf Ayçiçek, Kenan Hoca, Murat Hoca ve daha bir çok önemli değerler için hazırlıyordu bu kıyafetleri. İşlerini yetiştirebilmek için çok yoğun çalışmasına rağmen, bana vakit ayırdığı için kendisine birkez daha teşekkür ediyorum.
Dadaş folklor kıyafetinden başka ne tür kıyafetler diktiğini sorduğumda; neler dikmiyordu ki; her türlü erkek takım elbisesi, pantolon, gömlek, kravat, doktor ve hemşire gömleği, profesör, avukat ve savcı cüppeleri, öğrenci kıyafetleri, yaşlılar ve hacılar için kadı tipi pantolon, her türlü bayan eteği, bluzu, bindallı kıyafetleri gibi daha sayamadığım bir çok kıyafet. Bir arkadaşına brandalı çadır bile diktiğini söylüyor. Eserlerinden Türkiye’nin birçok şehrinde olduğu gibi ayrıca; Almanya, Hollanda ve İsviçre gibi yabancı ülkelerde de çok sayıda bulunduğunu dile getiriyor.
Ekrem amcamızın en büyük özelliği, bir kez ölçü alıyor ve hiç provasız tek seferde dikiyor bütün bu kıyafetleri. Hayret ettim. Günümüz modacıları bir kıyafeti müşterinin üzerine oturtabilmek için bir çok kez prova yapıyor da sonra tamamlayabiliyorlar elbiseyi. Onlara bakarak gelin siz düşünün ne kadar büyük bir usta olduğunu.
Bütün bu dikişleri yaptığı dikiş makinesinin dikkatimi çektiğini görünce, bana onunla ilgili de açıklamalarda bulunuyor büyük usta.
Sınger dikiş makinesinin, annesinin kendisine bıraktığı anılarla dolu, en büyük miras olduğunu dile getiriyor.105 yıllık antika bir makine, elektriksiz ve motorsuz, ayakla manuel olarak kullanılıyor. Ata yadigarı dikiş makinesini yurt dışından 5 yeni dikiş makinesiyle değiştirmek istemişler, ancak uzun yıllar kendisine hizmet veren bu makineden ayrılmayı hiçbir zaman düşünmemiş ve kabul etmemiş Ekrem amca. Antika makineyi kendisinin de çocuklarına bırakacağını söylüyor.
Bu arada Erzurumlu terzi bay ve bayanlara, haftada 2 gün Palandöken Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğünde zanaatını öğretiyor. Unutulmasın! Unutulmaya yüz tutmuş geleneksel Türk el sanatlarımız diye. Bu tarihi çınar ağacımıza sahip çıkılmış anlaşılan. Buradan, Palandöken Halk Eğitim Merkezi Müdürü Sayın Erol Şimşek’e bu duyarlılığından dolayı teşekkür ediyorum.
Sizlerle paylaşacak çok yaşanmışlıklar var Ekrem amca için. Burada yazmadıklarımı da Kanal 25 Tv’deki “Hünerli Eller” programımda paylaşmak istiyorum sizlerle sevgili okurlarım.
Keşke hep sahip çıkılsa böyle değerlerimize ….
Onlar bizim anamız, onlar bizim babamız, onlar biziz, biz! Anadoluyuz…
Ekrem amcacığım teşekkür ederim size… İçten ve samimi sohbetiniz için, defalarca ikram ettiğiniz o sıcak köy sütü için, sanatınız ve zanaatınız için, tüm Erzurumlular için, defalarca teşekkürler size...
Ömrünüz uzun olur inşallah.